Kraliçe Mary (I. Mary), 1516-1558 yılları arasında yaşamış ve 1553-1558 yılları arasında İngiltere ve İrlanda’nın ilk kadın hükümdarı olarak tahta çıkmıştır. Ayrıca 1556-1558 yılları arasında eşi İspanya Kralı II. Philip ile birlikte İspanya Kraliçesi unvanını da taşımıştır. Katolik inancına bağlı olan Kraliçe Mary, babası VIII. Henry’nin başlattığı İngiliz Reformasyonu’nu tersine çevirmeye çalışmış ve bu uğurda Protestanlara karşı acımasız bir zulüm uygulamıştır. Bu nedenle Protestanlar tarafından “Kanlı Mary” olarak anılmıştır.
Kraliçe Mary’nin Çocukluğu ve Gençliği
Kraliçe Mary, VIII. Henry’nin ilk eşi olan İspanyol prenses Catherine of Aragon’un tek hayatta kalan çocuğu olarak 18 Şubat 1516’da Greenwich’te doğmuştur. Babası tarafından çok sevilen ve ilgi gören Mary, annesi ve bir dük rütbesindeki mürebbiyesi tarafından eğitilmiştir. Zeki ve çalışkan bir kız olan Mary, Latince, Fransızca, İspanyolca, Yunanca ve müzik öğrenmiştir. Ayrıca babasının isteği üzerine at binmeyi, avlanmayı ve dans etmeyi de öğrenmiştir.
Mary, henüz bir çocukken İngiltere’nin daha güçlü ülkelerle ittifak kurması için evlilik tekliflerine maruz kalmıştır. Ancak bu teklifler ya reddedilmiş ya da sonuçsuz kalmıştır. 1525 yılında babası tarafından Galler Prensesi ilan edilen Mary, Ludlow Kalesi’nde kendi sarayını kurmuş ve yeni evlilik planları yapılmıştır.
Mary’nin hayatı, babasının yeni eşi Anne Boleyn ile evlenmesiyle kökten değişmiştir. Babası, Catherine ile evliliğini boşamak için Papa’dan izin istemiş ancak alamamıştır. Bunun üzerine babası, Roma Katolik Kilisesi’nden ayrılarak Anglikan Kilisesi’ni kurmuş ve boşanmasını yasallaştırmıştır. Bu durumda Mary’nin meşruiyeti sorgulanmış ve annesiyle olan ilişkisi kesilmiştir. Anne Boleyn ise babasına bir kız çocuğu doğurmuş (gelecekteki Kraliçe Elizabeth I) ve ona kız kardeşi Elizabeth’in dadılık yapmasını emretmiştir. Mary, babasının yeni evlilikleri ve çocuklarıyla birlikte meşruiyetini ve mirasını kaybetmiş, yoksulluk ve hor görülme içinde yaşamıştır. Babasının ölümünden sonra tahta çıkan kardeşi VI. Edward’ın Protestan reformlarına karşı çıkan Mary, Katolik inancını sürdürmüş ve bu yüzden de hapsedilmekle tehdit edilmiştir.
Kraliçe Mary’nin Tahta Çıkışı
VI. Edward’ın 1553 yılında ölmesiyle birlikte tahtın varisi olarak ilan edilen Lady Jane Grey, sadece dokuz gün süren bir hükümdarlık yaşamıştır. Mary, kendi taraftarlarıyla birlikte Londra’ya yürümüş ve Jane’i tahttan indirmiştir.
Böylece İngiltere ve İrlanda’nın ilk kadın hükümdarı olarak taç giymiştir. Mary’nin tahta çıkışı başlangıçta halk tarafından coşkuyla karşılanmıştır. Ancak Mary’nin ilk icraatlarından biri olan Katolikliği yeniden devlet dini yapması ve Protestanlığı yasaklaması, halkın desteğini kaybetmesine neden olmuştur.
Mary’nin diğer bir tartışmalı kararı ise İspanya Kralı II. Philip ile evlenmesi olmuştur. Mary, 1554 yılında Winchester Katedrali’nde Philip ile dünya evine girmiş ve böylece İspanya ile ittifak kurmuştur. Ancak bu evlilik, İngiliz halkı tarafından hoş karşılanmamıştır. Çünkü İspanya’nın İngiltere’yi kendi çıkarları için kullanacağından korkulmuştur. Ayrıca Philip’in Mary’den 11 yaş küçük olması ve ona ilgi duymaması da evliliğin mutsuz geçmesine sebep olmuştur.
