Deadpool, okulda insanların onun hakkında ne düşündüğünü nasıl da takmadığını söyleyen ama bunu dile getirmeden de duramayan öğrencinin sinema dünyasındaki eşdeğeridir. Bir şeyleri umursamayacak kadar havalı olduğunu düşünen, ama bir yandan da onu sevmeniz için can çekişen gencin kendisi. Tabii bu aslında, süper kahraman filmlerinin pazarlaması çarkının içinde küçük bir dişli olmanın bir getirisi. İzleyicileri memnun etmek için film türünün uymanız gereken kuralları var kendince. Ancak “Deadpool”, çok sevilen kaynak materyalin yüksek potansiyelini ve beklentilerini karşılamakta başarısız olup, asıl olması gerekenin tersine kayda değer bir derecede sıradan, standart bir kahraman filmi olmuş.
“Deadpool”, bir süper kahramandan beklenenleri sürekli elinin tersiyle iten bir adamın hikayesini anlatıyor , ama bu adamın hikayesini anlatan film asi karakterini yansıtmayı beceremiyor. Kendi türüne yaptığı yergilerde geri kalan, neredeyse tamamen başrollerin taşıdığı, oldukça basit anlatımlı bir karakter orijini filmi yani. Deadpool aslında eğlenceli bir karakter, ama abartılı karakterini tam yansıtan eğlenceli bir film arayışı biraz daha devam edecek gibi duruyor.
Yapım Süreci
Yapım sürecinde senelerce takıldıktan sonra, Marvel karakterinin Fabian Nicieza ve Rob Liefeld’in elinden çıkan bu adaptasyonunda Ryan Reynolds hele şükür tam da biçilmiş kaftan olduğu rolu yakalıyor. Çizgi romanlardan esinlenip yapılan filmlerin eleştirel yazılarına gelen tepkilerin çoğunluğu, eleştirmenin kaynak materyalin güçlü yanlarını bilmediğini öne sürer, bu yüzden Deadpool’u ta 90’larda bile okuduğumu belirtmek istiyorum. Karakterin o günlerden beri bir hayli geliştiğini biliyorum ama filmdeki hali zamanında okuduğum kurallara uymayı sevmeyen kırmızılı adamdan çok da uzak sayılmaz.
Deadpool’un film hali bu kuralları hiç de umursamadığını sık sık, sürekli, ve çoğunlukla sahnenin içinden direkt izleyicelere seslenerek (dördüncü duvarı kırarak) hatırlatıp duracak size. Deadpool’un, düşmanı Ajax’ı (Ed Skrein) taşıyan bir konvoyu yok etmesi sahnesiyle başlayan“Deadpool”un çoğunluğu geçmişi anlatan sahnelerden oluşuyor.
Filmin Konusu
Deadpool’un aslında Wade Wilson (Ryan Reynolds) adında bir paralı asker olduğunu öğreniyor ve hayatındaki en önemli iki kişiyle yani sevgilisi Vanessa (Morena Baccarin) ve en iyi arkadaşı Weasel’la (T.J. Miller) tanışıyoruz. Wade ve Vanessa tam evlenip muratlarına erme planları yaparken Wilson’a kanser teşhisi koyuluyor.Gizemli bir işveren (Jed Rees) Wilson’a bir teklifte bulunuyor; eğer (Wolverine’i de yaratan) Weapon X Programı’nın testlerine katılırsa hayatı kurtulacak. Üzerinde Ajax ve yardımcısı Angel Dust (Gina Carano) tarafından çeşitli deneyler ve testler yapılan Wilson, bu süreçte güçlendirilmiş dövüşme ve iyileşme gücüne sahip bir mutant oluyor.
