Marie Curie, iki kimyasal elementin kaşifidir: radyum ve polonyum. Kanser tedavisinde radyasyon kullanılması yönünde ilk çalışmaları yürütmüş ve önemli araştırma merkezleri olan Curie Enstitülerini kurmuştur.
Hem fizik hem de kimya alanlarında Nobel Ödülleri kazanmış tek kişidir.
Marie Curie Hakkında Kısaca
Doğum tarihi: 7 Kasım 1867, Varşova, Polonya
Ölüm tarihi ve yeri: 4 Temmuz 1934, Sancellemoz
Eşi: Pierre Curie (e. 1895–1906)
Neyi Keşfetti: Radyum, Polonyum
Aldığı ödüller:
- Nobel Fizik Ödülü – 1903
- Nobel Kimya Ödülü – 1911
- John Scott Madalyası – 1921
- Matteucci Madalyası – 1904
- Davy Madalyası – 1903
- Elliott Cresson Madalyası – 1909
- Willard Gibbs Madalyası – 1921
- Benjamin Franklin Medal – 1921
Çocukluğu, Gençliği ve Eğitim Hayatı
Maria Salomea Sklodowska, 7 Kasım 1867’de Polonya’nın başkenti Varşova’da doğdu. O sıralar Varşova, Rus İmparatorluğunun sınırları içindeydi. Maria’nın ailesi de Polonya’nın bağımsızlığını istiyorlardı.
Maria’nın hem annesi hem de babası (Bronislava ve Vladislav) öğretmendi ve kızlarının bilime duyduğu ilgiyi desteklediler.
Marie henüz 10 yaşındayken annesi vefat edince yatılı okula başladı. Sonra da yüksek akademik performansından ötürü, özel bir okul olan gymnasium’a gitmeye hak kazandı. 15 yaşındayken liseden altın madalyayla mezun oldu. Bilim konusundaki tutku ve başarısından dolayı bu alanda yüksek öğretim görmek istiyordu.
Engeller
Ne var ki Marie’nin önünde iki büyük engel vardı:
- Babası onun üniversiteye gitmesini sağlayacak kadar zengin değildi.
- Polonya’da kız çocuklarına yüksek öğretim hakkı zaten tanınmamıştı.
Aynı sıkıntılarla Marie’nin kardeşi Bronya da karşı karşıyaydı.
Paris’te İki Polonyalı Kız (Nihayet)
Karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelebilmek adına Marie hem eğitmen hem de mürebbiye olarak çalışmaya başladı. Bronya da ablasının sayesinde Fransa’ya gidip Paris’te tıp okumaya başladı.
Birkaç yıl Marie hem kendisi hem de Bronya için çalıştı. Çalışmaktan kalan zamanlarında kimya, fizik ve matematik kitaplarını etüt etti. Bunların yanı sıra, Polonyalıların hem Polonya kültürünü öğrendikleri hem de uygulamalı bilim dersleri gördükleri bir üniversitede ücretsiz derslere ve laboratuvar deneylerine katıldı. Bu üniversite yasadışı bir üniversiteydi çünkü Çarlık Rusyasında her iki konuda da eğitim yasaklanmıştı.
Kasım 1891’de, 24 yaşındayken Marie kardeşinin yanına, Paris’e gitti. Paris’in en prestijli üniversitesi olan Sorbonne’da kimya, matematik ve fizik eğitimleri gördü. Dersler Fransızca işleniyordu. Marie de hızlıca Fransızca öğrendi.
Bir süre Bronya ve Bronya’nın eşiyle aynı daireyi paylaştı fakat sonrasında bu daire üniversitesine uzak düştüğünden Sorbonne yakınlarında Latin Mahallesinde bir oda kiralamaya karar verdi.
Bu zamanlar, bu genç bilim insanı için zor zamanlardı. Isıtma sistemi olmayan bu apartmanda kışın iliklerine kadar üşüyordu.
