Yakın ilişkilerde, kişiler zaman zaman, eşlerinin kendileri hakkında tam olarak ne düşündüğünü bilmek isteyebilir. Belli bir dereceye kadar iyi anlaşıyor olsanız bile her şeyin yolunda olup olmadığını merak edersiniz.
Bunu direkt eşinize sormadan öğrenmenizin bir yolu var mıdır? Ve eğer varsa ilişkinizin durumunu takip etmek için düzenli olarak bu basit duygu okumalarını kullanabilir misiniz?
İlişki konusunda çalışan araştırmacılar, hangi çiftlerin ilişkilerini sürdürebileceğini ve dolayısıyla bu kişilerin eşlerinden aldıkları doyumu belirlemeyi, işlerinin nihai amacı olarak görüyor.
Araştırmalar, güçlü ilişkilerdeki en etkili faktörün, bireylerin problemleri görmezden gelmesi olduğunu gösteriyor.
Bu ilişkilerdeki şanslı kişiler, küçük tartışmaların inatçılık, savunmaya geçme, emredici olma gibi olumsuz davranışlara dönüşmesine izin vermediği gibi, bu tartışmalardan kaçmaz da. Buna rağmen, eğer iflah olmaz bir romantikseniz, ilişkinin taraflar arasındaki bir barış anlaşmasından daha fazlası olduğuna inanırsınız.
Nitekim, Kaliforniya Berkeley Üniversitesindeki Marcela Otero ve arkadaşlarına göre: “Negatif etkileşimlerin yokluğu, pozitiflerin varlığına işaret etmez.” Bu noktadan yola çıkarak, Otero ve diğerleri şunu da ekler (s. 1225-26): “Pozitif etkileşimler, negatiflere karşı bir tampon görevi görür, güçlü ilişkiler inşa eder ya da ikisini birden yapar.”
Diğer bir deyişle o an eşinize karşı iyi hissetmeseniz bile, eğer durumu telafi edecek kadar olumlu duygunuz varsa o anlık, kötü hisleriniz kendi kendine geçecektir.
İlginizi çekebilir: Öğrendiğiniz Her Şeyi Hatırlamanın En Güçlü 2 Yolu!
Peki nedir bu olumlu duygular?
En yakınınızı düşününce onunla ilgili aklınıza gelen ve size kendinizi iyi hissettiren şey nedir? Duygusal olarak bağlandığınızı mı düşünüyorsunuz yoksa birbirinizi gerçekten önemsediğinizi ya da anlayabildiğinizi mi? Deyim yerindeyse “birbirinizin cümleleri tamamlıyor musunuz?” Eşiniz kötü bir gün geçirdiğinizi halinizden anlayabilir mi?
Otero ve diğerleri, eşler arasındaki bu “karşılıklı pozitif anlayış”ın tam olarak bu tarz bir duygusal mütekabiliyeti içerdiğini öne sürdü.
Berkeley makale yazarları, duyguları genişletme ve inşa etme teorisinden yola çıkarak, pozitif duyguların zaman içinde birikebileceğini ve bunun da eşler arasındaki bağı güçlendirebileceğini savunuyor.
Otero ve yardımcıları, ilişki doyumunda karşılıklı pozitif anlayışın rolünü test etmek için, 1989-90 yıllarında evli çiftlerle yürütülmüş bir çalışmanın verilerini kullandı. Toplam 148 çiftlik örneklem, ortalama yaşı 44 olan 78 çifti ve 60’li yaşlarına yeni girmiş olan 65 çifti içeriyordu.
Çiftlerin hepsi, aralarındaki bir anlaşmazlığı konuştukları sırada, 15 dakika boyunca videoya alınmak üzere laboratuvara getirilmişti. Araştırma ekibi, ilişki doyumunu ölçmek için, iki adet standartlaştırılmış evlilik kalitesi ölçeği kullandı.
İlişkilerdeki duygular
2020’de Berkeley ekibi, ilişkilerdeki duygular hakkında öne sürülen yeni teorilerden yararlanarak, bu video kayıtlarını, eşler arasındaki karşılıklı pozitif anlayışı değerlendirmek için tekrar analiz etti.
Karşılıklılık puanı, bir tarafın nasıl hissettiğine dair alınan dakikalık davranışsal ölçümlerin aksine, makale yazarlarının “kişiler arası bağlılık” olarak ifade ettiği şeyi yansıtır.
