Allen ve arkadaşlarının, Journal of Psychiatric Research’te yayımlanan, çalışmasına göre yalnızlık hem akut hem de kronik acı yaşama olasılığını arttırır. Bu makale genel nüfustaki birçok insanın yalnızlık, sosyal dışlanma ve acı arasındaki ilişkiyi araştıran ilk çalışmadır.
Öncelikle yalnızlık ve sosyal dışlanma arasındaki farkı bilmek önemlidir çünkü yalnızlık ve sosyal dışlanma (ya da sosyal izolasyon) çeşitli şekillerde tanımlanabilir. Bahsettiğim araştırmada yalnızlık “öznel, olumsuz bir kopukluk ya da izolasyon duygusu” olarak tanımlanıyor.
Yalnızlık sağlığa zararlı olabilir. Araştırmalar yalnızlığın anksiyete, depresyon, obezite, uykusuzluk, kalp ve akciğer hastalığı, felç ve acı gibi çeşitli tıbbi ve psikolojik hastalık ile ilişkili olduğunu öne sürüyor.
Sosyal dışlanma yalnızlıktan farklıdır ve “kişisel ve toplumsal faktörlerden dolayı belirli grupların ya da bireylerin topluma tam anlamıyla katılamaması” olarak tanımlanır.
Sosyal dışlanma sosyal izolasyon, ekonomik yoksunluk, düşük sosyoekonomik düzey, hizmetlere erişim kısıtlılığı ve engellilik gibi faktörleri içerir.
Bu bilgiler ışığında yalnızlık, sosyal dışlanma ve acı arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmaya geri dönelim. Veriler tanı, tedavi ve ciddi hastalıkların önlemini arttırma amacıyla geniş çapta nüfus tabanlı araştırmalar yapan UK Biobank tarafından sağlanıyor.
2006-2010 arasında, yaş ortalaması 57 (%46’sı erkek; %95’i Beyaz ırktan) olan 40-69 yaşlarındaki yarım milyondan fazla insandan biyolojik ve akıl sağlığı bilgileri toplanıyor.
Şu anki araştırma örneklemi temel değerlendirmeyi tamamlayan, uyku, sosyal destek, yalnızlık ve acı hakkındaki soruları cevaplayan 502,528 kişiyi içeriyor.
Yalnızlık Ölçümü İçin Dört Faktör
Yalnızlık basit bir şekilde “Yalnız hissediyor musunuz?” sorusu, Sosyal dışlanma “Sağlık Araştırmaları için Sosyal Dışlanma Ölçeği” ile ölçülüyor.
Bu ölçüm dört faktör içeriyor: Yetersiz sosyal katılım, maddi yoksunluk (örneğin düşük gelir), sosyal haklara erişim kısıtlılığı (yani kişinin haklarını kullanamaması) ve normatif uyum eksikliği (yani toplumsal değerlerle bütünleşememe).
Sonuç değişkenleri ise uyku, akut acı ve kronik acıdır.
Sonuçlar, yalnız bireylerin ve akut ile kronik acı çekenlerin, diğerlerine kıyasla sosyal dışlanma ölçümlerinden yüksek puanlar aldığını ortaya koydu. Ayrıca akut acı, kronik acı ve yalnızlık artan uyku problemleri ile ilişkili bulundu.
Daha da önemlisi, yalnızlık akut acıyı ve kronik acıyı yordadı. Yalnızlık “anlamlı olarak akut ve kronik acı prevalansının yaklaşık iki kat artmasıyla ilişkilendirildi. Uykuya uyarlandığında oranlarda küçük bir düşüş görüldü: Akut acıda 1.9’dan 1.5’e, kronik acıda 1.8’den 1.5’e).
Ek olarak sosyal dışlanmanın da hem akut hem kronik acının anlamlı bir yordayıcısı olduğu gösterildi. Oranlar akut acı için 2.1 iken kronik acı için 2.3’tü. Uykunun az bir etkisi olsa da (0.3) aradaki bu fark kısmen uyku ile açıklanabilir. (Yordayıcı nedir?: Bir şeyi önceden tahmin etmek anlamına gelir. yordam. Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke.)
Sonuç olarak;
Kronik acı yaygındır ve bu hastaların yarısından fazlası uykusuzluk, anksiyete, depresyon ya da diğer akıl sağlığı problemlerinden mustariptir. Acı izolasyon ve yalnızlık gibi birçok faktörden etkilenir.
Bahsettiğim çalışmada sosyal dışlanma ve yalnızlık hem akut hem de kronik acıdaki artışla ilişkili bulunmuştur. Tabii bu ilişki çift yönlü olabilir.
Diğer bir deyişle büyük acılar, yalnızlık ve sosyal dışlanma prevalansında artışa neden olabilir, en azından kısmen. Çünkü acı insanın sosyalleşmesini ve çalışmasını zorlaştırır. (Prevalans, sağlık sorununun toplumdaki büyüklüğü/sıklığı hakkında fikir verir.)
Acı ve yalnızlık arasındaki ilişki, biyolojik açıdan bakıldığında bile karışıktır. Çünkü fiziksel acı ve psikolojik acı (örneğin reddedilmenin verdiği acı) beyinde aynı şekilde işlenir. Belki de reddedilmenin fiziksel olarak acı vermesinin nedeni budur.
Tartıştığımız acı ve sosyal izolasyon bulgularının, acının tedavisinde ve yetersizliğin yönetiminde önemli çıktıları vardır.
Ağrı kesiciler ve terapi, acı konusunda yardımcı olsa da sosyal etkenlerin de göz önünde bulundurulması gerekir: Topluluk desteğine yönlendirmeler, insanların hayat kalitelerini arttırmalarına yardım etmek, topluma tam katılımı sağlamak için çevresel ve toplumsal engelleri kaldırmak (örneğin ayrımcılık ve zorbalık) da acıyı azaltabilir.
Zehra Güzelhan
Bunlar da ilginizi çekebilir
Depresyonun Sadece “Kafanızda” Olmadığını Kanıtlayan 7 Fiziksel Belirtisi
Depresyon Nedir ve Bu Konuda Ne Yapabilirim?
Anksiyete: Nedir?, Bozuklukları, Belirtileri, Tedavisi ve Daha Fazlası
Yorumlar 1