Basitçe ifade edilen bekaret kemeri, ‘sadakatsiz’ kadınlarda sadakati güçlendirmek için barbarca bir yöntemdi.
Görünüşe göre, cesur şövalyelerin savaş, veya haçlı seferleri için gittikleri orta çağda, eşlerinin yokluğunda kendilerine sadık kalmalarını sağlayacak bir cihaz istediler.
Bu istekten dolayı idrar ve boşaltım için küçük delikler bırakılan metalden yapılmış bekaret kemerleri geldi. Şövalye eşinin cinseI organını kilitler ve anahtarı yanına alır, böylece onun yokluğunda eşinin herhangi bir ayartmaya ‘karşı koyabilmesini’ sağlardı.
Aslında 1500’lerde bir Alman resmi de aynı şeyi tasvir ediyor; bir kadın bekaret kemeri haricinde başka bir şey takmadan çıplak olarak gösteriliyor. Koca cinseI organlarını kilitliyor ve arka planda anahtarla bekleyen başka bir “aşık” kocasının gitmesini bekliyor.
Gerçek şu ki, orta çağda bekaret kemerleri asla var olmadı.
Onlar sadece kadın düşmanlığına kök salmış mide bulandırıcı şakalardı. Bu şakaların icat edilmesinin ardındaki fikir, kadınların sadık olmasının imkansız olduğu ve “cinseI şehvetlerini” kontrol altında tutmak için bir “metal iç çamaşırı” tarafından kontrol edilmeleri gerektiği idi.
Ve 16. yüzyıldan kalma bir yazarın bir kadının cinseI eğilimleri üzerine yazdığı gibi, şakalardan daha çok, arkasındaki karanlık niyet iğrençti.
“Kadınların cinseI arzusu doyumsuzdu –” şehvetlerini yerine getirmek uğruna, şeytanlarla bile arkadaşlık ediyorlar. ”
Ve çoğu insan bu kemerleri basit, zararsız bir eğlence olarak görmezden gelirken, şakaların yüzlerce yıldır devam etmesi ve şimdi bile BDSM’de sadece fetiş nesneler olarak kullanılması demek, eşitlik ve saygı açısından hala bir şeylerin doğru olmadığı anlamına geliyor.
Bekaret Kemeri Efsanesi
Kemerin ilk çizimi, 1405 yılında Konrad Keyser adlı bir Alman askeri mühendisi tarafından yazılan “Bellifortis” adlı kitapta sergilendi.
Konrad askeri bir mühendisti ve çoğunlukla savaş aletleri, silahlar ve sorgulama cihazları hakkında yazdı. Ama aynı zamanda kötü bir mizah anlayışına sahip bir “şakacı” olarak da ünlendi. Bekaret kemerinin askeri bir el kitabında yeri yokmuş gibi görünebilir. Ancak Konrad, Floransa’nın ‘soylularına’ bekaret kemerini tanıtan bir mesaj gönderdiği bilinen bir gerçekti.
“Bu demir aletleri Floransa kadınlarının pantolonunun içine kilitleyin. Bu aleti, bu toprakların asil ve itaatkâr gençlerine şiddetle tavsiye ediyorum. ”
Şakanın nasıl karşılandığını bilmiyoruz. Ancak kısa süre sonra erkeklerin aldatılma korkusu üzerine kadınların kendilerine sadakatsiz davranacakları ve itibarlarıyla alay edeceği fikriyle yangın gibi yayıldı.
16. yüzyıldan başlayarak, bekaret kemeri çeşitli resimlerde, gravürlerde ve resimlerde düzenli olarak görünmeye başladı. Kemerin tasarımı bölgeye göre değişiyordu ancak temel tasarım aynıydı; idrar ve boşaltım için belirlenmiş deliklere sahip bir çift metal iç çamaşırı…
Bazı kemerler, bu deliklerden herhangi bir cinseI ilişki girişimini daha da ‘ortadan kaldırmak’ için kadının vücudundan dışarı doğru çıkıntı yapan keskin uçlarla kaplı delikleri de gösterdi. Bazı kemerler ayrıca kadınların cinseI organIarını kesmekten ve çizmekten kaçınmasına yardımcı olduğu iddia edilen pedler de içeriyordu. Ancak pedlerin kirleneceği ve kilidi açılmadan yapılamayacağı için sık sık değiştirilmesi gerektiğinden, pedler anlamsızdı.
