Frank Sinatra 20. Yüzyıl’ın en ünlü komedyenlerinden biriydi, aynı zamanda ödüllü bir şarkıcı ve film oyuncusuydu.
Aşağıdaki menüden Frank Sinatra hakkındaki tüm detaylara hızlıca ulaşabilirsiniz.
Kimdir? | Gençliği ve Kariyeri | Solo Kariyeri | Rat Pack Grubu ve En İyi Müzikler | Özel Hayatı | Ölümü ve Mirası
Frank Sinatra Hakkında Kısaca
İsim: Frank Sinatra
Doğum tarihi: 12 Aralık 1915, Hoboken, New Jersey, ABD
Ölüm tarihi ve yeri: 14 Mayıs 1998, Cedars-Sinai Medical Records Office, Los Angeles, Kaliforniya, ABD
Tam adı: Francis Albert Sinatra
Eşleri: Barbara Sinatra (e. 1976–1998), Mia Farrow (e. 1966–1968), Ava Gardner (e. 1951–1957), Nancy Barbato (e. 1939–1951)
Çocukları: Frank Sinatra, Jr., Nancy Sinatra, Christina Sinatra
Müzik Tarzları: Klasik Pop, Asansör müziği, Caz, Swing, Caz Vokal
Lakapları: The Voice, The Sultan of Swoon, Ol’ Blue Eyes
Frank Sinatra Kimdir?
Şarkıcı ve oyuncu Frank Sinatra, kalabalık caz gruplarında (Big Band) şarkı söyleyerek ünlendi. 1940lar ve 1950ler boyunca hit şarkılarının ve albümlerinin zirve yaptığı, aynı zamanda onlarca filmlerde baş gösterdiği ve bunun sonucunda Oscar yardımcı oyuncu ödülü aldığı bir dönem geçirdi. Ona Oscar kazandıran filmi İnsanlar Yaşadıkça (From Here to Eternity) idi. Geride sayısız eser bıraktı. Bunlardan birkaçı klasikleşmiş parçalardan “Love and Marriage”, “Strangers in The Night”, “My Way” ve “New York, New York” idi. Bir 14 Mayıs günü, 1998 yılında, Los Angeles, California’da hayatını kaybetti.
Gençliği ve Kariyeri
Francis Albert “Frank” Sinatra 12 Aralık 1915’te Hoboken, New Jersey’de doğdu. Sicilyalı mülteci bir çiftin tek çocuğu, ergen Sinatra Bing Crosby performansını (1930lar’ın ortasındaki) izledikten sonra şarkıcı olmaya karar verdi. Hâli hazırda, okuduğu lisenin korosunun bir üyesiydi ve bölgesindeki gece kulüplerinde şarkı söylemeye başlamıştı. Radyoda yayınlanması sayesinde grup lideri Harry James’in dikkatini çekti. Sinatra, James ile ilk kayıtlarını gerçekleştirdi, bunlardan biri “Al lor Nothing at All” idi. 1940’ta, Tommy Dorsey Sinatra’yı kendi grubuna davet etti. Dorsey ile birlikte listelerde daima birinci oldukları iki yıldan sonra, Sinatra kendi başına bir yol çizmeye karar verdi.
Solo Kariyeri
1943-1946 arası, Frank Sinatra ’nın solo kariyeri birçok hit parça ile parladı. Sinatra’nın büyüleyici, bariton ses tonu ile etkilediği “bobby-soxer” adını verdiği liseli kız hayranları, Sinatra’ya “The Voice” ve “The Sultan of Swoon” gibi lakaplar kazandırdı.
Kulak zarının delik olması nedeniyle askeri hizmet için uygun görülmeyen Sinatra, o yıllardan sitem ederek bahsetmişti: “Savaş yıllarıydı ve dehşet bir yalnızlık durumu hâkimdi” “Köşe başlarındaki, şimdiye askere alınmış, savaşa gitmiş olması gereken bir çocuktum sadece. Hepsi bu kadardı.”
