İnsan hafızası herkesin de bildiği gibi güvenilmezdir. Ayrıntıları doğru bildiğinizi düşünseniz bile, en çok ihtiyacınız olduğunda yine de sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Neredeyse her şey için hem kısa süreli işleyen belleğimize hem de uzun süreli belleğimize güveniyoruz, ancak belleğimiz inanmak istediğimiz kadar tutarlı değil, aksine çok sınırlıdır ve zamanla daha da kötüye gider.
İnsan unuturken, bu unutma süreci bir model izler. Bu modele göre okuduğumuz, izlediğimiz, düşündüğümüz ve doğrudan dünyada karşılaştığımız şeylerin çoğunu unutuyoruz.
Araştırmalar, öğrendiğiniz veya karşılaştığınız yeni bilgilerle eğer bir saat içinde hiçbir şey yapılmazsa, bu yeni bilginin yaklaşık % 50’sini unutacağınızı göstermektedir. 24 saat sonra bu miktar % 70’e çıkar ve bu bilgiler kullanılmadan bir hafta geçerse % 90’a kadar kaybedilebilir.
Ama bazen beyin bilinçli olarak unutur. Beynimiz neyin önemli olduğunu anlamak ve gerisini görmezden gelmek için kullanılır. Bu mantığa aykırı gelebilir, ancak unutmak beynin ve hafızanın aktif işleyişi için önemlidir.
Unutmanın çoğu sağlıklı hafıza işlevinin bir parçasıdır. Araştırmalar, unutmanın beynin işlevinde olumlu bir rol oynadığını gösteriyor. Ve bu aslında bilgiyi uzun vadeli tutmayı, bilgi erişimini ve performansı artırabilir.
19. yüzyılın sonlarında, bir psikolog olan Herman Ebbinghaus, bellek analizini sistematik olarak ele alan ilk kişi oldu. Hafızanın zamanla azalmasını açıklayan bu unutma eğrisi, beynin bilgiyi nasıl depoladığını kaydederek hafıza bilimi alanına katkıda bulundu.
Hafıza zamanla kendiliğinden değişebilir.
Muhtemelen bir şeyleri öğrendikten ve üzerinde kaliteli zaman geçirdikten birkaç saat sonra unutma durumuna aşinasınızdır.
Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde hafıza ve unutma üzerine çalışan Oliver Hardt, “Eğer bir şeyleri unutmasaydık, hafızamız da olmazdı.” diyor. “Unutmak bir filtre görevi görüyor. Yani beynin önemsiz gördüğü şeyleri filtreliyor.” diye de ekliyor.
İyi haber şu ki, bu unutma eğrisinin şeklini değiştirebilirsiniz! Öğrendiklerinizi daha fazla saklamak için unutma eğrisinin sınırlarını belirleyebilirsin. Bunu yapmanın püf noktası (özellikle yeni bir beceri veya bilgi edindiğinizde) beyninizi bilginin önemli olduğuna ikna etmekte yatar.
Waterloo Üniversitesi’nin nasıl unuttuğumuzu araştıran bir raporunda yazarlar, uzun zaman önce öğrendiğiniz veya gördüğünüz bir şeyi kasıtlı olarak hatırladığınızda, beyninize bu bilgiyi tutması için büyük bir sinyal gönderdiğinizi iddia ediyorlar.
Ve şöyle açıklıyorlar: “Aynı şey tekrarlandığında, beyniniz ‘Ah – işte yine orada, onu saklasam iyi olur’ der. Aynı bilgiye tekrar tekrar maruz kaldığınızda ise uzun süreli hafızanızdaki bu bilgiler ‘etkinleştirmek’ gittikçe daha az zaman alır ve bilgiye ihtiyaç duyduğunuzda erişmeniz kolaylaşır. ”
Neyi aklınızda tutmak istediğinizi birkaç kez gözden geçirmek, size unutma eğrisinin üstesinden gelmek için iyi bir başlangıç sağlayacaktır. Öğrendiğiniz bilgiyi birkaç kez hızlıca yeniden gözden geçirdiğinizde, sakladığınız bilgi parçaları hızla kaybolmak yerine güçlenir..
Boşluk Etkisinden Yararlanın
Bilginin tutulmasını önemli ölçüde artırabilecek bir yöntem, aralıklı tekrarlamadır. Bir diğer deyişle belirli bir süre boyunca aklınızda tutmaya çalıştığınız şeyin tekrar edilmesi. Örneğin, bir kitabı okuduğunuzda ve gerçekten keyif aldığınızda, onu kaldırmak yerine, bir ay sonra tekrar, ardından üç ay sonra tekrar, ardından altı ay sonra ve ardından bir yıl sonra tekrar okuyun.
Aralıklı tekrar, bilgiyi ayırdığımızda beynimizin nasıl daha iyi öğrendiğini tanımlayan bir hafıza fenomeni olan boşluk etkisinden yararlanır. Nörojenez ve boşluk etkisi üzerine bir çalışma yürüten araştırmacılar, “Zaman içinde aralıklı olan bilgiler, bir araya toplanan aynı miktarda bilgiden daha iyi hatırlanır,” diye yazıyor.
Yeni nöral bağlantının sağlamlaşması için yeterli zaman tanımazsanız, yeni bir bilgiyi öğrenmek için beyin eski bilgileri dışarı çıkarır.
Herman Ebbinghaus bir keresinde şöyle demişti: “Önemli sayıda tekrarla, bu bilgilerin belirli bir zaman dilimine uygun bir şekilde dağıtılması, onları tek bir zamanda yığmaktan kesinlikle daha avantajlıdır”
Bilgiyi hatırlamak için her gün zaman harcamak, unutma eğrisinin etkilerini büyük ölçüde azaltacaktır. Beyninize, bu bilgiyi uzun süreli hafızanıza adamak istediğinizi hatırlatan bilinçli bir çabadır.
50/50 Kuralını Kullanın
Unutma eğrisinin üstesinden gelmenin bir başka yolu da 50/50 kuralıdır. Zamanınızın % 50’sini yeni bir şey öğrenmeye ve geri kalan zamanınızı da öğrendiklerinizi başkalarına anlatmaya ayırın. Araştırmalar, bir kavramı başka birine açıklamanın, onu kendinize de öğretmenin en iyi yolu olduğunu gösteriyor. 50/50 kuralı, bilgiyi öğrenmenin, işlemenin, saklamanın ve hatırlamanın daha iyi bir yoludur.
Örneğin, bir kitabı tamamlamak yerine yarısını okumayı hedefleyin ve devam etmeden önce öğrendiğiniz temel fikirleri hatırlamayı, paylaşmayı veya yazmayı deneyin. Ya da daha iyisi, bu yeni bilgiyi dinleyicilerinizle paylaşın.
İlginizi çekebilir: Okuyabileceğiniz En İyi Kitap Önerileri
Beynimiz her zamankinden daha yoğun ve her biri bilgi gibi görünen gerçeklere, sahte gerçeklere, bildirimlere ve söylentilere sürekli olarak maruz kalıyor. Ve bu aşırı bilgi yükü, her zamankinden daha fazla veri işlediğimiz anlamına geliyor. Beyin sürekli olarak neyi saklayıp neyi unutacağını ayırma işiyle meşguldür. Saklama oranınızı artırmak istiyorsanız, sürecin kontrolünü elinize alın ve yeni bilgileri bilinçli olarak güçlendirin.
İlginizi çekebilir: Girişimciler Neden Sabah 5’te Uyanmalıdır?
İlginizi çekebilir: Başarılı 23 Kişiden Başarısızlık Üzerine Sözler
Yorumlar 7