Mastürbasyonu Önlemek
Her halükarda, parlak zırhlı şövalyesi acımasız bir savaşa girerken bir kadının ‘rahat’ hissetmesi gerekmiyordu. Onu iffetli, kederli bir varoluşa götürmesi gerekiyordu. Ve onun yokluğunda s*ks yapmak en büyük ihanet sayılıyordu.
Daha sonra yazarlar, bu kemerlerin genç kızlar için mastürbasyonu önlemek için kullanılmasını bile uyduran yazılar yazdılar. Kızların mastürbasyon yaparak Tanrı ile bağlarını kaybedeceklerine ve saf olmayan düşüncelere düşeceklerine inanılıyordu. Bu yüzden daha sonraki bazı çizimler, ergenliğe yeni giren genç kızlar için özel olarak oluşturulmuş kemerleri de göstermeye başladı.
Mit, iğrenç bir ortaçağ gerçekliği olarak kabul edilmeye devam ederken, espriler 20. yüzyıla kadar devam etti. “The Medieval Chastity Belt: A Myth-Making Process” kitabının yazarı Albrecht Classen, bu kemerler üzerinde kapsamlı bir araştırma yaptı ve bunları yüzyıllar boyunca sürdürülen kadınlara yönelik bir şaka olarak gördü.
“Vaaz literatüründen, cezaevi metinlerinden veya didaktik ve hukuk yazarlarından hiç kimse, muhtemelen arkasındaki temel fikir insan (kadın) vücudunun temel ihtiyaçlarına meydan okuduğu için bekaret kemerinden hiç bahsetmedi. Bekaret kemerlerinin Orta Çağ’da gerçek bir iç giyim olduğuna dair çok az tarihsel kanıt var. Aynı zamanda onların varlığını destekleyecek bir mantık da yok. ”
Tarih boyunca bir kadından beklenen erdemler iffet ve sadakat olarak görülürken, ortaçağ döneminin karanlık çağlarında bile kadın bedenleri asla kilit altında tutulmadı.
Şakaysa, Neden Hala Varlar?
Kemerler yoksa, neden onları dünyanın dört bir yanındaki müzelerde sergiliyoruz?
Cevap basit: Bir üstünlük kompleksi.
On sekizinci veya on dokuzuncu yüzyılın sonlarındaki insanlar bilim, teknoloji ve sanattaki başarılarından oldukça gurur duyuyorlardı. Ayrıca kadınlarını esaret altında tutan aptal insanlarla orta çağları geri, karanlık çağlar olarak görme eğilimindeydiler. Classen’ın dediği gibi, cinseI bir bakış açısı söz konusu olduğu için mitin gerçeklik olarak kabul edilmesi uzun sürmedi.
“İnsanlar s*ks konusunu didiklemekten zevk alır. Sadece tarihsel bir ilgi duyduklarını söyleyebilirler, ancak gerçekte şiddetli bir ilgileri vardır. Bu bir fantezi. ”
Ayrıca bu, bekaret kemerleri fikrini satmaya yardımcı olan kontrol edilemeyen kadın cinseI istekleri hakkındaki fantezidir. Kadınları kontrol etmek ve içsel kaygılarını beslemek, “güzel” karısının bir gün onlara ihanet edeceğine dair bir erkek fantezisiydi.
Müzelerde sergilenen tüm bekaret kemerleri, orta çağlardan çok sonraki yüzyılların ‘zekice’ kopyaları olmasının nedeni buydu. Bu cihazlar şakaydı, asla kullanılması amaçlanmadı.
Sanırım karanlık çağlarda bile erkekler bir kadının kendilerini gerçekten sevmesini sağlamanın tek yolunun saygı ’emretmek’ olduğunu ve uzun vadede asla işe yaramayacağı için onu zorlamak veya talep etmemek olduğunu biliyorlardı.
Mustafa S. ALACA
İlginizi çekebilir: Harvard Tıp Fakültesi’ne Giren İlk Kadın – Fe del Mundo ‘nun İlginç Hikayesi
İlginizi çekebilir: Karantina Günlerinde Okuyabileceğiniz En İyi Kitap Önerileri
Yorumlar 7