Efsanevi Japon animatör Hayao Miyazaki’nin film kataloğu harika ve biz bugün, onun tüm zamanların en iyi filmlerine göz atıyoruz. Animasyon filmleri söz konusu olduğunda, insanlar Pixar filmlerini iyinin de iyisi olarak övmeyi severler. Pixar bazı muazzam filmler yayınlayıp aldığı tüm övgüleri hak etse bile yine de en iyinin de iyisi konumunda olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü o konum Hayao Miyazaki filmlerinin çıkışı için ayrılmıştır.
Hayao Miyazaki, efsanevi Japon animatör ve hikaye anlatıcısı, 1971’de kariyerine televizyon yönetmeni olarak başladı. Ardından sonraki otuz yıl içerisinde dünyanın en iyi animasyon filmi yapımcılarından biri halini aldı. En kötü Miyazaki filmlerinin bile birçok stüdyonun en iyi uğraşlarından daha iyi olduğu söylenebilir. İşte aralarından dilediğinizce seçim yapabileceğiniz tüm zamanların en iyi 10 Miyazaki filmlerine bir göz atalım.
20 Mayıs 2020’de Shawn S. Lealos tarafından güncellendi: Hayao Miyazaki’nin dünyasına bakıldığında herkes onun bilindik tiyatro gösterimlerini görüyor ve bunun Miyazaki’nin yaptıklarının en iyisi olduğunu düşünüyor. Buna rağmen, parlak film yapımcısının filmografisine derinlemesine indiğimizde keşfedilecek daha çok şey olduğunu da biliyoruz. Hatta öyle ki, bu keşif bazı çığır açan kısa filmleri bile içeriyor. Bu sebeple biz de biraz çizgiden dışarı çıktık. Bu harika animatörün şöhretli kariyerini kutlamak adına en iyi izleme deneyimi listesine eklenebilecek beş harika Miyazaki filmi daha bulduk.
Hoshi Wo Katta Hi (Gezegen Aldığım Gün) (2006)
2006’da Miyazaki, Hoshi wo Katta Hi(Gezegen aldığım gün) adlı kısa filmi yazıp yönetti ve bu film Tokyo Mitaka’daki Ghibli müzesi için özel bir kısa film halini aldı. 16 dakikalık bu kısa filmde Miyazaki, sebze satarak geçimini sağlayan Nono adlı genç bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Bir gün elindeki tüm sebzeleri bir tohum ile takas eden Nono bu tohumu bir saksıya ekiyor ve saksının içinden bir atmosfer ve üzerinde bir yaşam varolan bir gezegen büyüyor.
Conan: Dev Robotun Dirilişi (1984)
Bu film, Miyazaki’nin 1978’deki Conan(Mirai Shonen Konan) adlı televizyon şovunun sadece üç bölümünden oluştuğu için bu listede eşi olmayan bir yere sahiptir. Miyazaki bu filmin, izleyicilerin dizinin başlarında ortaya çıkan bazı karakterlerle kafalarının karışmasını önlemek için son bölümün bir kısmını atlamıştır. Bununla birlikte filmin hikayesine kısa bir özet geçecek olursak, hikaye birkaç depreme neden olan ve dünyanın büyük bir kısmına suya dönüştüren bir savaşın sonrasını, kahramanımız Conan adında genç bir çocuğu ve Lana adında tanıştığı kız ile birlikte Şeytani Industria’ya karşı verdikleri savaşı ele alıyor.
Mei ve Kittenbus (2002)
Komşum Totoro’yu seven herkes 2002’de çok özel bir sürpriz ile karşılaştı. Miyazaki’nin çığır açan o animesinden tam 14 yıl sonra yayınlanan Mei ve Kittenbus ( Mei to Konekobasu), Totoro hayranlarının uzun zamandır beklediği 13 dakikalık bir devam filmiydi. Miyazaki bu filmi hem yazıp hem de yönetirken Chika Sakamoto da bir kez daha Mei’yi seslendirmek üzere geri döndü.
Kısaca konusuna değinecek olursak film Mei’nin, Catbus’ın yavrusu olan Kittenbus ile geçirdiği maceralarla dolu bir geceyi konu alıyor. Aynı zamanda film, düzenli olarak Ghibli Müzesi’nde gösterime sunuluyor.