Kraliçe Mary’nin Sahte Hamileliği
Mary’nin en büyük hayali, Philip’ten bir erkek çocuk doğurarak hem Katolikliği hem de Tudor Hanedanı’nı güvence altına almaktı. Ancak bu hayal gerçekleşmedi. 1554 yılında hamile olduğunu ilan eden Mary, dokuz ay sonra doğum yapamadı. Bu durum tarihte “sahte hamilelik” olarak bilinir. Bazı tarihçiler, Mary’nin psikolojik olarak hamile olduğuna inandığını veya yumurtalık kanseri gibi bir hastalığa sahip olduğunu öne sürer. Bu olay Mary’nin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını bozmuştur.
Mary, 1557 yılında tekrar hamile olduğunu duyurmuş ancak yine doğum yapamamıştır. Bu arada Philip, Fransa ile savaşmak için İspanya’ya dönmüş ve bir daha Mary’yi görmemiştir.
Kraliçe Mary’nin Dini Politikası
Mary, babasının başlattığı Anglikan Kilisesi’ni ortadan kaldırarak Roma Katolik Kilisesi’ne bağlılığı yeniden sağlamaya çalışmıştır. Bu amaçla Papa VII. Paul ile anlaşmış ve Anglikan Kilisesi’nin mallarını geri vermemiş ancak kilise hiyerarşisini yeniden düzenlemiştir. Ayrıca 1554 yılında Parlamento’dan babasının boşanma kararını ve kendi meşruiyetini tanımasını istemiştir.
Mary’nin dini politikasının en kanlı yönü ise Protestanlara karşı yürüttüğü zulüm olmuştur. Mary, Protestanlığı yasaklamış ve Katolikliğe dönmeyenleri aforoz etmiş ve idam ettirmiştir. Bu uygulama 1555 yılında başlamış ve 1558 yılında Mary’nin ölümüne kadar devam etmiştir. Bu süreçte yaklaşık 300 Protestan din adamı ve laik kişi ateşte yakılarak öldürülmüştür. Bu kurbanlar Protestanlar tarafından şehitler olarak anılmıştır. Mary’nin idam ettirdiği en ünlü Protestanlar arasında Başpiskopos Thomas Cranmer, Hugh Latimer, Nicholas Ridley ve John Rogers sayılabilir. Kraliçe Mary’nin bu politikası İngiliz halkı arasında Katolikliğe ve İspanya’ya karşı nefreti arttırmış ve ona “Kanlı Mary” lakabını kazandırmıştır.
Mary’nin dini politikasının bir destekçisi de annesinin eski dadısı olan Reginald Pole olmuştur. Pole, 1554 yılında Papa tarafından papalık elçisi olarak İngiltere’ye gönderilmiş ve Mary’nin Katolikliği yeniden tesis etmesine yardımcı olmuştur. Pole, aynı zamanda Canterbury Başpiskoposu olarak da görev yapmıştır.
Kraliçe Mary’nin Dış Politikası
Mary’nin dış politikasının ana eksenini İspanya ile olan ilişkisi oluşturmuştur. Mary, eşi Philip’in çıkarlarına uygun hareket etmeye çalışmış ve onunla birlikte Fransa’ya karşı savaşmıştır. Ancak bu politika, İngiltere’nin kaynaklarını tüketmiş ve Calais’in kaybına yol açmıştır.
Mary’nin tahta çıktığı sırada Avrupa’da Habsburg-Valois çatışması devam ediyordu. Habsburg Hanedanı’nın başında Kutsal Roma İmparatoru V. Karl (I. Carlos) ve oğlu İspanya Kralı II. Felipe (Philip) vardı. Valois Hanedanı’nın başında ise Fransa Kralı II. Henri vardı. Bu iki hanedan arasındaki rekabet, İtalya, Almanya ve Hollanda’da savaşlara neden oluyordu.
Mary, evlendiği Philip’in yanında yer alarak Fransa’ya karşı savaş ilan etmiştir. Ancak bu savaşta İngiltere’nin elde ettiği tek başarı, 1557 yılında Saint-Quentin Muharebesi’nde Fransızları yenmesi olmuştur. Bu muharebede İngiliz ordusunun komutanı Pembroke Kontu William Herbert’tir.