Frank Sinatra, sinema oyunculuğuna ilk adımını 1943’te Reveille With Beverley ve Higher and Higher1 filmleriyle attı. 1945 yılında, toplumdaki ırk ve inanç farklılıklarını hoş görmek hakkındaki 10 dakikalık kısa metraj The House I Live In2 filmiyle özel bir Akademi Ödülü’ne layık görüldü. Fakat, Sinatra’nın şöhreti savaş sonrası yıllarda sönmeye başladı, albüm ve film sözleşmelerini elinden kaçırdı. Ama 1953’te, inanılmaz bir geri dönüş yaptı: İnsanlar Yaşadıkça3’daki İtalyalı-Amerikalı asker Maggio rolüyle yardımcı oyuncu Oscar ödülünü elde etti. Her ne kadar bu onun ilk ‘başrol olmayan’ rolü olmuş olsa da Sinatra çabucak bir çıkış yolu buldu. Aynı yıl, Capitol Records kendisine bir kayıt sözleşmesi uzattı. 1950ler’in Sinatra’sı daha gelişmiş, oturmuş ve caz tonlarına hâkim bir sese sahipti.
İlginizi çekebilir: Sinema Salonları Neden Patlamış Mısır Satar? Patlamış Mısırın Tarihi
Yıldızının tekrar parlamasıyla, Frank Sinatra sonraki yıllarda hem sinema hem müzik alanında süren başarısının tadını çıkardı. Altın Kollu Adam4, 1955’teki performansıyla başka bir Akademi Ödülü daha aldı, aynı zamanda 1962 yapımı Casuslara Karşı5’nın orijinal filmindeki başarısıyla da eleştirmenlerin övgüsünü topladı. Bu sırada, listelerin zirvesinde yer almaya devam etti. Albüm satışları 1950ler’in sonuna doğru düşmeye başlayınca, Sinatra, Capitol Records’tan kendi kayıt firması Reprise’ı kurmak adına ayrıldı. Warner Bros ortaklığıyla -Reprise’ı daha sonrasında satın almıştır. Sinatra aynı zamanda kendi bağımsız sinema şirketi Artanis’i kurdu.
İlginizi çekebilir: Mulan (2020) Film İncelemesi
Rat Pack Grubu ve En İyi Müzikleri
1960lar’ın ortasında Frank Sinatra tekrar zirvedeydi. Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü kazandı. Ayrıca 1965 Newport Jazz Festivali’nde Count Basie’nin orkestrasıyla birlikte manşet oldu. Bu süreç Las Vegas günlerinin başlangıcı oldu, sonraki yıllarda Caesars Palace’ta sahne almaya ve ilgi odağı olmaya devam etti. Rat Pack’in kurucu üyesi olarak, Sammy Davis jr., Dean Martin, Peter Lawford ve Joey Bishop beraberinde, Sinatra alkolik, çapkın, kumarbaz bir örnek hâline geldi. Bu tarz, basın tarafından ve Sinatra’nın kendi albümleri tarafından daima empoze ediliyordu. Zamanın ötesindeki ve modern dönemdeki başarısı ile, zamanının radikal gençliği dahi kendisine saygı gösterdi. Doors’tan Jim Morrison’ın dediği gibi, “Ona kimse dokunamaz.”
Rat Pack birkaç adet film de çekti:
Kült olmuş Ocean’s Eleven, 1960, Sergeants Three, 1962, Four for Texas, 1963 ve Robin and the Seven Hoods, 1964. Müziğe gelince, Frank Sinatra, “Strangers in the Night” parçası ile yüksek bir hit oranı yakaladı. Parça, Billboard dergisi liste birincisi oldu. Bu şarkı aynı yıl Yılın Kaydı Grammy Ödülü’ne layık görüldü. Kızı Nancy ile “Something Stupid” adında bir düet parça da kaydetti. Nancy, “These Boots Are Made For Walkin’” adındaki feminist marşı ile dikkatleri üzerine toplamıştı. İkili, 1967 Baharı’nda “Something Stupid” ile 4 hafta içerisinde 1. sıraya yükseldi. 60’^ların sonunda Sinatra, repertuarına başka bir kült parça ekledi: “My Way”. Fransızca bir şarkıdan uyarlanmış ve Paul Anka tarafından yeni şarkı sözü yazılmıştı.
