Hırıltılı solunum gerek bahar nezlesi veya soğuk algınlığı gibi kısa vadede gerekse astım ya da kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi bir durum yoluyla uzun vadeli durumlarda pek çoğumuzun yaşayacağı yaygın bir durumdur. Yine de bilim insanları bunun neden olduğu hakkında pek de fikir sahibi değiller. Yapılan yeni bir araştırmada, hırıltılı solunumun yapısına dair bilinmeyenleri gün ışığına çıkarmak için modelleme ve yüksek çözünürlüklü videonun kombinasyonundan faydalanıldı. Araştırmacılar, akciğer borularımızın bu rahatsız edici sesleri çıkarmasına neden olabilecek “şiddetli” bir sürecin olduğunu buldu. Eldeki bu yeni bilgilerle birlikte, bilim insanları hırıltının gelecekte daha iyi anlaşılarak teşhis edilebileceğini öngörüyor.
İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nden mühendis Alastair Gregory, “hırıltı nefes alıp vermeyi güçleştirdiği için, ciğerlerimize çok büyük bir baskı uyguluyor. Hırıltılı ile ilişkili sesler yüzyıllardan beri teşhis koymak için kullanılsa da hırıltının başlamasından sorumlu olan fiziksel mekanizmalar hala tam olarak anlaşılamamış ve hırıltının ne zaman ortaya çıkacağını tahmin eden bir model henüz yok.” şeklinde açıklamada bulundu. Hırıltının kökenine inebilmek için bilim insanlarının akciğerlerdeki dallanma ağını oluşturan esnek bronşiyal tüplerin sonuna ulaşmaları gerekiyordu. Araştırmacılar Starling direnci adını verdikleri, çeşitli uzunluk ve kalınlıklarda ince elastik tüplerden oluşan, akciğer yerine geçebilecek bir cihaz geliştirdiler.
Hava, farklı gerginlik derecelerinde borulardan geçmeye zorlandı. Sonra çok kameralı bir stereoskopi kurulumuyla filme alındı. Araştırmacılar daha sonra tüplerdeki (veya akciğerlerdeki) bir dizi salınımlar yoluyla hırıltının nasıl başlayıp sürebileceğine dair gözlem yapmayı başardılar. Gregory, “hırıltı mekanizmasının ne kadar şiddetli olduğu bizi şaşırttı.” diyerek sözlerine “hırıltı oluşması için iki koşul olduğunu bulduk. Bunlardan ilki tüpler üzerindeki basıncın bir veya daha fazla bronşiyolü neredeyse çökertecek kadar şiddetli olması iken ikincisiyse salınımları başlatacak kadar yeterli güçle havanın çökmüş hava kanallarından geçmeye zorlanmasıdır.” şeklinde devam etti.
Her iki durumda da;
Salınımlar, hareket eden hava dalgalarının tüpün açılması ve kapanması ile aynı frekansa sahip olduğu bir çırpınma mekanizması ile sürdürülür. Günlük yaşama uyarlanmış aynı tür bir rezonans senaryosu köprüleri çökertebilir veya uçak kanatlarının bozulmasına neden olabilir. Bu da bize akciğerler için ne kadar zararlı olabilme potansiyelini gösterir. Bilim insanları salınımların ne zaman gerçekleşebileceğini bulmak için gerilim miktarının yanı sıra materyal özellikleri ve boruların geometrisinin de dahil olduğu daha kapsamlı bir “boru modeli” geliştirmeye devam ettiler. Eğer bu model insan ciğerlerine tamamıyla uyarlanabilirse hem hırıltıların belirlenmesinde hem de ciddi bronşiyal problemlerin türünü ve yerini belirlemede yeni bir yol keşfetmiş olabiliriz.
Hırıltı seslerini daha iyi algılamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiği kesin. Ancak araştırmacılar, basit bir ses kayıt kurulumunun bazı durumlarda pahalı ve zaman alıcı olan X-ışınları ve MRI taramalarının yerini alabileceğinden umutlular. Cambridge Üniversitesi’nden mühendis Anurag Agarwal, “hırıltılı solunum birçok durumla ilişkili olduğundan dolayı bir hastada neyin yolunda olup olmadığına yalnızca hırıltı üzerinden bakmak emin olunması güç bir teşhis. İşte bu yüzden hırıltılı seslerin nasıl üretildiği üzerine çalışıyoruz. Böylelikle teşhisler daha özel ve kesin olabilirler.” açıklamasında bulundu.
Hatice Kübra Nakir
Bunlar da ilginizi çekebilir
Bronşit Nedir? Bronşit Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir?
Yalnızlık Acıyı Nasıl Arttırır? Yalnızlık ve Acı Arasındaki İlişkiyi Araştıran İlk Çalışmadır
Bebeklerin Aldıkları İlk Nefes Hayati Beyin Değişikliklerini Nasıl Tetikliyor?