Mumyalama, genellikle Antik Mısırlıların çalışmaları ile bilinir fakat doğal yollarla da gerçekleşebilir. Doğada nadir görülen bir olay olsa da arada sırada bir c∈set gerekli koşulları sağlayıp mumya haline gelir ve bu sayede yıllar sonra bulunur.
Çoğunlukla binlerce yıllık olan bu doğal mumyalar, insanların hayatları hakkında sayısız detayı ortaya çıkardı. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan bu on mumyadan her birinin özel bir hikayesi var.
10. Uyuyan Güzel
2018’de Rusya’daki bir barajın altında, 2000 yıldır orada olduğu düşünülen genç bir kadın c∈sedi bulundu. Arkeologların “Uyuyan Güzel” adını verdiği bu kadının, ipek bir eteği ve ilgi çekici birkaç eşyası vardı. Elinde bir torba çam fıstığı tutuyordu. Mezarı tamamen taştan yapıldığı için vücudu çürümemişti, aksine mumyalanmıştı. Vücudunun çoğunluğu ve eşyaları bu sayede korunmuştu.
Mezarda boncuklu bir kemer, taşlı bir toka, Çin tarzı bir ayna ve bir makyaj kutusu dahil olmak üzere birçok değerli eşya bulundu. Alanda çalışan bilim insanları c∈sedin, “genç ve soylu bir Hun kadını” olabileceğini öne sürdü.
Kalıntılar hidroelektrik bir barajın, Yenisey Nehrinin su seviyesini düşürmesi ile kıyı şeridinde ortaya çıktı. Aziz Petersburg Maddi Kültür Tarih Enstitüsünden arkeolog Dr. Marina Kilunovskaya, yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi: “Vücudun özellikle alt kısımları çok iyi korunmuştur. Bu tipik bir mumya değildir çünkü mezar taş bir kapakla sıkıca kapatılmış ve bu da doğal mumyalama sürecine zemin hazırlamıştır.”
9. Llullaillaco Mumyaları
Arjantin’deki Llullaillaco yanardağının zirvesinde, oldukça iyi bir şekilde korunarak mumyalanmış üç çocuk bulundu. Çocuklara “Bak!re”, “Llullaillaco Çocuğu” ve “Şimşek Kız” adı verildi. Bak!re’nin 13 yaşlarında, diğerlerinin ise dört ila beş yaş arasında olduğu kanısına varıldı. Çocuklar, yaklaşık 500 yıl önce tanrıya kurb∂n edilmişti. Bu mumyaları özel kılan şey, çocukların zehirlendiklerine dair kanıtlar içermesiydi. Çocuklar ayin gereğince, tanrıya sunulana kadarki bir yıllık süre boyunca, uyuşturucuya maruz kalmıştı.
Bu sonuca, çocukların saç örneklerinin analizinden ulaşıldı. Çocuklara koka yaprakları ve b!ra verildiği ortaya çıktı. Ayrıca beslenmeleri çoğunlukla sebze odaklıydı ancak öImeden kısa bir süre önce, seçkin kesimin yemeklerinden yemişlerdi.
Dağın zirvesindeki dondurucu ve kuru hava sayesinde, çocukların vücutları ve kıyafetleri şaşırılacak derecede iyi bir şekilde korunmuştu. Yıllar içinde bulunan tek İnka mumyaları onlar olmasa da en iyi korunanlar kesinlikle onlardı. Bu keşif, arkeologların çocuklara nasıl davranıldığını, çocukların nasıl öIdüğünü ve öImeden önce ne yediğini incelemesiyle insan kurb∂n etmenin tarihsel hikayesinin doğrulanmasına yardımcı oldu.
8. Qilakitsoq’un Eskimo Bebeği
1980’lerde, iki kardeş Qilakitsoq’ta terk edilmiş bir Eskimo yerleşkesinin yakınlarında yürüyüş yaparken altı kadın, iki yaşında bir erkek çocuk ve erkek bir bebek c∈sedi buldu. Aslında bir kaya yığını bulmuşlardı, sonra tamamen tesadüfi olarak, bu mumyaları da buldular. C∈setlerin hepsi mumyalanmıştı ancak içlerinde en ilgi çekici olan bebekti. İlk başta oyuncak bebek zannedildi, incelendikten sonra altı aylık bir çocuk olduğu anlaşıldı.
