19. yüzyılın başlarında, Avusturyalı gökbilimci Joseph Johann Von Littrow, ciddi bir şekilde insanların Sahra Çölü’nde geniş geometrik desenlerde yapılandırılmış hendekler kazmalarını, onları gazyağıyla doldurmalarını ve ateşe vermelerini önerdi. Bu fikrin amacı, güneş sisteminin başka yerlerinde yaşayan yabancı uygarlıklara bir mesaj göndermekti: “Biz buradayız.”
Von Littrow bu fikrinin olumlu bir sonuç verdiğini hiç görmedi. Yine de, iddialı planını önerdikten çok sonra bile dünya dışı yaşamla temas kurma girişimlerimizi durdurmadık.
Peki uzaylılara hangi mesajları gönderdik?
Radyonun icadı, Dünya’nın varlığını ilan etme macerasını gerçekleştirdi. 1962’de Sovyet bilim adamları Venüs’e bir radyo vericisi fırlattılar ve gezegeni Mors alfabesiyle selamladılar. Türünün ilk örneği olan bu giriş, üç kelime içeriyordu: Mir (Rusça “barış” veya “dünya”), Lenin ve SSSR (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği).
International Journal of Astrobiology dergisinde yayınlanan 2018 tarihli bir makaleye göre, mesaj büyük ölçüde sembolik olarak kabul edilmişti.
Aslında bu; ana amacı güneş sistemindeki nesneleri gözlemlemek ve haritaya aktarmak olan bir deneme sürüşü, uzaya radyo dalgaları gönderen yepyeni bir gezegensel uzay radar teknolojisiydi.
Uzaklık bakımından, bir sonraki girişim çok daha iddialıydı. 1974’te, aralarında astronomlar Frank Drake ve Carl Sagan’ın da bulunan bir bilim insanı ekibi, Porto Riko’daki Arecibo Gözlemevi’nden yaklaşık 25.000 ışıkyılı uzaklıktaki bir yıldız kümesi olan Messier 13’e bir radyo mesajı iletti.
İkili kodla iletilen görüntü; bir insanın çubuk şeklini, çift sarmallı bir DNA yapısını, bir karbon atomu modelini ve bir teleskop diyagramını tasvir ediyordu. Bir psikolog ve METI International başkanı Douglas Vakoch, Live Science’a “Arecibo mesajı, matematik ve bilim dilinde insan olarak kim olduğumuzun bir görüntüsünü vermeye çalıştı” dedi.
Arecibo mesajı, kelimenin tam anlamıyla körü körüne bir denemeydi.
Cornell Üniversitesi Astronomi Bölümü’ne göre, Messier 13’e ulaşmak yaklaşık 25.000 ışıkyılı sürecek, o aşamaya gelene kadar ise yıldız kümesi yer değiştirmiş olacak. Şu anlık varsayıma dayanan uzaylılar, sinyal geçerken onu tespit edebilirler.
Bu sinyal, güneşten gelen radyo sinyallerinin 10 milyon katı yoğunluğa sahiptir. (Güneş, ultraviyole ışınlarından tutun da radyoya kadar geniş bir yelpazede elektromanyetik radyasyon yayar.) Ancak, Dünya Dışı İstihbarat Arama Enstitüsü’nden (SETI) bir gökbilimci olan Seth Shostak, bunun olası olmadığını söyledi.
Shostak, Live Science’a “Aslında bir bakıma en güçlü mesaj buydu,” dedi. “ABD eyaletler arası I-5 karayolu üzerindeki dev bir ilan tahtasına benziyor. Ancak hiçliğin ortasına yerleştirilmiş gibi”. Son zamanlarda radyo, sanattan reklama kadar her şeyi iletmek için kullanıldı.
International Journal of Astrobiology dergisinde yayınlanan makaleye göre, 2008 yılında Doritos, reklamını Ursa Majoris takımyıldızındaki bir güneş sistemine yaklaşık 42 ışıkyılı uzaklığa ışınladı.
2010 yılında, “Star Trek” evrenindeki kurgusal uzaylılar tarafından kullanılan bir dil olan Klingon dilinde yazılan bir mesaj, gerçek uzaylıları Hollanda’daki bir Klingon operasına davet etti.
İletişim için sadece radyoya güvenmedik.
Ayrıca dünya dışı yaşam formları tarafından eninde sonunda keşfedilmesi umuduyla, Dünya’dan eserleri içeren bir uzay aracını da fırlattık. Voyager 1 ve 2, güneş sistemimizin ve yıldızlararası uzayımızın dış alanlarını keşfetmek için 1977’de fırlatıldı.
İkisi de müzik, Dünya’dan gelen ortam sesleri, gezegenimiz ve güneş sistemimizin 116 görüntüsünü içeren bir Altın Plak taşımaktadır. Voyager uzay aracı hala yıldızlararası uzayda ilerliyor ve keşfedilmeyi bekliyor.
Ama bunun olma şansı nedir? Ohio’daki Bowling Green Devlet Üniversitesi’nde dünya dışı yaşam konusunda uzmanlaşmış bir dilbilimci olan Sheri Wells-Jensen, “Sıfır” dedi.
Wells-Jensen, Live Science’a, “Gerçek iletişim açısından anlamsız olsa da, en iyilerimizi gerçekten özetleyen güzel ve şiirsel, sevimli, cesur bir girişimdi,” dedi. Uzmanlar, bu girişimlerden herhangi birinin yabancı medeniyetlere ulaşma olasılığının düşük olduğu konusunda hemfikir.
Bu sonuç, elbette, yıldız sistemimizde dünya dışı yaşam yaşam olup olmadığına bağlıdır. Ancak söz konusu hayatın radyo sinyallerini yakından dinlemesi ve mesajlarımızı yorumlamak için matematik ve bilim hakkında yeterince bilgi sahibi olması gerekir.
Son olarak; gönderdiğimiz mesajlar, bu uzaylıların evreni bizim yaptığımız gibi algıladıklarını varsayma eğilimindedir: işitme ve görme ile.
Ancak bu durum, tüm bu mesajların anlamsız olduğu anlamına gelmez. Wells-Jensen, Life Science’a “Arıyoruz. Neden bakmıyorlar?” dedi. Ve mesajlarımız bu varsayımsal varlıklar için anlaşılmaz olursa? Olsun. Wells-Jensen, “Sanırım şimdiye kadar söylediğimiz en önemli şey sadece var olduğumuzdur,” diyor.
Eylül Ustaoğlu
Bunlar da ilginizi çekebilir
Bu Resimdeki Beyaz Noktalar Yıldız Veya Galaksi Değiller, Onlar Kara Delikler
Nikola Tesla’nın Daha Önce Hiç Üretime Geçememiş 6 Harika Buluşu