İnsanlar, memeli sınıfının garip yaratıklarıdır. Su aygırları ve çıpIak köstebek farelerinin yanı sıra, neredeyse her memelinin vücudunda kürk bulunur. İnsanlar, kafamızdaki saçları saymazsak, adeta çıpIaktır. Peki, insanlar neden çoğunlukla kafa üzerindeki saçlar dışında tüysüzdür?
Birleşik Krallık’taki, Reading Üniversitesi evrimsel biyologlarından biri olan Mark Pagel, “Her şeyden önce, memelilerin neden kürkleri olduğunu anlamak önemlidir.”demiştir. Kürk, geceleri soğuk olduğunda hayvanları sıcak tutar ve gündüzleri de onları güneşten korur.
İnsanın ataları, vücut kıIIarının çoğunu, ateş, barınak ve giysilerle telafi etme konusunda eşsiz yetenekleri olduğu için, yok etmeyi başarabildiler. Bu durum, insanın atalarının neden saçlarının çoğu olmadan hayatta kalabildiklerini açıklıyor, ancak zamanla neden yok olduğu konusunu açıklamıyor. Tüysüzlük, insanlara bir tür evrimsel bir avantaj sunmuş olmalı. Pagel’ın Live Science’a verdiği demeçlerde, avantajın ne olabileceğine dair üç temel görüş vardır.
Öncelikle, kalın bir kürk manto, eski insanların sıcak öğlen güneşinde aşırı ısınmasına neden olabilirdi. Pagel, “Sıcak mevsimde Afrika savanının ortasında büyük bir kürk manto giyiyorsanız, çok fazla ısınmaya başlayacaksınız” demiştir. “Büyük kürk mantonuzu üzerinizden atsanız güzel olmaz mıydı? İşte biz tam da öyle yaptık.”
Dahası, insanlar primat akrabalarımızdan daha fazla ter bezine sahip olacak şekilde evrimleşmişlerdir. Pennsylvania Üniversitesi’nde genetik bölümündeki yardımcı doçent olan Yana Kamberov, Live Science’a verdiği demeçte,”Daha önce vücut kıIIarımızı uzun tutmuş olsaydık, muhtemelen terle ıslanacaktı; bu da terin buharlaşmasını ve bizi serinletmesini zorlaştıracaktı.” demiştir. Bununla birlikte, sözde “vücut serinletme hipotezi”, erkeklerin kadınlardan neden daha kıIIı olma eğiliminde olduğu gibi, insan vücudundaki tüy modellerinin bazı yönlerini de açıklamakta başarısız olur.
Kamberov, Live Science’a daha önceki verdiği demeçlerde, insanların avuç içi, ayak tabanları, dudaklar ve meme uçları dışında, küçük ve renksiz vellus kıIIarıyla kaplı olduğunu anlatmıştır. Ergenlik döneminde ortaya çıkan hormonlar, bu vellus kıIIarından bazılarını daha uzun, renkli terminal kıIIara dönüştürebilir. Ancak, bu kimi zaman dağınık olan vücut kıIIarının yanı sıra, uzun kıIIar yalnızca kafamızın üzerinde uzama eğilimindedirler.
“Su maymunu hipotezi” olarak bilinen ikinci görüş, eski insanların suda çok fazla zaman harcadıklarını öne sürmektedir. Kürk, Yüzerken onların dengelerini bozdu, bu yüzden giderek tüylerini kaybettiler. Bununla birlikte, insanların evrimsel geçmiş boyunca suda kayda değer miktarda zaman harcadıklarına dair hiçbir kanıt yoktur, bu nedenle Pagel bunu inanması zor bir hipotez olarak görmektedir. Ayrıca, insanların su kenarını terk ettikten sonra kürklerini geri kazanmak için neden evrim geçirmediklerini de açıklayamamaktadır.
Pagel, Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences dergisinde, 2003 yılında yayınlanan bir çalışmada üçüncü teori olan “ektoparazit hipotezi”ni öne sürdü. Ektoparazitler, konakçının vücudunun dışında yaşayan parazitlerdir. Bitleri, keneleri ve pireleri içeren bu parazitler, türler arasında önemli bir hastalık ve öIüm nedenidir. Ektoparazitler tüysüz cilde karşı daha az istek duyabilir ve kürkün içine gömülmediklerinde onlardan kurtulmak daha kolay olabilir. O halde, daha az saça ve dolayısıyla daha az parazite sahip olmak, hayatta kalma avantajı sunmuş olabilir.
Madem saç zarara yol açabiliyor, o halde neden başımızın üzerinde tuttuk?
İki ayaklılar veya iki ayak üzerinde dik yürüyen hayvanlar olarak başlarımız doğrudan güneşe maruz kalır. İnsanların evrimleştiği ekvatorun yakınında, güneşe maruz kalmak zorlayıcı olabilir ve saçlar insanların aşırı ısınmadan kaçınmasına yardımcı olur. Pagel, “Bu bir nevi hazır bir şapkadır.” demiştir. Saçlar, ayrıca geceleri ısıyı korumaya da yardımcı olur. Pagel, “Beyinlerimiz, vücudumuzun geri kalanına kıyasla nispeten küçüktür, ancak metabolik olarak muazzam derecede aktiftirler.” ifadesini beyan etmiştir. Bu eylem ısı üretir ve saçlar bu yoğun sıcaklık alanını izole edebilir.
C!nsel seçilimin de bir payı olabilir. İnsanlarda yalnızca saç yoktur; ona biz şekil veririz. Eski insanlarda da durum böyledir. Saç iyice fosilleşmez, bu yüzden Mısır ve Peru gibi yerlerde korunmuş mumyalar dışında araştırmacıların buna dair doğrudan kanıtları yoktur.
Bununla birlikte, araştırmacılar, dış dünyayla teması olmayan günümüz yerlilerini incelemiş ve onların da saçlarını şekillendirdiklerini keşfetmişlerdir, bu da onların atalarının da bunu yaptığını öne sürer. Pagel, bu saç bakımının bir partner bulmaya yardımcı olabileceğini söylemiştir. Pagel, “Sıradan bir saçımız yok, karşı c!nse karşı gerçekten çekici hale getirebileceğimiz bir saçımız var.” demiştir.
Sara Özdemir