Tırtıl Boro (2018)
Rüzgar Yükseliyor (Kaze Tachinu), Hayao Miyazaki’nin emekli olmadan önce yaptığı son film olsa da, animasyon film yapma tutkusu onu hiç bırakmadı. 2018’de tam 77 yaşında kısa animasyon filmi olan Tırtıl Boro (Kemushi no Boro)’yu yarattı. Dünyaya ilk adımlarını atan yumurtadan yeni çıkmış bir tırtıl hakkında olan film, Ghibli Müzesi’nde gösterime sunuldu. Deneysel bir film olan Tırtıl Boro hiçbir diyalog içermezken filmde olan tüm ses ve ses efektleri de komedyen Tamori tarafından yapıldı.
Rüzgarlı Vadi (1984)
Rüzgarlı Vadi (Kaze no tani no Naushika), Miyazaki’nin ilk filmi Lupin III: Cagliostro Kalesi’nin ardından üzerinde çalıştığı ve yaptığı ilk savaş karşıtı filmdi. Hikaye, neredeyse tüm dünyayı yok eden küresel bir savaştan bin yıl sonra başlıyor. Filmde, zehirli hava ve zehirli denizlerin bulunduğu kirlemiş bir dünyada Nausicaä adında bir kadın kahramanın, halkına Dünya ile olan bağlarını yeniden kazanma mücadelesine liderlik etmesi işleniyor.
Küçük Cadı Kiki (1989)
1989’da vizyona giren Küçük Cadı Kiki (Majo no Takkyūbin), Miyazaki’nin Komşum Totoro ile dünya çapında aldığı övgülerden sonra yaptığı ilk filmiydi. Bu film ile birlikte Miyazaki, zirveye ulaşma gayesi olmadığını ve aynı zamanda çeşitli hikaye anlatma tarzlarının ustası olduğunu da izleyenlerine kanıtlıyor. Filmin konusuna gelince; Miyazaki bu filmde, eğitime devam edebilmek için bir yılını tek başına geçirmek zorunda kalan 13 yaşındaki cadı Kiki’nin depresyona girdikten sonra güçlerini kaybetmeye başladığında, güvensizliklerinin üstesinden gelmek ve dünyadaki yerini bulmak zorunda oluşunu, kendi kendini yetiştirme, yetişkinliğe adım atma serüvenini işliyor.
Ruhların Kaçışı (2001)
Muhtemelen ana akım izleyiciler için Miyazaki filmlerinin en popüler olanı Ruhların Kaçışı (Sen to Chihiro no Kamikakush)’dır. 2001 yılında piyasaya sürülen Ruhların Kaçışı’nda Miyazaki, klasik bir peri masalının temalarını işliyor. Ancak bunu tamamen benzersiz bir şekilde yapıyor. Filmin konusuna gelecek olursak Ruhların Kaçışı, domuza dönüşen Chiriro adında bir kız ve ailesinin yaşadıklarını, kendisini yaşadıkları dünyanın tam tersi bir evrende bulan Chiriro’nun kötü ruhlarla savaşmak zorunda kaldığında içinde bulunduğu dehşeti anlamasını ve hayatta kalmak için hızlı büyümesi gerektiğinin farkına varmasını ele alıyor. Birçok hayranın en iyi Miyazaki filmleri listesinin başında yer alan bu film aynı zamanda En İyi Animasyon Filmi dalında Oscar ödülüne layık görüldü.
Yürüyen Şato (1986)
1986’da vizyona Yürüyen Şato (Tenkū no Shiro Rapyuta), Ghibli Studio tarafından üretilen ilk Miyazaki filmiydi. Film aynı zamanda da yapımcının gerçek anlamda şimdiye kadar yarattığı en heyecan verici ve macera dolu filmlerden biri. Film havada süzülme gücüne sahip bir kız ve uçan Laputa şehrini bulmak isteyen bir çocuğun hikayesini ele alıyor. İkili, yollarına çıkan korkutucu derecede kötü bir devlet tarafından yönetilen kurumlar ve uzay korsanlarıyla dolu bir maceraya çıkıyor. Yürüyen Şato şimdiye kadar yarattığı en güzel veya sanatsal film olmayabilir ancak bunun Miyazaki’nin uzun ve başarılı kariyerinin en eğlenceli hikayelerinden biriyle, kesinlikle izleyicilerinin nefesini kestiği bir film olduğunu söyleyebiliriz.
