John F. Kennedy, 29 Mayıs 1917 tarihinde Massachusetts’in Brookline kentinde dünyaya geldi. Ailesi Katolik İrlandalı kökenliydi ve çok sayıda çocuğu vardı. John, dokuz kardeşin ikincisiydi. Babası Joseph P. Kennedy, başarılı bir iş adamı ve siyasetçiydi. Annesi Rose Fitzgerald Kennedy ise eski Boston Belediye Başkanı John F. Fitzgerald’ın kızıydı.
John, çocukluğunda sağlık sorunları yaşadı. Boğmaca, kızamık, suçiçeği gibi hastalıklara yakalandı. Üç yaşındayken kızıl hastalığına yakalanarak ölümden döndü. Bu hastalık nedeniyle böbrekleri zayıfladı ve Addison hastalığı geliştirdi. Bu hastalık vücudun stres ile başa çıkmasını sağlayan hormonların üretimini azaltıyordu. John, hayatı boyunca bu hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldı ve düzenli olarak ilaç almak zorunda kaldı.
Ailesi ona Jack lakabını taktı. Jack, ailesinin disiplinli ve rekabetçi yapısından etkilendi. Kardeşleriyle birlikte spor yapmayı, okumayı ve tartışmayı sevdi. Ailesi ona hem dini hem de siyasi eğitim verdi. Babası ona siyasetin inceliklerini öğretti. Annesi ise ona dünyadaki farklı kültürleri tanıtmak için seyahat etti.
Jack, eğitimine Brookline’da başladı. İlkokulda Edward Devotion School ve Noble and Greenough Lower School’a gitti. Daha sonra ailesi Bronxville, New York’a taşındı ve Jack burada Riverdale Country School’a devam etti. 1930 yılında ailesi tekrar Brookline’a döndü ve Jack burada Dexter School’a kaydoldu.
Jack’in babası 1931 yılında Londra’ya atandığında, Jack ve kardeşleri onunla birlikte gitti. Jack burada Choate Rosemary Hall adlı özel bir okula yazıldı. Bu okulda Jack hem akademik hem de sosyal olarak başarılı oldu. Arkadaşları onu sevdi ve sınıf arkadaşları tarafından en olası başarıya ulaşacak kişi seçildi. Okulda bir öğrenci gazetesi çıkardı ve futbol takımında oynadı.
Jack, 1936 yılında Choate’den mezun olduktan sonra Harvard Üniversitesi’ne girdi. Burada siyaset bilimi okudu ve uluslararası ilişkilerle ilgilendi. Babasının Londra büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde onunla birlikte Avrupa’yı gezdi ve II. Dünya Savaşı’nın yaklaştığını gözlemledi. Bu deneyimlerden yola çıkarak üniversite tezini İngiltere’nin askeri hazırlıkları üzerine yazdı. Tezi daha sonra “Why England Slept” adıyla kitap olarak yayınlandı ve çok satanlar listesine girdi.
Jack, 1940 yılında Harvard’dan mezun oldu ve kariyerine gazeteci olarak başladı. II. Dünya Savaşı sırasında savaş muhabiri olarak çalıştı ve Avrupa ve Asya’daki çatışmaları izledi. Ancak gazetecilikten memnun olmayan Jack, 1941 yılında ABD Donanması’na katıldı.
John F. Kennedy’nin 1. Dünya Savaşı’nda görevi
John F. Kennedy, 1941 yılında ABD Donanması’na katıldı ve 1945 yılına kadar görev yaptı. Babasının yardımıyla sağlık sorunlarını aşarak donanmaya kabul edildi. İlk olarak istihbarat subayı olarak çalıştı ve Güney Amerika’da görev yaptı. Daha sonra Pasifik Cephesi’ne gönderildi ve torpido botu komutanlığı eğitimi aldı.
1943 yılında Kennedy, PT-109 adlı bir torpido botunu yönetmeye başladı. Bu bot, Japon deniz kuvvetlerine karşı saldırılar düzenleyen küçük ve hızlı bir gemiydi. 2 Ağustos 1943 gecesi, Kennedy’nin botu Japon bir muhrip tarafından vuruldu ve ikiye bölündü. Kennedy ve mürettebatından 11 kişi denize atıldı ve hayatta kalmayı başardı. Ancak iki kişi öldü ve diğerleri de yaralandı.
