Yıllar boyunca insanlar başka yaşanılabilir dünyalara yolculuk yapmayı hayal ettiler. Yakında , Ay çevresindeki yaklaşan mürettebatlı Artemis 2 misyonuyla Dünya ‘nın en yakın komşusuna gidebiliyor olacağız. NASA, Artemis programını, ajansın 2030’ların sonlarında veya 2040’ların başında astronot göndermek istediği Mars’a doğru bir basamak taşı olarak kullanmayı hedefliyor. .
Neyse ki çoğumuz için Dünya, sizi başka bir gezegene ayak basmış gibi hissettirecek gerçekten hayranlık uyandıracak ve gidip görülecek yerler sunuyor.
Başka bir dünya deneyimi yaşamak için bir uzay aracına ve milyonlarca dolara ihtiyacınız yok, sadece pasaportunuz ve bir uçak biletiniz yeterli.
Buzullardan çöllere, volkanlardan mağaralara, Dünya’nın sunduğu en olağanüstü yerlerden bazılarını keşfedin.
1- Yellowstone Millî Parkı – ABD
Yellowstone Ulusal Parkı’na hayran kalacaksınız. ABD’deki en büyük doğal kaplıca olan yaz aylarında turuncu ve kırmızı tonlardan kış aylarında yeşil tonlara kadar değişiklik gösteren göz kamaştırıcı bu renkler görsel şölen yaşamak isteyenler için favori.
ABD Ulusal Park Servisi’ne göre, bu canlı renk halkası 200 ila 300 fit (60 ila 90 metre) çapında ve 121 fit (36 m) derinliğindedir. Bu muhteşem görüntü hem fotoğrafçılar hem de turistler arasında bu kadar popüler olmasına şaşmamalı.
2- Dünyadaki Mars, Wadi Rum Çölü – Ürdün
Wadi Rum, Ürdün’ün güneyinde bulunan 717 kilometre kareyi kapsayan bir çöldür. Vahşi doğayı keşfederken, Mars’a yeni ayak bastığınızı düşünebilirsiniz.
1700 metre yüksekliğindeki geniş kumlu vadiler, pürüzsüz kırmızı kum tepeleri ve büyüleyici kaya oluşumları ile Wadi Rum harika ve mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Wadi Rum Çölü, kızıl kumları ve dünyevi olmayan kumtaşı dağları, Mars benzeri esrarengiz bir manzara ve ortam oluşturarark, Dünya’da olmanıza rağmen, gerçekten başka bir gezegene adım atıyormuş gibi hissetmenizi sağlar.
3- Vatnajökull Buzulu – İzlanda
Vatnajokull buzulu, Avrupa’nın en büyük ikinci buzuludur. İzlanda’nın seyahat web sitesine göre, 8.100 kilometre kare alana sahip olup, İzlanda kara kütlesinin % 8’ini kapsıyor.
Vatnajokull buzulu, bazı yerlerde 900 metre derinliğindedir ve yüzeyinin altında birkaç aktif yanardağ gizler. En ünlüleri Grímsvötn, Öræfajökull ve Bárðarbunga’dır. Jeologlar, bu bölgedeki volkanik patlamaların geciktiğine ve bu nedenle önümüzdeki 50 yıl içinde burada önemli faaliyetler görebileceğimize inanıyorlar.
Buzul, küresel sıcaklıkların ısınması nedeniyle yıldan yıla küçülüyor; kalınlığı son 15 yılda ortalama olarak yılda yaklaşık 3 fit (0,9 m) azalmıştır.
4- Waitomo Ateş Böceği Mağarası – Yeni Zelanda
Farklı türde bir ışık gösterisi için yıldızların altında bir gece geçirmekten hoşlanıyorsanız, Yeni Zelanda’nın ünlü ateşböceği mağaraları tam da size göre olabilir.
Waitomo Mağaraları, ülkedeki en iyi ateş böceği manzarasını sunar. Tekneyle, kayıkla veya yürüyerek Waitomo Mağaraları’nda bir gezintiye çıkın ve bu mağaraları yuva olarak sahiplenen binlerce ateş böceğine bakın. Bu eşsiz ortam, yıldızlarla dolu bir gökyüzü gibi. Adeta yolu aydınlatan garip yaratıklarla bilim kurgu filminden fırlamış gibi görünüyor.
5- Salar de Uyuni Tuz Gölü – Bolivya
Avrupa Uzay Ajansı‘na göre , Bolivya’daki Salar de Uyuni Gölü, 10.000 km kareyi kapsayan dünyanın en büyük tuz göllerinden biridir. Devasa tuz gölü o kadar büyüktür ki uzaydan bile görülebilir.
Tuz gölü merkezinde 10 m derinliğe ulaşabiliyor. Salar de Uyuni tuz gölü 10 milyar tondan fazla tuz içerir. İlginçtir ki, dünyanın lityum rezervlerinin %70’i de bu tuz gölünün altında bulunuyor.