Fransa ise 1558 yılında İngiltere’nin elindeki son toprak parçası olan Calais’i ele geçirmiştir. Calais, İngiltere’nin Avrupa’daki ticaretinin merkeziydi ve 200 yıldan fazla bir süredir İngiliz egemenliğindeydi. Calais’in kaybı, Mary için büyük bir utanç kaynağı olmuştur.
Mary, Calais’i geri almak için büyük bir ordu ve donanma hazırlamıştır. Ancak bu güçler Calais yerine Fransa’nın Brest limanını hedef almıştır. Brest çok iyi savunulduğu için İngilizler daha küçük bir liman olan Le Conquet’i ele geçirmişlerdir.
Fransa ile İspanya arasında beklenen büyük bir savaş çıkmamıştır. Her iki taraf da barış görüşmelerine başlamıştır. 1559 yılında imzalanan Cateau-Cambrésis Antlaşması ile savaş sona ermiştir. Bu antlaşma ile Fransa, İspanya’ya bazı topraklar vermiş ancak Calais konusunda bir anlaşma sağlanamamıştır.
Kraliçe Mary’nin Ticaret ve Gelir Politikası
Mary, tahta çıktığında İngiltere’nin ekonomik durumu pek parlak değildi. Edward VI döneminde yaşanan savaşlar, kötü hasatlar ve para basımı nedeniyle ülke borç içindeydi ve enflasyon yüksekti. Mary, bu sorunları çözmek için bazı önlemler almıştır.
Mary, gelirini artırmak için vergileri yükseltmiş ve bazı mülkleri satmıştır. Ayrıca para basımını durdurmuş ve bozuk paraları toplatmıştır. Bu sayede enflasyonu düşürmüş ve paranın değerini arttırmıştır.
Mary, ticareti geliştirmek için de çaba göstermiştir. İspanya ile olan ilişkisi sayesinde İngiliz tüccarlar İspanyol sömürgelerine daha kolay erişim sağlamıştır. Ayrıca Rusya ile ticari anlaşmalar imzalamış ve Muscovy Company adlı ilk İngiliz ticaret şirketini kurmuştur. Bu şirket sayesinde İngiliz tüccarlar Rusya üzerinden Asya’ya ulaşmaya çalışmıştır.
Mary’nin ticaret ve gelir politikası başarılı olmuş ve ülkenin ekonomik durumunu iyileştirmiştir. Ancak Fransa ile olan savaş nedeniyle bu gelişme uzun sürmemiştir. Savaş, İngiltere’nin kaynaklarını tüketmiş ve ticareti aksatmıştır. Ayrıca Calais’in kaybı da İngiltere’nin Avrupa’daki ticaretini zorlaştırmıştır.
Kraliçe Mary’nin Ölümü ve Mirası
Mary, 1558 yılında ölmüştür. Ölüm sebebi kesin olarak bilinmemektedir. Bazı kaynaklar kanser, bazıları ise grip salgını olduğunu öne sürer. Mary’nin ölümünden kısa bir süre önce eşi Philip de İngiltere’yi terk etmiştir.
Mary, Westminster Abbey’de gömülmüştür. Mezarının üzerinde Latince şu yazıt bulunur: “İşte Maria, İngiltere ve İrlanda’nın ilk kraliçesi, İspanya kraliçesi, Napoli ve Sicilya’nın hakimi, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun prensesi ve Burgonya dükü Philip’in eşi.”
Mary’nin ölümüyle birlikte tahta yarım kardeşi Elizabeth geçmiştir. Elizabeth, Anglikan Kilisesi’ni yeniden kurmuş ve Protestanlığı tekrar yasallaştırmıştır. Ayrıca Mary’nin idam ettirdiği Protestanların anısına bir anıt yaptırmıştır.
Mary’nin tarihteki yeri tartışmalıdır. Katolikler tarafından dindar ve cesur bir kraliçe olarak saygı duyulurken, Protestanlar tarafından acımasız ve kanlı bir tiran olarak nefret edilir. Mary’nin en büyük başarısı İngiltere’nin ilk kadın hükümdarı olmasıdır. Ancak bu başarıyı gölgeleyen dini zulmü ve dış politikadaki başarısızlıklarıdır.
Kraliçe Mary’nin hayatı ve hükümdarlığı birçok kitap, film ve dizide konu edilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:
- The First Queen of England: The Myth of “Bloody Mary” (2007) – Linda Porter
- The Queen’s Fool (2003) – Philippa Gregory
- Elizabeth (1998) – Shekhar Kapur
- The Tudors (2007-2010) – Michael Hirst
Yorumlar 2