Sakin olun ve kabul edin: Her ilişki problemlere gebedir. İlişkileri baltalayan ciddi sorunları görmezlikten gelmek yerine bu sorunları etüt etmek (araştırmak, incelemek), ilişkiniz kötüye gitmeye başladığı an doğru adımları atmanızı sağlayacaktır. İyi ilişkiler huzur verir. İlişkiniz huzurlu olduğunda, kalan iş ve aktivitelerinize de zaman ayırmaktan keyif alırsınız. Aklınız sürekli ilişkinizde kalmaz ve kaygılanıp durmazsınız. İyi ilişki, iyi araba gibidir; sizi yarı yolda bırakacağından korkup ikide bir servise götürmezsiniz.
Tartışmalar yaşanabilir, tansiyon yükselebilir ama bir noktadan sonra sakinleşir, karşılıklı oturup konuşur, çatışmaları çözer ve sevgiyle, keyifle ilerlemeye devam edersiniz. Yine de en iyi araba bile belirli periyotlarla bakıma ihtiyaç duyar. Üşenmez de bakımını yaptırırsanız daha iyi performans gösterecektir. İlişkilerde belirli bir yakınlığı sürdürmek de zaman ve çaba gerektirir. Bu yakınlığın tesisi, ilişkilerin başlarında çok kolaydır.
Cicim ayları denilen bu romantik süreçte partnerinizi daha yakından tanımak, sürekli onunla birlikte vakit geçirmek, sıklıkla seks yapmak ve ona karşı daha açık ve uyumlu olmak istersiniz. Zamanla bu istekleriniz azalır ve kurduğunuz yakınlık gevşer. Kabul etmek istemeseniz de partnerinize duyduğunuz hislerin coşkusu, partnerinizle tanışmadan önceki haline, yani sıfıra ve hatta sıfırın da altına düşebilir. Siz de “bu aşka ne oldu?” sorusuyla baş başa kalır, “acaba beni hâlâ seviyor mu?” diye düşünüp durursunuz. “Yakınlığı koruma çabası” işte bu noktada, ilişkinizi sürdürmek için göstermeniz gereken çabadır.
İlişkinizin kötüye gittiğini gösteren işaretlerden bazılarını burada listeledik. Bu işaretlere kendi ilişkinizde rastlarsanız paniğe kapılmayın. İlişkinizin kötüye gidiyor olması, ilişkinizin artık kurtarılamaz olduğunu ya da aşkınızın bittiğini göstermez. Sadece bazı meseleleri dürüstçe ele alıp çözüme kavuşturma zamanınızın geldiğini gösterir. Çift terapileri, çiftlere bu iletişim imkanını sunmak için vardır.
Aşağıdaki problemlere hem kendinizde hem de partnerinizde rastlamanız mümkündür. Bu sorunlar, aynı zamanda bağımlı ilişkilerin de göstergeleridirler. İlişki bağımlılığı, kişinin kendi olamaması ve ancak bir kişiye bağlanıp onun değer ve yargılarını kuşanarak hayatını sürdürebilmesi şeklinde özetlenebilecek bir bağımlılık durumudur. İlişkinizin kötüye gidiyor olmasının sebebi, bağımlı bir yaklaşım üzerine kurulmuş olması da olabilir.
İşte Ciddi İlişki Sorunlarının Belirtileri
- İnatçılık ve taviz vermek konusunda isteksizlik. Ortak sosyal aktiviteler, ev ve temizlik işleri, taşınma ya da çocuk yapma gibi konularda ortak karara varmamakta ısrarcılık.
- Bencillik ya da sürekli kendi duygu ve isteklerinizle meşgul olmanızdan dolayı partnerinizin duygu ve isteklerine karşı kayıtsız kalmanız.
- İlişkiye ailelerin dahil olması/edilmesi.
- Partnerinizin itirazına rağmen bir arkadaşınız ya da bir akrabanıza gereken mesafeyi koymamanız.
- Partnerinizi sürekli yargılamanız, küçük görmeniz, suçlamanız, iğnelemeniz, dalga geçmeniz, saygısızlık göstermeniz ya da manipüle etmeniz. Buna sözel istismar denir.