Yine En Başarılı Öğrenci
1893 yazında, 26 yaşındayken, fizik alanındaki yüksek öğrenimini en başarılı öğrenci olarak bitirdi. Bu sayede endüstriyel araştırma fonu kazandı. Fonun amacı çeliğin kompozisyonunun manyetik özelliklerine etkilerini araştırmak ve böylece daha güçlü mıknatıslar yapmanın yollarını bulmaktı.
Bilgiye duyduğu bu derin istek onu eğitimine devam etmeye itti: 1894’te, 27 yaşındayken kimya üzerine yaptığı yüksek lisansını tamamladı.
Sıla Hasreti
Marie uzun süredir memleketinden uzaktaydı. Polonya’ya dönmek ve orada yaşamak için yanıp tutuşuyordu. Paris’te çelik mıknatıslar üzerine bir yıl çalıştan sonra Polonya’ya tatile gitti ve orada iş aradı. Ne var ki ona uygun bir iş yoktu.
Daha önce de memleketinde eğitim görmek istemiş fakat kadın olduğu için reddedilmişti. Şimdi de yine aynı sebepten hiçbir üniversite kadrosunda yer bulamıyordu.
Paris’e Dönüşü ve Pierre
Marie yine Paris’e dönmeye ve fizik alanında doktora yapmaya karar verdi. Paris’te 1895 yılında, 28 yaşındayken Pierre Curie ile evlendi. Pierre, o daha Polonya’ya dönmeden önce ona evlenme teklif etmişti. 36 yaşındaki Pierre, fizik alanında doktorasını yeni tamamlamış, çiçeği burnunda bir profesördü. Yıllarca geciktirdiği doktora tezini tamamlaması için onu teşvik eden de Marie olmuştu.
Pierre fazlasıyla saygıdeğer bir endüstriyel bilim insanı ve mucitti. Daha 21 yaşındayken, kardeşi Jacques ile basınçsal elektriği keşfetmişlerdi. Pierre ayrıca manyetizma konusunda uzmandı. Isı değişiminin mıknatısın özelliklerini değiştirdiği Curie Sıcaklığı (yahut Curie Noktası) isimli etkiyi o keşfetmişti.
Marie Curie ’nin Bilimsel Keşifleri
Marie Curie’nin doktorası ona araştırma yetkisi vermişti; o da kimyasal bir element olan uranyumu araştırmaya koyuldu.
Neden Uranyum?
1895’te Wilhelm Röntgen X-ray ışınlarını keşfetti. Bu gizemli ışınlar insanın derisi ve kaslarından geçip kemiklerine ulaşıyor ve kemiklerin görüntülenmesine olanak tanıyordu.
Bir yıl sonra Henri Becquerel, uranyumdan yayılan ışınların metalden geçebildiğini keşfetti. Ancak bu ışınlar X-ray ışınları değillerdi. Uranyum ışınları yeni ve ilginç bir konuydu; Marie de bu ışınları araştırmaya karar verdi. Bu araştırmalar sırasında çok şaşırtıcı bulgulara ulaşması fazla sürmedi:
- Uranyum ışınları içinden geçtikleri havayı elektrikle yüklüyorlardı. Bu hava da elektriği iletebiliyordu. Marie bunu keşfetmek için Pierre ve kardeşinin icat ettikleri elektrometreyi kullandı.
- Uranyumun yaydığı ışın sayısı uranyumun kimyasal yapısına değil miktarına bağlıydı. Buradan yola çıkarak ışınların bir kimyasal reaksiyondan değil, uranyum atomlarından geldiğini tespit etti.
- Uranyum mineralleri olan peşblend (Uraninit) ve torbernitin havaya aktardıkları iletkenlik, saf uranyumun aktardığından daha fazlaydı. O halde bu mineraller, uranyumdan daha aktif bir kimyasal element bulundurmalıydı ki bu varsayımında haklı çıkacaktı.
- Toryum da aynı uranyum gibi ışın yayıyordu. (Bunu Gerhard Carl Schmidt, Almanya’da, Marie’den sadece birkaç hafta önce keşfetmişti ancak Marie’nin bundan haberi yoktu.)
