Ant-Man ve Wasp veya Türkçe hali ile, Karınca Adam ve Eşek Arısı film incelemesi. Ant-Man’imiz Scott Lang bir süper kahraman olabilir ama elde ettiği başarılar o kadar yüce ki kendine olan saygısı sürekli insancıl ölçeklere indirgeniyor. Tabii bu çoğunlukla sevdiklerini ve arkadaşlarını kendinden tamamen uzaklaştırmayı başaramamasından kaynaklanıyor. Karmakarışık olsa da hala tatmin edebilen devam filmi “Ant-Man ve Wasp” boyunca Lang ne zaman gururla göğsünü kabartmayı denese, karakterinin onun artık iyice tanımlayan eksiklikleriyle yüz yüze gelmeye devam ediyor.
Lang (Paul Rudd) bir keresinde Kaptan Amerika’ya yardım etmişti, ama zoraki hocası Hank Pym’den (Michael Douglas) küçülebilen bir süper-kostüm çalmadan değil tabi. “Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı”nda Lang dünyayı kurtarmıştı, hem de eğitmeni ve sevdiği Hope van Dyne’a (Evangeline Lilly) danışmadan. Şimdi ise, oldukça sıkı bir ev hapsinde tutulurken, San Francisco’da kendi güvenlik hizmetleri şirketini kurmakla meşgul kendisi. Tıpkı yazar Nick Spencer’ın yakın zamanda kaleme aldığı Ant-Man çizgi romanlarındaki gibi, “Ant-Man ve Wasp” da Lang’i, sürekli çabalayan ama beklentileri bir türlü karşılayamayan iyi niyetli ama bahtsız biri olarak sunuyor bizlere.
Maçoluk bir süper kahraman filmi için sıradan bir eksiklik olabilir ama “Ant-Man ve Wasp”, bazı şeylerin sonuçlarına katlanıldığını, ve karakterlerin bencilliklerini yenip bir araya gelmiş derbeder bir takım oluşturabildiğini gösteren nadir filmlerden biri. Kendini beğenmiş silah satıcısı Sonny Burch (Walton Goggins), gizemli süper-kötü Ghost (Hannah John-Kamen), bihaber FBI ajanı Jimmy Woo (Randall Park), ve Pym’in arası açılan eski iş arkadaşı Dr. Bill Foster (Laurence Fishburne) gibi yardımcı karakterler sık sık Lang ve Pym’in, özellikle Pym’in uzun zaman önce kaybolan eşi Janet’i oldukça tehlikeli ve tuhaf atomaltı Quantum Evreni’nden kurtarmaları için ihtiyaç duyduğu teçhizatı elde edebilmek gibi çeşitli planlarını suya düşürüyor.
“Ant-Man ve Wasp”ın en çekici yanı
Lang’in böyle daldan dala atlayan ve ana konudan sapan hikayesinin ta kendisi. Lang’in hikayesi iyi niyetli yabancılardan oluşan bir döner kapı gibi. Bir eski eşi Maggie’yle (Judy Greer) tatlı ama mızıkçı kocası Paxton (Bobby Cannavale), ve Lang’in yardımsever kızı Cassie (Abby Ryder Fortson) geliyor; Bir deli dolu iş arkadaşları Kurt (David Dastmalchian), Dave (T.I.), ve tahmin edildiği gibi bulunduğu her sahneyi tamamen ele geçiren Luis (Michael Peña) geliyor. Bu karakterlerin çoğu bir yandan da kendi yıkımlarını durdurmaktan zorlanmakla meşgul: eğer Ghost, Pym’in teçhizatını şimdi çalıp yok etmezse kendisi ölecek, eğer Pym donanımını elde etmek için Lang’den yardım almazsa karısı yok olacak, eğer Lang FBI ajanı Woo onu kontrol etmek için gelmeden önce eve varmazsa “Ant-Man” sonrası hayatı elinden alınacak.
Hikayenin Bütün Noktaları Başarılı Şekilde Ele Alınmış
Neyse ki yönetmen Peyton Reed ve adı verilen beş senaristi başarılı bir şekilde hikayenin bütün bu noktalarını ele alabilmişler. Her konuyu ilerletmiyorlar ama film kaçınılmaz olan koreografilerle dolu sanatsal bir yapıta dönüşmeden önce izleyicilerin karakterlere bağlanabilmesine yetecek fikirler sunmaktan geri kalmıyor.
Buna rağmen filmin ilk yarısında Reed ve yazarlarının, Lang’in karakterini anlamlı bir şekilde geliştirmekte geri kaldıkları, yalnızca bu karmaşık hikayelerini ilerletmekle yetindikleri de oluyor. Bu ilk sahnelerde, Lang durduk yerde süper kostümünün kontrolünü kaybediyor, sonra da asık suratlı Peter Parker benzeri bir ergen gibi davranıyor. Aynı zamanda başka sahnelerde de kızıyla ilgilenmekten büyük zevk duyan oldukça olgun bir baba gibi davranıp ailesiyle ilgili sorunları çözemediği için iç çekiyor. “Ant-Man ve Wasp”, Lang’in karakterinin bu iki çatışan yüzün arasındaki farkı kapatmakta ve bir bütünlük oluşturmakta geri kalıyor.
Karakter demişken
“Ant-Man ve Wasp”ın açıklayıcı diyaloglara oldukça dayanan ilk yarısı gerçekten de yazarların dahil olduğu bir komiteden çıkmış gibi geliyor. Bu eleştirinin çoğunda filmdeki karakterleri ve fikirleri övüp de hikaye anlatıcılığını övmememin sebebi tam da bu küçük ama kayda değer kusurdur. Marvel Studios’dan çıkan bir çok film gibi bu yapıt da bazen zevksiz sinematografi ve aşırı kurgulanmış büyük sahnelerden bozguna uğruyor.
Bazenin altını çizmek lazım. “Ant-Man ve Wasp”, yapımcıları gülünç hikayelerini kurmayı bırakıp yaratıcı fikirlerini araba takibi ve dövüş sahnelerine, ve komedi kısımlarına aktardığında (Lang’in elleri kolları bağlıyken, onu kaçıranlardan Cassie’yle görüntülü konuşması için yardım etmelerini istediği kısım özellikle çok iyiydi) gerçekten keyifli bir hale geliyor.
İki saatlik filmin çoğunda, Reed ve arkadaşları, filmin hayranlarını Marvel Sinematik Evreni ’nin en sempatik karakterleriyle birlikte uzun, garip bir serüvene çıkarıyor. Tümüne bakıldığında, “Ant-Man ve Wasp” herhangi bir şeyde en iyi sayılmayabilir; ama, tıpkı filmin kahramanı gibi, gayet başarılı diyebiliriz.
Yazar: Simon Abrams / Kaynak: Rogerebert
Çeviren: H. Çınar Demir
Bunlar da ilginizi çekebilir
Yeni Mutantlar (2020) Film İncelemesi
Marvel Filmleri Doğru Sırayla Nasıl İzlenir?
En İyi 25 Fantastik Film Listesi!
Yorumlar 1