- Partnerinizi sistematik olarak sizinle iletişimden, etkileşimden ya da cinsellikten alıkoymanız. Bu da genelde örtülü nefretin işaretidir.
- Çözüme ulaşmayan tartışmalar ve sorunlar.
- Öfke krizleri ve kırıcı lakaplar.
- Sır saklamak.
- Pasif ya da doğrudan agresif davranışlar. İtip kakmak ya da etraftaki nesnelere zarar vermek gibi…
- Yönetme amaçlı davranışlar. İstenmediği halde tavsiye vermek, emretmek ya da makul harcamalar için para vermekten geri durmak gibi…
- Aldatmak ya da başkalarına kur yapmak.
- İlişkiyi ya da işi etkisi altına alacak oranda uyuşturucu ya da alkol kullanımı.
- Partnerinizi mutsuz edecek kadar uzun süre ayrı vakit geçirmek.
- Israrla alınganlık etmek, yargılamak ya da can sıkmak.
- Açık iletişim eksikliği ya da yüzeysel kalan iletişim. Bu tarz durumlar elbette bariz ve belirli bir duygusal mesafenin her durumda korunduğu, iş ortaklığı gibi kurumsal işleyen ilişkilerde sorun yaratmayacaktır.
- Güven kaybı. Yalan söylenmesi, özelde konuşulanların aleyhte kullanılması, kaypaklık, verilen sözlerin tutulmaması, anlaşmaların bozulması, bireysel sınırların ihlal edilmesi ya da sadakatsizlik gibi durumlar, inşa edilen karşılıklı güvenin altını oyan durumlardır.
- Gösterilen ilginin, verilen onay ve güvencenin çok kısa bir süre tatmin yaratması. Bu sebeple sürekli ilgiye, onaya ya da güvenceye ihtiyaç duymak.
- Açıkça konuşulmasından korkulan, tabulaştırılmış konuların mevcudiyeti.
- Bireysel sınırların ihlâli. Örneğin iş saatlerinde sizi aramamasını tembihlediğiniz halde sizi arayıp durması, sır olarak kalmasını istediğiniz şeyleri arkadaşlarına anlatması, hassas olduğunu ifade ettiğiniz konuları deşip durması ya da izniniz olmadan mesajlarınızı okuması gibi…
Peki Ne Yapmalıyız? Çözümleri Nelerdir?
Bu listeyi, ilişkinizi ya da partnerinizi puanlayın diye oluşturmadık. Bu listenin tüm amacı, ilişkinizi baltalaması muhtemel bazı mühim meselelerde farkındalık yaratmaktır. Böylece hem kendiniz bu tür hatalara düştüğünüzde bunun farkına vararak tutumunuzu değiştirebilirsiniz, hem de partnerinizde fark ettiğiniz hataları görmezlikten gelmek yerine onunla açıkça konuşarak daha sağlıklı davranışlar sergilemesini sağlayabilirsiniz.
İletişim Eksikliği
Saydığımız sorunların hemen hepsinin kökeninde sağlıklı ve doğrudan iletişim eksikliği yatmaktadır. Çiftler, birbirlerini üzecekleri ya da ilişkilerini tehlikeye atacakları korkusuyla dürüstlüklerini askıya almaya başladıkları an ilişkilerinde ciddi sorunlar baş gösterir. Üzüldüklerinde bunu ifade edemez ya da sevgi ve desteğe ihtiyaç duyduklarında bu ihtiyaçlarını dile getiremez hale gelirler. Daha da kötüsü açıktan ifade edemedikleri şeyleri yargılayıcı ya da suçlayıcı biçimde ifade etmeye başlamalarıdır.
Problem Çözme
İnsanlar iletişimi ve problem çözmeyi, içlerinde büyüdükleri ailelerden öğrenirler. Büyürken etraflarında bu konuda iyi örnek bulamayan talihsiz kimseler, doğrudan iletişim kurma becerisini edinmekten de yoksun kalırlar. Doğrudan iletişim, sonradan öğrenilebilir bir beceridir ama sonradan bu beceriyi edinmek yoğun bir çaba ister.