1898 Yazına gelinmişti. Marie’nin keşifleri kendisi kadar eşi Pierre’i de heyecanlandırıyordu. Araştırmalarına ortaklık etmeyi teklif etti ve Marie de bunu hoş karşıladı.
Kızları İrene bir yaşına gelmişti. Bundan 37 yıl sonra Irene Curie de kimya alanında Nobel Ödülü kazanacaktı.
Eşimle birbirimize hem kalben hem de çalışmalarımızda yakînen bağlıyız. Neredeyse tüm zamanımızı birlikte geçiriyoruz. MARIE CURIE
Polonyum ve Radyum Keşfi
Marie ve Pierre, bir uranyum minerali olan pişblendin (Pitchblende – Uraninit minerali) içinde farklı bir element olduğunu düşünüyorlardı ve bunu araştırmaya karar verdiler. 1898’in sonuna doğru, tonlarca pişblend ile yaptıkları araştırmanın sonunda iki yeni element keşfettiklerini duyurdular. Bu iki element, bundan çok kısa süre sonra Dimitri Mendeleev’in periyodik tablosunda yer bulacaktı.
Buldukları ilk element polonyumdu. Bu ismi Marie, anavatanı Polonya’ya ithafen seçti. Görünüşe göre polonyum, uranyumdan üç yüz kat daha radyoaktifti. Şöyle yazdılar: “Nihayet, pişblendden çıkardığımız bu cevherin, şu ana dek varlığı bilinmeyen bir metal içerdiğine kani olduk. Bu metalin analitik mahiyeti bizmuta benziyor. Eğer bu yeni metalin varlığı tasdik edilirse, birimizin memleketi olan ülkeye ithafen polonyum olarak adlandırılmasını teklif ediyoruz.”
İkilinin keşfettikleri diğer element ise radyumdu. Bu elementin ismini de Latince ışık kelimesinden türettiler. Bu element uranyumdan birkaç milyon kat daha radyoaktifti. Radyum müthiş bir ısı kaynağıydı; bileşenleri ışıl ışıl parlıyorlardı ve böylece hiçbir kimyasal reaksiyona girmeden ısı üretebiliyorlardı. Radyum, her zaman, etrafındaki her şeyden daha sıcak bir elementti.
Gözlemledikleri bu fenomene beraberce bir ad buldular: radyoaktivite. Radyoaktivite; uranyum, toryum, polonyum ve radyum gibi radyoaktif elementler tarafından gerçekleştiriliyordu.
Fizik Doktorası ve Nobel Ödülü
Haziran 1903’te Marie Curie, Sorbonne’da doktorasını tamamladı.
İzleme komitesindekiler, bu tezin bilime sunduğu katkının daha önce hiçbir doktora tezi tarafından sunulmadığı görüşündeydiler.
Bundan altı ay sonra henüz yeni araştırma görevlisi olmuşken fizik alanında Nobel Ödülünü kazandı. Ödülü Pierre Curie ve Henri Becquerel ile paylaştı.
Nobel Komitesi başta ödülü sadece Pierre Curie ve Henri Becquerel’e verecekti ancak Pierre, Marie’nin de onurlandırılması gerektiğinde ısrar etti. Nihayetinde bu üç kişi, radyasyon alanındaki keşifleri sayesinde bu ödülü paylaştılar.
Böylece Marie Curie, Nobel Ödülü alan ilk kadın oldu.
“Çalışmaya devam etmeliyim çünkü ardımdan gelen çok. Bu yarışta geri kalmamak için çalışmalarımı elimden geldiğince hızlı yayınlamalıyım. Bu araştırma yarışındaki en iyi koşucular Curie çifti ve Becquerel’dir.” Fizikçi: ERNEST RUTHERFORD
Marie Curie’nin Radyoaktivite Teorisi Kanıtlanıyor
“Radyum atomunun evrim geçirdiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, modern kimyanın temelinde bulunan “atomların değişmezliği” ilkesini rafa kaldırmak zorundayız.