Yapılan analizler, çocuğun canlı canlı gömüldüğünü ortaya koydu. Büyük ihtimalle annesi öIdüğü için ona bakacak kimse kalmamıştı. C∈setler, hayvan derileriyle ayrılan ve bedenlerin üst üste koyulmasıyla elde edilen iki ayrı mezarda bulundu. İki yaşındaki çocuk da muhtemelen Down sendromu olduğu için öIüme terk edilmişti. O zamanlarında, Eskimolar arasında bu yaygın bir uygulamaydı çünkü kıyafet, yemek ve barınma konusunda gruba katkı sağlayamayanlara ayıracak kadar kaynakları yoktu.
7. Cashel Adamı
Bataklık c∈setleri, turba bataklıklarında bulunan ve doğal olarak mumyalanan c∈setlerdir. Yüksek asit oranlı su, düşük ısı ve oksijen bedenleri değişik noktalarda korur. Bazıları iskeletleşirken bazılarının kemikleri çözünür ancak derileri ve iç organları korunur.
Bataklık c∈setleri, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde, geniş bir zaman aralığında bulunmuştur ancak bu zamana kadar bulunanlardan en yaşlısı, yaklaşık 4000 yıl önce yani M.Ö. 2000 yılında öIen Cashel Adamıdır. Bedeni omurgası ikiye ayrılmış, bir kolu kırık ve sırtından balta darbeleri almış bir halde bulunduğu için, şiddete bağlı olarak öIdüğü düşünüldü.
İrlanda Ulusal Müzesinden arkeolog Eamonn Kelly, c∈sedin bulunduğu yerden ve öIdürülme şeklinin vahşiliğinden yola çıkarak, bunun bir kurb∂n etme girişimi olduğuna karar verdi. O zamanlarda, krallıkla ilişkili ritüeller doğrultusunda, genç erkekleri kurb∂n etmek yaygındı.
Cashel Adamı öIdüğünde 20-25 yaşlarındaydı ve öIdükten sonra üstü, kasıtlı olarak, turba ile kaplanmıştı. C∈sedi 2011’de, Cashel bataklığında, bir turba freze makinesi tarafından ortaya çıkarıldı.
İlginizi çekebilir: Vitruvius Man (Vitruvius Adamı) Hakkında Her Şey
6. İnka Buz Kızı
1450-1480 arasında, 12-15 yaşlarında genç bir kız, İnka tanrılarına armağan olarak sunuldu. Dondurucu soğuğun ve kuru havanın koruduğu bedeni, 1995’te, güney Peru’daki Ampato Dağında bulundu. C∈sedi tamamen donduğu için vücudu ve giysileri bozulmamıştı. Derisi, dokuları, organları, kanı, saçı ve midesindekiler epey iyi korunmuştu. Bu da onun yaşadığı zamanlardaki İnka kültürüne yeni bir bakış açısı getirdi.
Tarama sonuçları kızın, öImeden altı ila sekiz saat önce bir sebze yemeği yediğini gösterdi. Ayrıca kız, kefen tarzı bir defin örtüsüne sarılıydı ve kafasında kızıl ara papağanının tüylerinden yapılmış bir şapka vardı. Baştan aşağı giyinikti ve kıyafetleri kızın başkent Cusco’da yaşadığını gösteriyordu.
Analizler, o zamanlarda kurb∂n edilen çocuklar gibi bu kızın da başına aldığı bir darbe sonrası hayatını kaybettiğini gösterdi. Mumya Juanita olarak da bilinen İnka Buz Kızını, 1996’da yerleştirildiği Arequipa, Peru’daki Santa Maria Katolik Üniversitesi’nin Andean Tapınakları Müzesinde görebilirsiniz.