1970ler’in başındaki kısa süreli emeklilik döneminden sonra, Frank Sinatra müzik sektörüne Ol’ Blue Eyes Is Back (1973) albümü ile geri döndü ve siyasi anlamda daha aktif hâle geldi. 1944’te Franklin D. Roosevelt’in dördüncü kere başkan olmak için aday olduğu seçim kampanyasında çalıştığı dönemde, Beyaz Saray’ı ilk kez ziyaret etti. Sinatra, John F. Kennedy’nin 1960 seçimleri seçim kampanyasında şevkle çalıştı, sonrasında da JFK’nin Washington’daki açılış törenini organize etti. Fakat, ikilinin ilişkisi Başkan Kennedy’nin Sinatra’nın Şikago mafya babası Sam Giancana ile bağlantılarını öğrendikten sonra Sinatra’ya ev ziyaretinde bulunmaktan vazgeçmesiyle soğumaya başladı. 1970ler ile beraber, Frank Sinatra kendi uzun ömürlü Demokrat görüşünü terk etti ve Cumhuriyetçi Parti’yi benimsedi. Önce Richard Nixon’ı, sonrasında yakın arkadaşı Ronald Reagan’ı destekledi. Reagan, 1985’te Sinatra’ya Başkanlık Özgürlük Madalyası’nı takdim etti, bu ABD’deki en yüksek sivil ödülüydü.
Özel Hayatı
Frank Sinatra 1939 yılında çocukluk aşkı Nancy Barbato ile evlendi. 1940lar’ın sonunda evlilikleri bitmeden önce çiftin Nancy (Doğum: 1940), Frank Sinatra Jr. (Doğum: 1944) ve Tina (Doğum: 1948) adlarında üç çocuğu oldu.
1951’de Frank Sinatra aktris Ava Gardner ile evlendi. Tekrar boşandıktan sonra Sinatra 1966’da üçüncüye Mia Farrow ile evlendi. Bu birliktelik de 1968’de boşanma ile sonuçlandı. Sonrasında Sinatra dördüncü ve son kez 1976 yılında komedyen Zeppo Marx’ın eski eşi Barbara Blakely Marx ile evlendi. Çift Sinatra’nın ölümüne dek, 20 yıldan fazla evli kaldılar.
2013’ün Ekim ayında, Farrow Vanity Fair’e verdiği bir röportajda 25 yaşındaki oğlu Ronan’ın babasının Sinatra olduğunu iddia ederek manşetlere konu oldu. Fakat, Farrow’un resmi kayıtlı tek öz çocuğu yönetmen Woody Allen’dan olan Ronan idi. Röportajda Farrow aynı zamanda Sinatra’nın hayatının aşkı olduğunu itiraf etti ve “asla tam olarak ayrılmadık” dedi. Annesinin söylediklerinden dolayı ortada dolaşan söylentilere yanıt olarak, Ronan mizahi bir dille tweetledi: “Bakın, hepimiz *yüksek olasılıkla* Frank Sinatra ’nın oğluyuz.”
Ölümü ve Mirası
1987 yılında yazar Kitty Kelley, Sinatra’nın onaylanmamış bir biyografisini yayınladı. Şarkıcıyı kariyerini inşa etmek için mafya bağlantılarını kullanmakla suçladı. Bu tarz iddialar Sinatra’yı gözden düşürmeyi başaramadı. 1993 yılında, 77 yaşındaki Sinatra, binlerce yeni ve genç hayran kazandı. Bu, Duets adındaki 13 Sinatra klasiğinin yeniden derlenmiş hali ile mümkün oldu. Albüm, Barbra Streisand, Bono, Tony Bennett ve Aretha Franklin’den seçmelerden oluşuyordu. Albüm, öne çıkmış ve hit olmuş olsa da bazı eleştirmenler Sinatra’nın düet yaptığı sanatçılar hazırlanmaya dahi başlamadan önce vokallerini kaydetmiş olmasından dolayı projenin kalitesi konusunda şüpheci davrandı.
Frank Sinatra, 1995’te, Palm Desert Marriot Dans Salonu’nda son konserini verdi. Mayıs 14, 1998’de, Frank Sinatra Los Angeles’ Cedars-Sinai Tıp Merkezi’nde kalp krizinden hayatını kaybetti. 82 yaşındaydı ve sonunda, son perdesi ile yüzleşti. 50 yıldan fazla süren gösteri kariyeriyle Sinatra’nın hâlen devam eden şöhreti en iyi kendi cümleleriyle açıklanabilir: “Şarkı söylediğim zaman, inanarak söylerim. Dürüstüm.”
2010’da Frank: The Voice adında başarılı bir biyografi eseri Doubleday Yayınevi tarafından yayınlandı. Eser, James Kaplan tarafından kaleme alındı. Yazar, serinin ikinci kitabını (Sinatra: The Chairman) ise 2015’te yayınladı, müzik ikonunun yüzüncü yılına atfen.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Leonardo da Vinci – Kimdir?, Hayatı, Eserleri, Kitap ve Son Yılları
Yorumlar 2