Dahası, görüyoruz ki radyum havaya bir takım parçacıklar ateşlermişçesine hareket ediyor. Bu parçacıkların bazıları atom boyutlarındayken bazıları atomdan çok daha küçük. Eğer bu gördüğümüz gerçekse ve bu parçalar radyumun hareketiyle birbirinden kopup dağılan hava parçaları değillerse, radyum atomu farklı boyutlarda alt atomlara ayrılıyor demektir. Bu durumda da atomların durağanlığının mutlak olmadığını kabullenmek gerekebilir.”
MARIE CURIE, 1904
Trajedi ve İlerleme
Nobel Ödülü’nden gelen para Marie ve Pierre çiftinin hayatılarını daha kolaylaştırdı. İlk kez laboratuvarları için bir asistan tutabildiler. Pierre Sorbonne’da fizik kürsüsünü elde etti. Üniversite de çifte yeni ve donanımlı bir laboratuvar sağladı. 1904’te Marie ve Pierre’in ikinci kızları, Eve doğdu.
Kısa süre sonra çiftin mutlu hayatları son buldu. 1906’da Pierre, sokakta bir faytonun altında kalarak can verdi. Marie, eşinin ölümüyle sarsılsa da kendini toparlamayı başardı ve Sorbonne’dan gelen fizik kürsüsü teklifini kabul ederek eşinden sancağı devraldı.
Marie ezberleri bozmaya devam etti: Nobel Ödülü kazanan ilk kadın olmuştu; şimdi de Paris Üniversitesi’nde ilk kadın profesör ünvanını kazandı.
Kimya Alanında Nobel Ödülü
1910 yılında Marie, radyum elementini keşfettikten on iki yıl sonra bu elementin ilk saf örneğini ayrıştırmayı başardı.
1911’de “radyum ve polonyum elementlerinin keşfi, radyumun ayrıştırılması ve bu fevkalade elementin doğasının ve bileşenlerinin anlaşılması” sebebiyle Kimya Alanında Nobel Ödülüne hak görüldü.
Marie Curie yine ezber bozmuştu: hem fizik hem kimya alanlarında Nobel Ödülü kazanan ilk kişiydi. Nitekim hala daha bunu başarabilen başka biri olmamıştır.
Savaş Yılları
Birinci Dünya Savaşı yıllarında (1914 – 1918) Marie Curie bilimsel kazanımlarını pratiğe döktü. O zamanlar daha on yedi yaşında olan kızı Irene ile savaş hatlarının yakınlarında tıbbi radyoloji üniteleri kurdular ve yaralı askerleri X-ray’dan geçirdiler. Savaşın sonuna gelindiğinde bir milyonun üzerinde yaralı asker onun radyoloji ünitelerinden geçmişti.
Büyük Bilim İnsanı
Marie Curie artık tüm dünyada büyük bilim insanlarından biri olarak kabul görüyordu.
Her yeri dolaştı ve bilimden bahsetti. Tıbbi araştırmalarını yürütmek için kurduğu Radyum Enstitüsü’nü tanıttı ve geliştirdi.
Tarihin en ünlü bilim konferanslarından biri olan 1927 Solvay Konferansında yer alan birkaç seçkin bilim insanından biri de oydu.
Dünyayı İyileştirmek: Radyum Enstitüsü
Marie Curie ve eşi Pierre, radyoaktif elementlerden gelen ışınların kanser tedavisinde kullanılabildiğinin fark etmişlerdi. Ne var ki bunun patentini almamış ve bundan kar elde etmeyi reddetmişlerdi.
Son yıllarında Marie Curie’nin biricik dileği radyoaktivitenin tıbbi kullanım alanlarını keşfetmekti. Bunun için de Radyum Enstitüsünü kurdu.
Gramı 120,000 dolar olan radyum, felaket pahalı bir elementti. Bugünün parasıyla milyon dolarlara denk düşüyordu. Marie Curie’nin parası sadece bir gram alabilmeye yetti. Bunu da kanser tedavisinde kullanacaktı.