5. Tuz Adamlar
1993-2010 arasında, İran’ın Chehrabad tuz madenlerinde, altı erkek vücudunun kalıntıları keşfedildi. Bu erkekler, çalıştıkları maden kuyusunun çökmesi ile öIdü ancak ilginç olan şu ki aynı anda öImediler. Yarısının M.Ö. 247 ile M.S. 651 arasında, diğer yarısının ise M.Ö. 550-330 arasında öIdüğü bulundu.
C∈setler, onları gömen tuzun kurutucu özelliği sayesinde zarar görmemiştir. Bedenler çöküntüden dolayı ağır bir biçimde yaraIanmış olsa da geriye kalan kısımlar mumyalanıp korunmuştur. Bu 1700 yıllık mumyaların birinden alınan saç örneğinden, kişinin kan grubunun B Rh+ olduğu tespit edilmiştir. Başka birinin ise bağırsaklarında tenya yumurtaları bulunmuştur. Bu, adamın çiğ ya da az pişmiş et yediğini gösterir ve İran’daki antik bir bağırsak parazitinin bilinen en eski kanıtıdır.
C∈setler üç demir bıçak, yünlü bir şort, bir parça deri ip, gümüş iğne, ceviz ve değirmentaşı ile bulunmuştur. Tuz Adamlardan birinin kafası ve bacağının da hala içinde bulunduğu ayakkabısının sol teki, Tahran’daki İran Ulusal Müzesinde sergilenmektedir.
4. Ruh Mağarası Mumyası
Kuzey Amerika’da bulunan en eski mumya, 1949’da Fallon, Nevada’daki “Ruh Mağarası”nda keşfedilmiştir. Ruh Mağarası Mumyasının M.Ö. 7430 yılında öIdüğü tahmin ediliyor. Bu da onun, 9400 yaşında keşfedilen, bilinen en yaşlı doğal mumya olduğunu gösteriyor.
Mumya, Nevada Parklar Müdürlüğünde, guano madenciliği riskine karşı, potansiyel arkeolojik alanların haritasını çıkarmaya çalışan bir grup işçi tarafından bulundu. C∈set, hasır örgülere sarılmıştı ve mokasen giyiyordu. ÖIüm sebebi, büyük ihtimalle kafatasının kırılması ya da dişinin apse yapmasıydı ve öImeden önce, tavşan derisinden yapılmış bir battaniyeye sarılmıştı.
C∈set bulunduğunda, ilk başta, kalıntıların bozulma derecesine bakılarak 1500-2000 yıllık olduğu düşünülmüştü ve yarım asır boyunca kalacağı Caston’daki Nevada Ulusal Müzesinin depolama tesisine nakledilmişti.
1997’de, c∈sedin gerçek yaşını tespit etmek için, kütle spektrometresi kullanılarak bir analiz yapıldı. 2016’da, kalıntıların Fallon Palute-Shoshone Kabilesine dönmesiyle dava sonuçlandı. Bu ailenin Ruh Mağarası Mumyasının atalarına ait olduğu ortaya çıktı. Kabile teslim aldığı ailesini, geleneklerine uyarak yeniden gömdü.
3. Kızıl
Mumyalama, genellikle geliştirdikleri teknikler göz önünde bulundurularak, Antik Mısırlar ile ilişkilendirilir. Bu sistemi kurmaları zaman aldı ve bu aşamaya gelene kadar, c∈setleri korumak için, doğadan yardım alındı. İlk hanedanlık öncesi mumya, 1896’da, Gebelein, Mısır’da bulundu. Bu mumya, Gebelein Adam olarak bilinir ancak kırmızı saçları yüzünden “Kızıl” lakabını almıştır.
Kızıl öIdüğünde, 18-21 yaşlarında ve geç hanedanlık öncesi dönemdeydi (M.Ö. 3351-3017). Bedeni cenin pozisyonunda, sıcak ve kuru kum içindeki dar bir mezara yerleştirilmişti. Mısır’daki kum, vücudun suyunu emip onu kurutan doğal sodyum karbonat içerir.