Kırmızı Kanatlar (1992)
Miyazaki filmlerinin çoğunun ortak bir yanı vardır; Uçma sevgisi ve gökyüzünde geçen maceralar. İşte 1992’de vizyona giren Kırmızı Kanatlar (Kurenai no Buta) da tam olarak böyle bir dünyada yaşıyor. Filmin kahramanı yetenekli bir pilot olan domuz Porco’dur. Bu durum filmi, Miyazaki’nin kariyerinin en tuhaf filmlerinden biri yapabilir. Ancak filmin diğer animasyon stüdyolarının konuşan hayvan filmlerinden pek de bir farkı yoktur. Porco aslında sadece kendisi için dışarı çıkan ancak kısa sürede başkalarını kurtarmak için yoğun bir rotada olduğunu fark eden ve filme kara film etkisi veren bir anti kahramandır. Yani bir nevi Han Solo’nun domuz versiyonu gibidir. Porco’nun eskiden insan olduğu ancak yürüyen, uçakla uçan bir domuzun vücudunda yaşamaya lanetlendiği gerçeği de bu filmin hikayesine Miyazaki hayranlarının alıştığı derinliği veren ayrı bir unsurdur.
Komşum Totoro (1988)
Komşum Totoro (Tonari no Totoro), Miyazaki’nin ona ün sağlayan filmiydi. Yapımcı zaten birçok harika projeye imzasını atmıştı. Fakat bu, kendi sınırlarını aşarak Amerika’yı geçip kasıp kavuran filmdi. Film o kadar ikoniktir ki dev tavşan ve kedi benzeri bir görünüme sahip olan Totoro karakteri, Studio Ghibli’nin sembolü haline gelmiştir. Film, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’da geçiyor. Kırsal bir köydeki küçük bir aileyi konu alıyor. İki küçük kız kardeş, Totoro gibi yeni arkadaşlar da dahil olmak üzere etraflarında büyülü bir dünya keşfetmeye başlıyor. Çığır açıcı nitelikteki bu film ve özellikle bir animasyon stüdyosu olan Pixar gibi daha sonra gelenlerin büyük çoğunluğunu etkiledi .
Prenses Mononoke (1997)
Her üç filminden biri tüm zamanların en iyi Miyazaki filmi olarak adlandırılsa da, Prenses Mononoke’nin bu ödüllü en üst sırada yer alması için güçlü bir sebebi var. Eleştirmenler tarafından %92 ve hayranlar tarafından %94 Fresh* olarak derecelendirilen bu 1997 yayınlı animasyonun mükemmelliğini inkar etmek mümkün değil. Bu film, Japonya’daki büyük çaplı gösteriminin ardından Amerika Birleşik Devletleri’nde Miramax tarafından piyasaya sürülen tam anlamıyla bir geçiş filmiydi.
Film Ashitaka adında sürgün edilen bir savaşçının ruhlar, tanrılar ve diğer savaşçıların ülkesine gitmesini ve orada bir prensese aşık olmasını ele alıyor.
Film, çocuklara yönelik olarak da tasarlanmış olmasına rağmen fazlasıyla yetişkin odaklı kalıyor. Aynı zamanda doğru ve yanlış kavramlarının sıklıkla bulanıklaştığı, dramatik bir hikaye ile harmanlanmış güçlü felsefi sahnelere de sahiplik ediyor. Yani tam bir Miyazaki eseri.
*Fresh: Rotten Tomatoes adlı film derecelendirme sitesine göre yüksek bir başarı derecesi.
Küçük Deniz Kızı Ponyo (2008)
Deniz Kızı Ponyo (Gake no Ue no Ponyo), piyasaya çıktığında bir takın tartışmalara sebep oldu. Yabancı dilde animasyon filmleri kategorisinde sağlam bir yer edinen birçok Miyazaki filminin aksine Ponyo, filmlerini okumayı sevmeyenler için daha erişilebilir hale getirebilmek amacıyla yayınlandı. Sonuç olarak, Noah Cyrus, Cate Blanchett ve Matt Damon gibi ünlü Amerikan seslerinin yer aldığı ikinci bir ses parçasıyla baştan yapıldı.