Pierre Curie, tedavi denemelerinde gönüllü oldu. Kolunu radyumun etkilerine saatlerce maruz bırakmıştı. Sonuçta kolunda yanık benzeri bir lezyon oluştu. Bu lezyonun iyileşmesi aylar aldı. Henri Becquerel de benzer bir kazaya uğradı; hem de radyum tuzunu cam tüp içerisinde cebinde taşırken. Radyumun bu kötücül etkisi onu hem keyiflendirmiş hem de kızdırmıştır: “Etkilendim ama öfkelendim de!” Der. [1857’Den 1934’e Marie Curie]
Curie Enstitüsü
1920’de Radyum Enstitüsünde çalışmaya devam ederken Amerikalı gazeteci Marie Mattingly Meloney’e röportaj verdi. Bu gazeteciyle araları iyiydi ve ona Marie Curie ona “Missy” diye hitap ediyordu.
Missy, Enstitüye destek olmak istedi. Yardımının dokunabileceği bir konu olup olmadığını sordu. Marie ona, Amerikalı kimya şirketlerinin elli gram radyum ayrıştırmayı başardıklarını söyledi. Enstitüsünün tıbbi araştırmalar için sadece bir grama daha ihtiyacı vardı ancak paraları yetmiyordu.
Missy ABD’ye döndüğünde Marie Curium Radyum Fonu’nun başkanlığını üstlendi. Hedefi bir gram radyum için para toplamaktı.
Ülkenin her yanından küçük bağışlar geldi ve nihayet 100,000 Dolar toplandı. Pittsburg’daki The Standard Chemical Company de Enstitüye radyumun gramını 100,000’den vermeyi kabul etti. 20 Mayıs 1921’de ABD Başkanı Warren G. Harding, Marie’ye radyumu çelik bir kasada, Beyaz Saray’da teslim etti.
O zamandan bu yana Radyum Enstitüsü (bugünkü adıyla Curie Enstitüsü) gücüne güç kattı. Üç çalışanı Nobel Ödülü kazandı. İrene ve Frederic Joliot-Curie 1935’te kimya ödülüne, Pierre-Gilles de Gennes de 1991 yılında kimya ödülüne layık bulundu. İrene, Curie çiftinin kızıydı. O da ödülü eşi Frederic ile paylaştı.
Curie Enstitüsü bugün de önemli araştırmalar yaparak faaliyetini sürdürmektedir.
Marie Curie Ölümü
Marie Curie 4 Temmuz 1934’te, 66 yaşındayken, bir ilik hastalığı olan aplastik anemiden hayatını yitirdi. Kariyeri boyunca maruz kaldığı radyoaktivitenin bu hastalığa sebep olduğu düşünülmektedir.
Bilim insanları bugün radyoaktif elementler ve X-ray ile uğraşırken daha dikkatli davranıyorlar. Marie Curie’nin yazdığı kitaplar ve makaleler o kadar radyoaktiftir ki bugün bunlar led kutularda depolanıyor ve bunlara erişmek için koruyucu giysiler giymek gerekiyor.
“(Marie) harika işler çıkardı ve insanlığa ışık tuttu fakat bunun ötesinde tüm işlerinde yüksek bir ahlaki pozisyon tutturmaya gayret etti. Yaptığı her şeyi büyük bir direnç, tarafsızlık ve sağduyuyla yaptı. Tüm bu özelliklerin bir kişide barınmasına çok nadir rastlanır.“
Teorik fizikçi: ALBERT EINSTEIN
“O sadece bilimin büyük sırlarını değil, dünyanın her yerindeki insanların kalbini fethetti.”
NEW YORK TİMES, 5 TEMMUZ 1934 – Marie Curie’nin Ölüm İlanı
Onur Yürür
Bunlar da ilginizi çekebilir:
En Ünlü Fizikçiler ve Buluşları Listesi
Yorumlar 12