Yazarlar bağlılık duygusunun paylaşılan pozitif etkinin, sözel olmayan davranışların uyumunun, karşılıklı önemsemenin ve ilgilenmenin “bütünsel bir sentez”ini yansıtacağını öne sürdü.
Diğer bir deyişle bireysel değerlendirme, kişilerden birinin kaç kez gülümsediğini gösterebilir ancak ortak değerlendirme, bir durumun iki tarafın da hoşuna gittiğini ortaya koyar.
Bu farklılığın gerçek hayatta nasıl ortaya çıkabileceğini göstermek için, hipotetik bir durumu ele alalım. Kız kardeşinizle telefonda konuşma süreniz gibi eşinizle aynı fikirde olmadığınız bir konuda konuşuyorsunuz.
Eşiniz önemli bir şey olmadığı halde çok uzun konuştuğunuzu düşünüyor fakat siz, neredeyse günlük olarak, kardeşinizle diziler ve filmler hakkında konuşmaktan hoşlanıyorsunuz.
Şimdi bu anlaşmazlık konusunu tartışmak için bir araştırmacının laboratuvarına getirildiğinizi hayal edin. Eşinizle tamamen aynı fikirde olmasanız da ikiniz de hala bu konuda şaka yapıp gülebiliyorsunuz.
Bunlardan Hangileri Yaşadığınız Son Tartışmaya Uyuyordu?
Araştırmacıların karşılıklı pozitif anlayışı ölçmek için kullandığı ölçekler ile dört davranışsal göstergeye ulaşıldı. Şimdi kendinize, sadece eşinizi düşünerek değil de aranızdaki iletişimi düşünerek, bunlardan hangilerinin yaşadığınız son tartışmaya uyduğunu sorun:
- Aynı zamanda mizah göstermek. Gülmek.
- Aynı anda başınızı eğmek.
- Sevgi sözcükleri kullanmak.
- Sevecen bir ses tonu kullanmak
Yazarlar bu maddelerin her birini “1. Seviye” karşılıklı pozitif anlayış olarak adlandırır. “2. Seviye”ye geçmek için gülümsemek yerine kahkaha atmanız, birbirinizin kafa hareketlerini en az iki kere tekrarlamanız, en az 15 saniye boyunca sevecen bir ses tonuyla konuşmanız ve iki ya da daha fazla sevgi sözcüğü kullanmanız gerekir.
Ekip, karşılıklı pozitif anlayış puanlarını bireysel davranış ölçümleriyle kıyaslayınca, tahmin ettikleri gibi, 2. Seviye karşılıklı pozitif anlayışa sahip olan çiftlerin, evlilik doyum ölçeklerinde daha yüksek puan aldığını buldu.
Bu da demek ki bireylerin tek başına davranışlarının ölçümü ya da iki tarafın toplam skoru, ilişkinin kalitesini belirlemede, çiftin etkileşimin bütünsel değerlendirmesi kadar etkili değildir. Bu modele göre, ilişki doyumundaki kilit nokta, partnerinizle “senkronize” olmanızdır.
Yazarların vardığı sonucu özetlemek gerekirse zaman içinde “tekrarlanan karşılıklı pozitif anlayış durumları birlik duygusunu, kişiler arası birlikteliği, eş uyumunu ve onun bakış açısını kazanmayı destekleyebilir” (s. 1231). Kendi karşılıklı pozitif anlayışınızı test ederek ilişkinizi, yıllar içinde, daha tatmin edici hale getirebilirsiniz.
Kaynakça:
Otero, M. C., Wells, J. L., Chen, K.-H., Brown, C. L., Connelly, D. E., Levenson, R. W., & Fredrickson, B. L. (2020). Behavioral indices of positivity resonance associated with long-term marital satisfaction. Emotion, 20(7), 1225–1233. doi:10.1037/emo0000634.supp (Supplemental)
Zehra Güzelhan
Bunlar da ilginizi çekebilir:
İlişkinize Zarar Verebilecek “Küçük” Hatalar
40’lı Yaş ve İlerisinde Vücudunuzu Genç Tutacak 10 Besin!
Başarısızlık Korkusu: Başarısız Olmaktan Korkmamak Mümkün mü? Musk ve Jobs bunu nasıl başardı?
Yorumlar 6