Yeni Araştırmalar Atlas (Atlantik) Okyanusu Akıntılarının Zayıfladığını, Hatta Çöküşün Eşiğinde Olduğunu Gösteriyor.
Kuzey Amerika’nın karla kaplı olduğu bir dünya hayal edin. Avustralya’da sürekli kuraklık yaşanırken, Avrupa ’nın kış fırtınaları ile kasıp kavrulduğunu. Bu sadece 2004’te vizyona giren Roland Emmerich’in yazıp yönettiği “Yarından Sonra” filminin konusu değil. Aynı zamanda, Atlas Okyanusu’ndaki hayati öneme sahip akıntıların durması sonrasında gerçekleşebilecek olayların bir kısmı.
Ne yazık ki, 5 Ağustos 2021 tarihinde Nature Climate Change’de yayınlanan bir araştırma, bu akıntıların doğal olmayan iklim değişikliği nedeniyle zayıfladığını gösteriyor. Ve bunu önlemek için hiçbir şey yapılmazsa tamamen çökebilir.
Okyanusun Nabzı
Atlantik Meridyonel Devinim Dolaşımı veya AMDD, okyanus sıcaklıklarının düzenlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Atlas Okyanusu boyunca damarlar ve arterler gibi dallanan bir akıntı ağından oluşuyor – bazı bilim insanları onu bu özelliğiyle okyanusun nabzına benzetiyor.
AMDD, sürekli dönen taşıyıcı bant gibi çalışır. Tropik bölgelerde su ısındıkça, yüzeye doğru yükselerek daha az tuzlu ve daha yüzer hale gelir. Bu yüzeye yükselmiş ılık akıntı kutup bölgelerine akar, burada soğur, daha yoğun ve tuzlu hale geldikten sonra bir kez daha batar. Ardından bu yoğun ve soğuk su, döngüyü yeniden başlatmak için tropik bölgelere geri döner.
Almanya Potsdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı Niklas Boers, “Burada kritik unsur pozitif geri besleme döngüsüdür” diyor. Bunula Birlikte Boers, “Tuzlu suyun yoğunluğu AMDD’nin çalışmasını sağlar. Bu aynı zamanda, Kuzey Atlantik’e büyük miktarlarda tatlı su eklendiği takdirde, pozitif geri beslemenin çökebileceği anlamına gelir.” diyor.
Böyle bir olay “devrilme noktası” olarak bilinir. Bir tür ekolojik eşik olan bu nokta bir kez aşıldığında dengelenmesi yüzyıllar hatta bin yıl sürebilir. Kanıtlar devrilme noktasının giderek yaklaştığını gösteriyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (HİDP-IPCC) 2019 yılındaki bir raporunda, AMDD’nin iklim değişikliği altında zayıflamaya ”büyük ihtimalle” devam edeceğini düşünüyordu.
AMDD Zıvanadan Çıkıyor
Peki, çökmüş bir AMDD ile dünya neye benzerdi?
AMDD’nin kaydedilen tüm insanlık tarihi boyunca “çalışıyor” olmasından ötürü, kesin olarak söylemek zor. Ancak Dünya’nın kadim tarihi bazı ipuçları sunuyor.
AMDD en son 14.500 yıl kadar önce, Genç Dryas olarak bilinen bir dönemde durmuştu. En son buzul çağı sona ererken; sıcaklıklar yükseldikçe, Kuzey Amerika kıtasındaki devasa buzul erimesi Atlas Okyanusu’na akarak, okyanus akıntılarının akışını bozdu. Sonra garip bir şey oldu: Tropikal suları daha yüksek enlemlere taşıyacak bir akıntı olmadığından, kuzey kutbundaki ısınma eğilimi tersine döndü. Kuzey Yarımküre sonraki 3.000 yıl boyunca buzullardakine yakında bir hava durumuna mahkum oldu.
This Hauntingly Beautiful Image Shows #Greenland’s Massive Melt
•
This fresh water is going to impact the AMOC (ocean currents,) not just raise sea level. This is going to alter weather patterns even more. #ClimateChange #ClimateCrisis https://t.co/sQxmlsXNF5— Neil 🇺🇸 Ⓥ #ClimateChange #BLM (@basementvegan) August 24, 2021
Twit Çevirisi:
“Bu rahatsız edici bir şekilde güzel görüntü #Grönland’ın Büyük Erimesini Gösteriyor
Bu tatlı su sadece deniz seviyesini yükseltmekle kalmayacak, AMDD’yi (okyanus akıntıları) de etkileyecek. Bu, hava durumunu daha da değiştirecek. #İklimDeğişikliği #İklimKrizi”
Boers, “Eğer bu tekrar olursa, Kuzey Avrupa’da çok daha soğuk sıcaklıklar göreceğiz.” diyor. Bazı bölgeler 8 santigrat derece (14 Fahrenhayt derece) kadar soğuyabilir. Genç Dryas döneminden farklı olarak, bu donmanın bir kısmı küresel ısınma eğilimleriyle dengelenebilir; bununla birlikte AMDD’nin çöküşü ve ayrıca daha sıcak bir gezegen, Amerika Birleşik Devletleri’nin doğu sahilindeki bazı şehirleri kalıcı olarak sular altında bırakacaktır.
Buna karşılık Güney Yarımküre’de, özellikle Antarktika çevresinde daha da fazla ısınma yaşanacaktı. Avrupa’nın birçok yerinde de şiddetli sel ve kış fırtınaları olacaktı. Boers, “AMDD’nin çöküşünün, Batı Afrika’da kalıcı kuraklığa yol açabileceği öne sürüldü.” diye ekledi.
Peki, bütün bu bilgiler ışığında, “Yarından Sonra”ya ne kadar yakınız?
Gerçek Bir Felaket Filmi Mi?
Teorik olarak, Grönland büyüklüğündeki erimiş bir buzuldan gelecek başka bir büyük tatlı su akını AMDD’yi durdurabilir. Ve o bölgede halihazırda artan buzul erime hızı, bu olasılığı en hafif deyimiyle endişe verici kılıyor.
Gerçi, etkiler felaket filmlerinin tasvir ettiği kadar ani ve şiddetli olmazdı. Pek çok kapsamlı iklim modeli, akıntılar yavaş yavaş çöküşe doğru kayarken oluşacak bir dizi olumsuz sonucu tahmin etmesine rağmen, mevcut emisyonlar altında 250-300 yıl daha AMDD’nin tamamen duracağını öngörmüyor.
İklim felaketi zamanla büyüyen bir mesele – ancak meselenin çözümü gayet net. Boers, “Sera gazı yaymaktan kaçının.” diyor. Dünya tarihinde, türümüzün bir seçimle karşı karşıya olduğu bir devrilme noktasında yaşıyoruz: Ya filmin kahramanı olabiliriz, ya da felaketin.
İşte Bu İlginç
Genç Dryas dönemi için alternatif bir teori, dönemin yaklaşık 13.000 yıl önce bir kuyruklu yıldız çarpmasıyla ateşlendiğini öne sürüyor. Arkeologlar bu iddiayı Türkiye’de, insanlar tarafından inşa edilmiş bilinen en eski yapıyı barındıran Göbekli Tepe’deki sütunlara yapılan oymalarla destekledi.
Erdi YILDIZ