Plasebo bilimin en büyük gizemlerinden biri. İIaç olmayan bir iIaç. Bir şekilde gerçeğe dönüşen tıbbi bir illüzyon. Plasebo etkisinin akıllara durgunluk veren garipliği hiç şüphesiz tuhaf bir şey. Ancak uzmanlar uyarıyor: Plasebo etkisinin ara sıra beklenmedik sonuçlar doğurması, onun gücünü abartmamız ya da hastaların tıbbi bakımında buna bir yer bulmaya çalışmamız gerektiği anlamına gelmiyor.
Sydney Üniversitesi’nden araştırmacılar, yayımladıkları yeni bir perspektif makalede, son zamanlarda plaseboların klinik bakımda rol oynayabileceği yönündeki önerilerin asılsız olduğunu ve hatalı kanıtlara dayandığını savunuyorlar.
Başyazar ve fizyoterapi araştırmacısı Chris Maher tarafından yönetilen bir ekip, “Plasebo hakkındaki söylemlerin çoğu, plaseboyu gizemli ve etkili bir yöntem gibi sunarak yüceltmeye odaklanıp hasta bakımı ve sonuçları açısından pratikte bir fark yaratmayı göz ardı ediyor gibi görünüyor.” diye yazıyor.
Plasebo etkisinin incelemeleri 18. yüzyıla kadar uzanır ve o zamanlardan beri de ününe ün katmıştır: Hastanın bilmeden aldığı hiçbir etkisi olmayan sahte bir tedavinin, bazen tıpkı gerçeği gibi terapötik etkiler ortaya çıkarabilmesi fikri.
Maher ve arkadaşları, bu itibarın çoğunlukla yetersiz kaldığını ve eğer kanıtlara bakacak olursanız plaseboların sadece çok mütevazı etkiler ortaya çıkardığını, hatta bu durumlarda bile küçük bir azınlıkta görüldüğünü belirtiyor.
Araştırmacılar bunu “Plasebolarla ilgili 234 deneyi ele alan bir Cochrane incelemesi, plaseboların genelde öz bildirim sonuçlarındaki ağrı ya da mide bulantısı gibi küçük ve tutarsız çıktıların dışında önemli sağlık faydaları sağlamadığı sonucuna vardı.” diyerek açıklıyor.
Fakat herkes aynı görüşte değil.
Son zamanlarda bazı yorumcular, klinik sonuçlar için plasebo etkisinden yararlanabileceğimize dayanarak plasebonun, hastaların tıbbi bakımının yerini alması adına araştırmaya değer olduğunu öne sürdü.
Maher ve arkadaşları, yeni makalelerinde, plasebo etkisini araştıran birçok deneyin, çok küçük örneklemler ya da güçlü kanıt ve pratik uygulama oluşturmayan hatalı deney desenleri gibi dikkate alınması gereken sınırlılıklarını göstererek bu argümanlarla ilgili bazı sorunları ortaya koydu.
Örneğin bazı çalışmaların tekrarlı olarak yapılması, hastaları plasebonun uzun dönemli etkisine hazırlayarak tipik kısa tıbbi görüşmelerde ortaya çıkmayacak etkilerin görülmesine yol açtı.
Bunların hiçbiri plasebo etkisinin gözlemlenemeyen bir olgu olduğu anlamına gelmez.
Ancak araştırmacılar aksini ispat edecek gerçek, sağlam bir veri olmadığı sürece ve gerçek tedavi söz konusu iken klinik durumlarda plaseboların hastalara verilmesinin mümkün olmadığını savunuyor.
Ekip, “Plasebolar kōrIeme yöntemini ve dolayısıyla da ön yargının kontrolünü sağlayarak klinik deneyler için önemini koruyor.” diyor. (Kōrleme. kōrleme ya da farkına vardırmama ilkesine uyulmasıdır.)
“Plasebo, çift kōr tekniğiyle uygulandığında küçük bir etki yapacaktır ama normal koşullarda gerçek tedavi hasta için daha iyi sonuçlar doğuracaktır… Plaseboları ekarte etmek ve hastaları kanıta dayalı yöntemler ile tedavi etmek daha iyi olabilir.”
Zehra Güzelhan