Bu, doğal mumyalama sürecinde bedenin bozulmamasını sağladı. C∈sedin yapay mumyalama amacıyla bu şekilde gömülme ihtimali de var fakat o zamanlarda bu teknik henüz geliştirilmemişti.
1900’den beri British Museum’da sergide olan Kızıl’ın analizi, dövmelere sahip olduğunu ve öIdürüldüğünü ortaya koydu. En az beş inç uzunluktaki bakır bir bıçak ya da çakmaktaşı ile sırtından bıçaklandığı tahmin ediliyor.
2. Tollund Adamı
1950’de bulunan Tollund Adamının yüz hatları o kadar iyi korunmuştu ki ilk başta taze bir cinayete kurb∂n gittiği düşünülmüştü. Aslında M.Ö. 4. yüzyılda İskandinavya’da yaşayan biriydi. Kendisi şimdiye kadar bulunan en iyi korunmuş bataklık c∈setlerinden biridir.
Tollun Adamı, turbanın altı fit (iki metre) altında, Bjældskovdal turba bataklığında, cenin pozisyonunda yatarken bulundu. Çenesinin altından bağlanmış yün bir şapka, deri bir kemer ve tanga giyiyordu ancak daha da ilgi çekici olan şey, boynunun etrafına sıkıca dolanmış olan, hayvan derisinden yapılmış ilmekti.
Mumyalanmış olmasına rağmen vücudunun çoğu ζürüme belirtileri gösteriyordu ancak kafası şaşılacak derecede sağlamdı. Bu kadar detaylı bir şekilde bozulmadan kalan mumyalar çok az olduğu için yüz hatları dikkat çekiyordu.
Tollund Adamının son yemeği tohum ve tahıllardan oluşan bir lapaydı. Asılarak öIdürülmeden (büyük ihtimalle kurb∂n edilme amacıyla) 12-24 saat önce yemişti. Sadece başı orijinal haliyle kalmış olsa da şu an Danimarka’daki Silkeborg Müzesinde sergileniyor. 1950’lerde vücudu koruma altına alınmadığı için müzedeki gösterimde yeni bir vücut tasarlandı.
1. Buz Adam Ötzi
M.Ö. 3400-3100 yıllarına ait olduğu tahmin edilen Buz Adam Ötzi, 1991’de Ötzal Alplerinde bulundu. Bilim insanları, ekstrem soğuk sayesinde korunan vücudundan yola çıkarak öIdürüldüğünü tespit etti. Sol omzunda öIümcüI darbe yaratan bir ok ucu bulundu. Ötzi, Avrupa’da bulunan en yaşlı doğal mumya olduğu ve bu kadar iyi korunduğu için Kalkolitik Avrupa’ya derin bir bakış açısı sağlar.
Midesinin incelenmesiyle öIümünden sadece saatler önce dağ keçisi eti yediği öğrenildi. Bağırsaklarında ise kızıl geyik, otlu ekmek ve dağ keçisi bulundu. Ayrıca bağırsak kurdu olduğu ve öIümünden aylar önce hasta olduğu ortaya çıktı.
Ötzi’nin öIdüğünde tepeden tırnağa bütün vücudunda 61 tane dövmesi vardı. Her biri farklı deriden yapılmış bir pelerini, paltosu, kemeri, tozluğu, peştamalı ve ayakkabıları vardı. Su geçirmez olan ayakkabılarının ustalığı, Bakır Çağında ayakkabıcıların varlığına işaret ediyor.
Daha da etkileyici kısım ise Ötzi’nin nadir görülen G-L91 mutasyonuna sahip DNA’sı ile 19 genetik akrabasını ortaya çıkarmasıdır. “Buz Adam ve bu 19 kişi, 10000-12000 yıl önce yaşamış olabilecek ortak bir atayı paylaşıyor.”
Zehra Güzelhan
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Mısır Piramitleri Hakkında Her Şey!
Mezopotamya – Nerede?, Kültürü, Tarihi ve Mirası Hakkında Her Şey
Yorumlar 10