Kennedy, mürettebatını kurtarmak için büyük bir cesaret gösterdi. Yaralanan bir arkadaşını dişleriyle çekerek üç saat boyunca yüzdü ve yakındaki bir adaya ulaştı. Adada yiyecek ve su bulamayan Kennedy, diğer adalara giderek yardım aradı. Sonunda yerli halktan biriyle karşılaştı ve ona bir mesaj verdi. Mesajda “11 kişi hayatta. Yerli bilir. Yardım edin.” yazıyordu.
Yerli, mesajı Amerikan üssüne ulaştırdı ve Kennedy ile mürettebatının kurtarılması sağlandı. Kennedy bu olaydan sonra bir kahraman olarak ilan edildi ve Deniz Kuvvetleri Madalyası ile Mor Kalp Madalyası aldı. Ancak savaşta aldığı yaralar nedeniyle sağlığı bozuldu ve donanmadan ayrılmak zorunda kaldı.
Kennedy’nin savaş deneyimi onun karakterini ve liderliğini şekillendirdi. Cesur, kararlı ve fedakar bir kişi olduğunu kanıtladı. Ayrıca savaşın acısını ve anlamsızlığını da gördü. Bu deneyimler onun daha sonra başkan olmasında önemli bir rol oynadı.
John F. Kennedy’nin Siyasi kariyeri
John F. Kennedy, savaştan sonra gazetecilik yapmaya başladı ancak bu meslekten tatmin olmadı. Ailesinin de teşvikiyle siyasete atılmaya karar verdi. 1946 yılında Massachusetts’in 11. seçim bölgesinden ABD Temsilciler Meclisi’ne aday oldu ve seçimi kazandı. Böylece 29 yaşında meclise giren en genç üyelerden biri oldu.
Kennedy, mecliste 1947-1953 yılları arasında görev yaptı ve Demokrat Parti’nin sadık bir üyesi olarak davrandı. Dış politikada Truman Doktrini’ni ve Marshall Planı’nı destekledi. İç politikada ise işçi hakları, sosyal güvenlik ve eğitim reformları için çalıştı. Ancak sağlık sorunları nedeniyle sık sık meclisi kaçırdı ve önemli oylamalara katılamadı.
1952 yılında Kennedy, Massachusetts’ten ABD Senatosu’na aday oldu ve Cumhuriyetçi rakibi Henry Cabot Lodge Jr.’ı yendi. Senatoda 1953-1960 yılları arasında görev yaptı ve dış politika, savunma ve işçi komitelerinde yer aldı. Senatodaki en önemli başarısı, 1957 yılında Cezayir’in bağımsızlığı için bir karar tasarısı sunmasıydı. Bu tasarı hem Fransa hem de ABD yönetimi tarafından karşı çıkılmasına rağmen senatoda kabul edildi.
Kennedy, senatoda kaldığı süre boyunca siyasi vizyonunu geliştirdi ve ülkenin sorunlarına çözüm aradı. 1956 yılında Pulitzer Ödülü kazanan “Profiles in Courage” adlı bir kitap yayınladı. Bu kitapta Amerikan tarihindeki cesur senatörlerin hayatlarını anlattı. Kitabın büyük ilgi görmesi Kennedy’nin popülaritesini arttırdı ve başkanlık için potansiyel bir aday olarak görülmeye başlandı.
Kennedy, 1960 yılında Demokrat Parti’nin başkan adaylığı için yarışmaya karar verdi. Rakipleri arasında Senato Çoğunluk Lideri Lyndon B. Johnson, Senatör Hubert H. Humphrey, Senatör Stuart Symington ve Adlai Stevenson vardı. Kennedy, ön seçimlerde 13 eyalette yarıştı ve çoğunu kazandı. En önemli zaferini Katolik olmayan bir eyalet olan Batı Virginia’da elde etti. Bu zaferle Kennedy, Katolik bir adayın seçilebileceğini kanıtladı.