Yönetmenlik kariyerinde yaptığı son filmlerden biri olan Küçük Deniz Kızı Ponyo, Ponyo adında bir balık kızın insan olmaya dair olan hayallerini konu alıyor. İçeriği dolayısıyla bir nevi Küçük Deniz kızı hikayesinin tersten işlenişi denebilecek nitelikte. Film belki en iyi Miyazaki filmlerinden biri olmayabilir. Ancak görsel olarak aralarında en canlı, dinamik olanı denebilir. Son olarak şunu söyleyebiliriz ki film, ilk izleyişte sanıldığının aksine daha derin bir anlama sahiptir.
Yürüyen Şato (2004)
Yürüyen Şato (Hauru no Ugoku Shiro), Hayao Miyazaki’nin Oscar için aday gösterilen olan ve bunu gerçekten hak eden bir animasyon filmiydi. Diana Wynne Jones’un kitabından uyarlanan bu Miyazaki filmi Sophie adında, bir büyü ile yaşlanan bir kızın, yakışıklı büyücüye aşık olmasını konu alıyor. Filmi bu kadar muhteşem kılan şey ise, güzel tasarlanmış olan animasyonudur. Film muhtemelen Miyazaki’nin kariyerinin en muhteşem filmi olmanın yanı sıra, ana hikayenin arka planda bir savaş konusu işlemesi de filmin derin anlamlar içerdiğini kanıtlar nitelikte. Bu, Miyazaki filmine pek çok alt metin ekleyen ve filmlerinin dünyasında hiçbir şeyin göründüğü kadar basit olmadığını da kanıtlayan bir özellik.
Rüzgar Yükseliyor (2013)
Rüzgar Yükseliyor (Kaze Tachinu), Miyazaki’nin film yapımcılığından emekli olmadan önceki son filmiydi (o zamandan bu yana beri geri dönmüş olsa bile). 2013’te sinemalarda gösterilen film, II. Dünya Savaşı’nda kullanılan Japon Zero Fighter’ı yaratan Jiro Horikoshi’nin gerçek hikayesine dayalı olarak yapılan bir filmdi. Bu tartışmalı bir konu gibi görünse de filmin, hakkında kötü söz söylenemeyecek kadar çok seveni vardı.
Filmde Hayal etmenin gücü ve hayallerine ulaşmak isteyen biri için hiçbir şeyin ulaşılamaz olmadığı teması işleniyor. Miyazaki, hareket eden kalelerden havada süzülen cadılara kadar yıllar içinde uçuş konusunda epey uzmanlaşmıştır. Bu yüzden kariyerini uçmayı hayal eden bir adamın gerçek hikayesini ele alarak bitirmeye çalışmıştır. Bununla birlikte Miyazaki, kariyerinin en muhteşem uçuş konulu animasyonlarını yaratmış olabilir.
Kagliostro’nun Şatosu (1979)
Hayao Miyazaki, 1971 yılında 15 bölüm yönettiği Lupin the Third isimli televizyon dizisi ile yönetmen olarak kariyerine başladı. Birkaç yıl sonra, seriye geri döndü. İlk uzun metrajlı filmi olan ve Lupin III’ün yer aldığı Kagliostro’nun Şatosu (Rupan Sansei: Kariosutoro no Shiro) filmini yönetti. Studyo Ghibli tarafından yapımı üstlenilmemiş nadir Miyazaki filmlerinden biri olan bu film bir soygunla başlıyor. Ardından kötü Kont Cagliostro’yu ararken büyük bir entrikaya dönüşüyor. Film, Miyazaki’nin sonraki çalışmalarının çoğuna bakıldığında daha çok çizgi filim gibi görünse de onun için iyi yönetilen, aksiyon dolu bir başlangıç olarak görülüyor. 40 yıl sonra bile eğlenceli bir film olma niteliğini devam ettiriyor.
Gizem BAYRAM
Yorumlar 2