Güç dengesizliği
Kalan sorunların kökünde ise güç dengesizliği bulunur. bu tarz sorunlu ilişkilerde taraflardan biri, diğeri üzerinde egemenlik kurmaya çalışacak, bunu da saldırganlık, kontrolcülük ya da duygusal/sözel istismar yoluyla yapacaktır. Egemenlik arzusu hem ilişkiyi hem de karşı tarafın özgüvenini baltalar. Madde bağımlıları ya da narsistler ile kurulan ilişkilerde bu tarz egemenlik çabalarına sıkça rastlanır.
Egemenlik kurmanın diğer yolu
Egemenlik kurmanın bir diğer yolu da diğer kişiye muhtaç olduğunu vurgulamak, sürekli ilgi ve onay talep etmek ya da her durumda mağduru oynamaktır. Böylece kişi, kendi duygu durumunun sorumluluğunu da partnerine yükler ve partnerini, kendi duygu ve düşüncelerini sansürlemeye, kendi arzu ve taleplerinden geri adım atmaya ikna eder.
Tekrarlayan sorunlu ilişki kalıplarının kökeni
Tekrarlayan sorunlu ilişki kalıplarının kökeni, elbette çocuklukta karşılaşılan sorunlardadır. Aile içerisinde çocukla kurulan saygısızca iletişim, duyguların ifade edilmesinin kısıtlanması ya da yasaklanması, kontrolcü bir ebeveynin varlığı, sınırların ihlâli, ilgisizlik, ebeveynlerin kavgalarına şahit edilme, süregelen akıl hastalıkları, bağımlılıklar ya da istismar gibi durumlar bu tarz sorunlara örnektir. İşlevsiz ebeveynlik tarzları, çocukta altından kalkılması güç bir utanç duygusuna hayat verir. Zamanla çocuğun içine kazınan bu utanç, yetişkinlerde karşılaşılan özgüven problemlerinin temelini atan duygudur.
Utanç duygusu ve özgüven eksikliği;
Utanç duygusu ve özgüven eksikliği; sevginin de samimiyetin de açık iletişimin de altını oyar. Utançla dolu ve özgüveni düşük bireyler, kendilerini sevilmeye ya da saygı duyulmaya layık bulmazlar. Haliyle ya duygusal anlamda mesafeli ilişkilere hayat verir ya da partnerlerini doğrudan/dolaylı olarak uzaklaştırırlar. Ya partnerlerini istismar ederler ya da partnerlerinin onları istismar etmelerine göz yumarlar. Gerçekte karşılığı olmamasına rağmen sürekli yargılandıkları izlenimine kapılır ve savunmada kalırlar. İlişkilerini kaybetmekten o denli korkarlar ki ya kontrol isteğiyle partnerini boğarlar ya da negatif sayılabilecek tüm duygularını saklayıp, dargınlıklara tutunurlar.
Savunma mekanizmaları
İlişkinizde yakınlığı koruyabilmek için savunma mekanizmalarınızı bir kenara bırakarak sağlıksız tutum ve davranışlarınızla dürüstçe yüzleşebilecek cesarete sahip olmanız gereklidir. Bu savunma mekanizmaları; ilişkilerde inkâr, kaçınma, kontrolcülük ya da sükunettir. Bu sorunları görmezlikten gelmeniz ya da rasyonelize etmeniz, ilişkinizdeki yaraları derinleştirmekten başka işe yaramaz.
Çift terapileri
Çift terapileri, ilişki problemlerinde en mantıklı çözümdür. Ancak ilişkilerin dinamik sistemler oldukları gerçeğini de unutmamakta fayda var: İlişkilerin doğasını, kişilerin birbiriyle ilişkileri kadar kendileriyle ilişkileri de belirler. Taraflardan sadece biri listedeki davranışları sergilese bile, ilişki iki kişilik zarar görecektir. Benzer şekilde, araştırmalar göstermiştir ki taraflardan biri kendi özgüvenini ve iletişim becerilerini geliştirdikçe, ilişkisinin kalitesi de artmaktadır. Birçok durumda, bireysel terapiye gidip iyileşme kaydeden kişilerin evliliklerinin de daha iyiye gittiği gözlemlenmiştir.
Onur Yürür
Bu makalelerimiz de ilginizi çekebilir:
İnsanları Memnun Etmenin Temelleri. Sınırları belirlemenize yardımcı olacak 5 öneri.
Yorumlar 4