Temmuz ayında Los Angeles’ta yapılan Demokrat Parti Ulusal Kongresi’nde Kennedy, ilk turda gerekli olan 761 delegenin oyunu alarak adaylığını garantiledi. Adaylığını kabul ettiği konuşmasında, Amerika’yı yeniden harekete geçireceğini söyledi. Amerikalıların “yeni bir sınırın” eşiğinde durduklarını belirterek, bu sınırın bilinmeyen fırsatlar ve tehlikeler, gerçekleşmemiş umutlar ve tehditler içerdiğini ifade etti.
Kennedy, başkan yardımcısı olarak rakibi Johnson’ı seçti. Bu hamleyle Güney eyaletlerinin desteğini sağlamaya çalıştı. Ancak bu karar bazı Demokrat Partililer tarafından eleştirildi. Özellikle Stevenson taraftarları Johnson’ın muhafazakar politikalarına karşı çıktılar.
John F. Kennedy’nin Başkanlık seçimi
John F. Kennedy, 1960 yılında Demokrat Parti’nin başkan adayı olarak seçimlere katıldı. Başkan yardımcısı olarak da rakibi Lyndon B. Johnson’ı seçti. Cumhuriyetçi Parti’nin adayı ise Başkan Yardımcısı Richard M. Nixon idi. Nixon’ın başkan yardımcısı ise Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Henry Cabot Lodge Jr. İdi.
Seçim kampanyası boyunca Kennedy ve Nixon arasında büyük bir rekabet yaşandı. Kennedy, ülkeyi yeni bir sınırın eşiğinde olduğunu söyleyerek değişim ve ilerleme vaat etti. Nixon ise ülkenin deneyimli ve güvenilir bir liderliğe ihtiyacı olduğunu savundu. Kennedy, Katolik olması nedeniyle bazı eyaletlerde dini ayrımcılığa maruz kaldı. Nixon ise sağlık sorunları nedeniyle kampanyasını yürütmekte zorlandı.
Seçim kampanyasının en önemli olaylarından biri, Kennedy ve Nixon arasında yapılan televizyon tartışmalarıydı. Bu tartışmalar Amerikan tarihindeki ilk televizyon tartışmalarıydı ve milyonlarca seyirci tarafından izlendi. Tartışmalarda Kennedy daha dinamik, karizmatik ve rahat görünürken, Nixon daha solgun, gergin ve terli göründü. Televizyon izleyicileri Kennedy’nin daha başarılı olduğunu düşünürken, radyo dinleyicileri Nixon’ın daha iyi olduğunu söyledi.
Seçim sonucu çok yakındı. Kennedy, oyların yüzde 49.7’sini, Nixon ise yüzde 49.5’ini aldı. Seçiciler kurulunda ise Kennedy 303, Nixon 219 oy aldı. Kennedy böylece seçimle başkan olan en genç ve Katolik olan ilk başkan oldu.
John F. Kennedy’nin Başkanlığı
John F. Kennedy, 20 Ocak 1961 tarihinde yemin ederek Amerika Birleşik Devletleri’nin 35. başkanı oldu. Başkanlık dönemi boyunca Soğuk Savaş’ın etkisi altında kalan Kennedy, özellikle Küba ve Berlin’de yaşanan krizlerle uğraştı. Küba’da Fidel Castro yönetimini devirmek için yapılan Domuzlar Körfezi Çıkarması başarısızlıkla sonuçlandı.
Berlin’de ise Sovyetler Birliği’nin bölünmüş şehri ikiye ayıran duvarı inşa etmesi karşısında Kennedy sert bir tavır aldı. En tehlikeli an ise 1962 yılında Küba’ya Sovyet füzelerinin yerleştirildiğinin ortaya çıkmasıyla yaşandı. Küba Füze Krizi olarak bilinen bu olay nükleer savaşın eşiğine gelinmesine neden oldu ancak Kennedy ve Sovyet lideri Nikita Kruşçev arasındaki müzakereler sonucunda kriz çözüldü.
Asya’da ise Kennedy, Komünist yayılmasını durdurmak için Güney Vietnam’a askeri danışmanlar gönderdi. Bu adım Vietnam Savaşı’nın başlangıcı oldu ve Kennedy’nin ölümünden sonra Amerikan askerlerinin sayısı arttı. Latin Amerika’da ise Kennedy, İlerleme İttifakı adlı bir program başlattı. Bu program insan haklarını ve ekonomik kalkınmayı desteklemeyi amaçlıyordu.