Ajax onu yanan bir binada ölüme terkettikten sonra Deadpool koca bir yılı nerede olduğunu bulup öldürmeye hazırlanarak geçirmeye karar veriyor. Mutantlar ve insanlar arasındaki hassas dengenin vahşete dönmesini engellemeye çalışan iki X-Men (Stefan Kapicic’in hareketlerinin bilgisayarla kaydedilerek oynadığı Colossus, ve Brianna Hildebrand’ın oynadığı Negasonic Teenage Warhead kendilerini Deadpool’un yanında savaşa girmiş buluyor.
Yeni yönetmen Tim Miller’ın animasyon dünyasındaki tecrübesi (ki aynı zamanda “Ejder Dövmeli Kız”ın başlık sahnesini de o yapmıştı) sayesinde “Deadpool” oldukça yüksek enerjili bir eser olmuş ama aynı zamanda derinlik alanında da geri kaldığını söylemek gerek. Neredeyse istemli bir şekilde sığ olan bu film sık sık hem kendi varoluşuna (kaç kere havaya uçtuğuna atıflar), hem de süper kahraman evreninindeki diğer filmlere (Profesör X ile tanışması için X-Men Malikanesi’ne götürülürken “McAvoy mu Stewart mı?” diye sorması) yorum yapıyor.
Eleştiri
Bir film türüne referans yapmakla gerçekten hiciv yapmak oldukça farklı şeyler, ama “Deadpool”un yazarları sık sık yaptıkları referanslarla tatmin oluyorlar. Bazen “Deadpool”, X-Men filminin parodisini yapan “Korkunç Bir Film” versiyonunu izliyormuş hissi veriyor. Çizgi romanda bu doğal geliyor ama uzun metrajlı filmde o kadar da eğlenceli olmuyor. “Deadpool”un artık içinde oldu film türünden daha havalıymış gibi davranmakla bu türün en temel klişelerini benimsemek arasında gidip geliyor olması da pek işine yaramıyor. Bazıları “Deadpool”un bu bipolar yaklaşımı (her şeyden üstün olmak ve tamamen duygusallığa kapılmak) karakterin bölünmüş zihnini yansıttığını savunabilir ama bu alana yeteri kadar süre ayırıp iyice geliştirmiyorlar.
Sıradan bir hikaye anlatmak yerine neden bunu filme yedirmemişler? Akılda kalıcı bir düşman veya ilgi çekici bi aksiyon sahnesiyle mesela? Esprilerin arasına serpiştirsek olmaz mıydı? “Deadpool” tam gerçekten de karanlık bir hikaye anlatacak, yada provakatif şeyler söyleyecek dediğimizde, basit bir şaka yapmakla yetiniyor. Limp Bizkit’e laf sokmak mı? Kel karaktere “Sinead” diye hitap etmek, hem de iki kere? Yapılan esprilerin yarısı güldürmüyor, ve dikkat çekmeye çalışan provakatif ama sahte olta atan birinin yaptığı artık çağı geçmiş şakalar olarak kalıyor.
Neyse ki Reynolds var. Baccarin’e rolü çok güzel oturmuş, ve Miller’ı da genelde severim (özellikle “Silicon Vadisi” dizisinde), ama Reynolds “Deadpool”u mükemmel şekilde ele geçiriyor. Bu rol için bilindiği üzere de büyük bir savaş vermişti kendisi. Bütün gücüyle role veriyor kendisini ve süper kahraman filmlerinde genelde bulunmayan bir enerji sunuyor izleyiciye. En dandik şakayı bile tolere edilebilir kılıyor. Ama keşke “Deadpool” onu daha iyi kullanabilseymiş.
Yazar: Brian Tallerico / Kaynak: Rogerebert
Çeviren: H. Çınar Demir
Bunlar da ilgnizi çekebilir
“Ant-Man ve Wasp” Film İncelemesi
En İyi 25 Fantastik Film Listesi!
Size Her Şeyi Sorgulatacak 15 Psikolojik Gerilim Filmleri
Marslı (2015) Film İncelemesi ve Özeti
Avengers: Endgame (2019) Film İncelemesi
Yeni Mutantlar (2020) Film İncelemesi
Yorumlar 2