Bolivya’nın gerçeküstü bu yerindeki mükemmel tuz gölü, olağanüstü bir deneyim yaşamak isteyenler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.
6- Sossusvlei Namib Çölü – Namibya
Sossusvlei’deki yükselen kırmızı kum tepeleri, dünyanın en yüksek kum tepelerindendir ve yaklaşık 400 metreye kadar ulaşır. Namibya’nın en çok ziyaret edilen cazibe merkezlerinden biri olmaları pek de şaşırtıcı değil.
Mars’a benzeyen bu ortam, Afrika’nın en büyük koruma alanı olan Namib-Naukluft Ulusal Parkı’nda yer almaktadır. Sossusvlei kelimesi “çıkmaz” anlamına gelir. Bu isim, Tsauchab Nehri’nin daha fazla akmasını engelleyen kum tepelerine atıfta bulunur.
7- Hillier Gölü – Avustralya
Batı Avustralya’daki Orta Ada’da bulunan Hillier Gölü, kesinlikle başka bir gezegene ait gibi görünüyor. Hint Okyanusu’nun pembe gölü, koyu mavi suları ve yemyeşil orman arasındaki keskin renk geçişleri oldukça dikkat çekici.
Bilim insanları gölün pembe rengini nasıl aldığından tam olarak emin değiller. En olası varsayım, gölde bulunan ve kırmızı bir pigment olan karotenoidler üreten Dunaliella salina (su yosunları) mikro algleridir. Akabinde tuz kabuklarındaki halofilik “tuzu seven” bakteriler de bu oluşumda rol oynayabilir. Tuz ve sodyum bikarbonat arasındaki bir reaksiyonun gölün rengini değiştirebileceği de öne sürülmüştür.
Gizemli somon pembesi göl yaklaşık 600 metre uzunluğunda ve 250 metre genişliğindedir ve en iyi görünümü görebilmek için havadan izlemek gerekir.
8- Lençóis Maranhenses Ulusal Parkı – Brezilya
Lençois Maranhenses Ulusal Parkı, diğer dünyaya ait manzara boyunca uzanan geniş beyaz kum tepeleri içerir. Mayıs’tan Eylül’e kadar yağmur suyu, beyaz kum tepeleriyle dengelenen kristal berraklığındaki havuzları doldurur.
Büyüleyici kum tepesi, sahil boyunca 70 km’den ve iç kısımda 50 kilometreye fazla uzanır. Lençois, Portekizce’de “çarşaf” olarak tercüme edilir. Bu isimde manzaraya hakim olan yuvarlanan beyaz kum tepelerine atıfta bulunulur.
Milli park lagünlerin en iyi olduğu Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ziyaret edilir.
9- Danakil Depresyonu – Etiyopya
Etiyopya’daki Danakil Depresyonu, dünyadaki en yaşanılmaz yabancı yerlerden biridir. BBC’ye göre burası “cehenneme açılan kapı” olarak biliniyor. Danakil Depresyonu muhtemelen Venüs’ün yüzeyinde durabileceğiniz en yakın noktadır (elbette yıkıcı atmosfer olmadan). Boğucu sülfürik asit ve klor gazları havayı doldururken asit havuzları ve gayzerler manzarayı zehirle dolduruyor.
BBC’ye göre, bu bölgedeki sıcaklıklar düzenli olarak 45 santigrat dereceye ulaşıyor ve bu da onu dünyanın en sıcak yerlerinden biri yapıyor.
Danakil Depresyonu, deniz seviyesinden 100 metre aşağıda yer almaktadır. The Geological Society‘ye göre, tektonik plakalar “farklı bir plaka sınırında” birbirinden ayrıldığında yarık vadileri oluşur. NASA Dünya Gözlemevi’ne göre Danakil Depresyon hatlarının bazıları uzaydan bile görülebiliyor.
10- Pamukkale Travertenleri – Türkiye
Doğanın eşsiz güzelliklerinden bahsetmemiz gerekirse; Türkiye, dünyadaki en destansı doğal güzelliklere ev sahipliği yapan nadir ülkelerden bir tanesi. Dünyaca ünlü Pamukkale travertenleri, sonsuz beyazlığa sahip kocaman pamuk tarlalarını andıran termal havuzları ve jeolojik mirası ile Menderes Vadisi boyunca uzanıyor.
Aynı zamanda bu kireç taşı beyaz dağlar, Türkiye’nin en fotojenik noktalarından ve ülkenin en ünlü yerlerinden birisi.
Saf güzelliği ve şifalı termal suları Pamukkale’yi ilginç hale getirmek için size yeterli gelmiyor olabilir. Fakat bu muhteşem doğal güzelliği bir de Hierapolis Antik Şehri ile de paylaşmaktadır. Pamukkale travertenleri, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alındı.