Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nun günümüz dünyasına bıraktığı mimari mirasının en büyük katkı sağlayan, en önemli mimarı olarak kabul edilir. Mimar Sinan ’ın 1490 yılında doğduğu düşünülmektedir.
Bunun dışında “dülger ustabaşılığına” devşirilene kadar Kayseri yakınlarındaki Agirnas köyünde gençlik yıllarını geçirdiği düşünülmektedir.
Mimar Sinan, 22 yaşındayken Osmanlı’nın Kalıcı Ordu Birliğine (Yeniçeri Ocağına) asker olarak alındı. Askeri gezileri sırasında, Bağdat, Şam, İran ve Mısır gibi imparatorluğun birçok bölgesini boydan boya gezdi. Kendi sözleriyle, gözlemlerini aktardı.
“Abideleri gördüm, büyük antik kalıntıları da. Her kalıntıdan bir şeyler öğrendim, her yapıdan kendime bir şeyler kattım.”
Hayatının ortalarında, Mimar Sinan, değerli bir askeri mühendis olarak nam saldı. Sinan, Sultan Süleyman’ın (1520-66) huzuruna çıkarıldı. Sultan Süleyman tarafından 1537’de imparatorluğun mimarlarının başı olarak atandı.
En sevdiği oğlu, Şehzade Mehmet’in ölümünün ardından, Sultan Süleyman, Sinan’a oğlunun adına yakışır bir cami inşa etmesini emretti. Atalarının çalışmaları ve Aya Sofya’nın görkemi ile oldukça zorluk çeken Sinan, başyapıtlarından birisi olan ve o zamanların en çok dikkat çeken yapısı olan Şehzade Cami’yi inşa etti.
Mimar Sinan’ın yükselen ve yayılan itibarından dolayı;
Hem hanedan üyelerinden hem de halktan gelen talepler şehir içinde eşi benzeri görülmemiş bir bina patlamasına sebep oldu.
Bu patlama İstanbul’un bugünkü görüntüsünü değiştiren ve hem Türklerin hem de dünyanın dört bir tarafından insanlarının hayran olduğu şehrin kendine has olan imajının oluşmasına sebep oldu. Süleyman’ın taht döneminde, Mimar Sinan 10 yıl boyunca sürdürdüğü Şehrin Mimarı pozisyonuna terfi edildi.
Süleyman’ın efsanevi itibarinin farkına herkes tarafından “tepedeki taç” olarak bilinen yerde varılır. Boğaza ve Haliç’e tepeden bakan ince minareli ve yüksek kubbeli Süleymaniye’nin silueti İstanbul’un en belirleyici yapılarındandır.
10 yıl boyunca inşasını sürdüren Mimar Sinan, ‘Süleymaniye Külliyesi’nin (bir hayır kurumu tesisi) imar planını, dizaynını ve yapımını Sultan’ın emriyle Haliç ve Pera’ya bakan bir alan üzerinde planladı.
Külliye yaklaşık 25 dönümlük bir araziyi üzerine inşa edildi ve içerisinde büyük camiye (bazilika) ek olarak 4 medrese, bir darülaceze, hamam, hastane, dispanser, kitapçılar, bir kütüphane, Sultanlar türbesi ve dünyanın ilk bimarhanesini de bulundurmaktaydı. (Bimarhane, günümüzde kullanılan akıl hastaneleri anlamına geliyor.)
Eşsiz şehir camilerinden ve hayırsever yapılardan birisi olan, adını da Vezir-i Azam’dan alan Sokullu Mehmet Pasa Külliyesi (1571-1572) Kadırga Limanı bölgesinde, limanı koruyan eski kapının (Kumkapı) olduğu yere yapıldı.
Bu bölgeye ulaşmak için dar ve virajlı patikalardan aşağıya inilmesi gerekiyor. Düzensiz olan bu alan, insanları toplamda 56 metrelik bir aşağı inme surecine zorladığı için ciddi bir kentsel planlama zorluğu oluşturur.
Mimar Sinan ’ın kendine özgü arazi düzeninden yararlanma yeteneği, bir kişinin bu tesise her gelişindeki keyif verici, oldukça zekice tasarlanan ve farklı ölçeklerdeki manzara değişiklikleri ile anlaşılabilir.
Sokullu’nun Külliyesinin inşaatı sırasında;
Mimar Sinan, Sultan Süleyman’ın oğlu ve halefi olan 2. Selim’den Edirne’deki anıtsal bir şaheser olan Selimiye Külliyesi’nin (1568-1574) inşaatının ilerletilmesi konusunda ciddi bir baskı görür. Tam da tasvir edildiği gibi…
“Uzun minareler, uçsuz bucaksız arazilerden ve göz alabildiğine uzaklardan Edirne’yi gösteriyor. Cami şehrin en yüksek noktasında şehri taçlandırırken, şehirdeki diğer bütün büyük binaların kubbelerine ve minarelerine tepeden bakar.”
İstanbul’daki anıtların şehirden, ancak Selimiye’nin karadan büyüdüğü söylenir. Kubbesi, Ayasofya’nınki ile ayni çapta ancak daha yüksektir. Dikeyliği ifade etmek için çizilen kalem seklindeki minareler, su zamana kadar yapılan en yüksek olanlarındandır. (Yerden uç noktasına kadar 230 feet) Mimar Sinan bu minareleri destekleyici sütunlar olarak kullandı.
Caminin planı, Şehzade Cami’si gibi biri açık (büyük avlu) birisi kapalı (cami) olarak iki eşit bölümden oluşur. “Dış mekânın harikulade yapısı insani nefes kesen genişliğe ve içerideki ışığın ve mekânın katıksız şiirine yeterince hazırlamıyor”.
Edirne, birçok deprem gördü. Ancak bunların hiçbiri bu anıta zarar vermedi. Sinan’ın taçlanan şanı bu projesinde hem dış mekânın zarif sentezi hem de ideal iç mekân dizaynı ile çok güzel özetleniyor.
Burada bahsedilen bazı önemli projeler, bu muhteşem mimarin İmparatorluk her genelindeki büyük hacimli tasarım ve inşa başarılarının sadece bir kısmını temsil etmektedir. Mimar Sinan’ın, 84 büyük cami, 51 mescit, 57 medrese, 7 dini okul, 22 türbe, 17 bakım tesisi, 3 akıl hastanesi, 7 su kemeri, 46 han, 35 saray ve konak ve 42 hamamı da kapsayan 360’dan fazla çalışması olduğuna inanılıyor.
Mimar Sinan, 1588 yılında oldu ve Süleymaniye Cami’nin yanındaki bahçenin arka tarafına kendisi için tasarladığı bir mezara gömüldü.
BAHADIR ÖZER
Bunlar da ilginizi çekebilir
Tolstoy Kimdir, Lev Tolstoy Kitapları ve Hayatı Hakkında Her Şey