İç politikada ise Kennedy, Yeni Sınır adını verdiği cesur bir gündem önerdi ancak pek çok girişimi Cumhuriyetçiler ve muhafazakar Demokratlar tarafından engellendi. Eğitime federal yardım, yaşlılara sağlık sigortası ve ekonomik olarak geri kalmış bölgelere destek gibi projeler hayata geçirilemedi. Ancak Kennedy, ekonomiyi canlandırmak için Keynesyen ekonomi politikalarını benimsedi ve vergi indirimi yaptı. Ayrıca Barış Gönüllüleri adlı bir program kurarak gençleri yabancı ülkelerde kamu hizmetine teşvik etti.
Kennedy, başlangıçta ırkçılıkla mücadele konusunda isteksiz davransa da 1963 yılında önemli bir sivil haklar yasası önerdi. Bu yasa daha sonra Kennedy’nin ölümünden sonra Lyndon B. Johnson tarafından kabul edildi ve Sivil Haklar Yasası olarak bilindi. Kennedy ayrıca uzay yarışında da iddialıydı ve Ay’a insan gönderme sözü verdi. Bu söz de daha sonra Apollo programı ile gerçekleştirildi.
John F. Kennedy Suikastı
John F. Kennedy, 22 Kasım 1963 tarihinde Teksas’ın Dallas kentini ziyaret etti. Kampanya gezisi kapsamında eşi Jacqueline, Teksas Valisi John Connally ve eşi Nellie ile birlikte açık bir limuzinde Dealey Meydanı’ndan geçerken saat 12:30’da suikasta uğradı. Kennedy’nin limuzininin arkasından ateş eden Lee Harvey Oswald adlı eski bir deniz piyadesi, Kennedy’yi boynundan ve başından vurdu. Limuzin sürücüsü hemen yakındaki Parkland Memorial Hastanesi’ne doğru hızlandı ancak Kennedy yaralara dayanamayarak saat 13:00’te öldü. Olay sırasında Connally de yaralandı ancak hayatta kaldı.
Kennedy’nin ölümüyle birlikte Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson başkanlığı devraldı. Johnson, saat 14:38’de uçakta yemin ederek resmen başkan oldu. Kennedy’nin cenazesi de aynı uçakla Washington’a götürüldü.
Suikasttan yaklaşık 70 dakika sonra Oswald, Dallas Polis Merkezi’nde Kennedy ve polis memuru J.D. Tippit’in cinayetleriyle suçlanarak tutuklandı. Ancak Oswald da iki gün sonra, 24 Kasım 1963 tarihinde, canlı televizyon kameraları önünde polis merkezinin bodrum katından çıkarılırken Dallas gece kulübü sahibi ve polis muhbiri Jack Ruby tarafından yakın mesafeden vurularak öldürüldü. Ruby de Oswald’ın cinayetinden suçlu bulundu ancak temyiz aşamasında öldü.
Suikastla ilgili olarak 10 ay süren bir soruşturma yapan Warren Komisyonu, Oswald’ın Kennedy’yi öldürdüğünü, bunu da tamamen tek başına yaptığını sonucuna vardı. Ayrıca Ruby’nin de Oswald’ı tek başına öldürdüğünü belirtti. Ancak 1979 yılında yayınlanan Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi Suikastları Araştırma Komitesi (HSCA) raporunda, Kennedy’nin muhtemelen “bir komplonun sonucu olarak suikaste uğradığı” sonucuna varıldı. HSCA, ikinci bir silahşör veya komploya dahil olan bir grup belirlemedi ancak “başkana ateş eden iki silahşörün olduğuna dair yüksek bir olasılık olduğunu” söyledi. ABD Adalet Bakanlığı ise aktif soruşturmalarını sonlandırarak komploya dair “ikna edici kanıt” olmadığını açıkladı. Ancak Kennedy’nin suikasti hala geniş bir tartışma konusu olmaya devam etmekte ve pek çok komplo teorisi ve alternatif senaryo ortaya atılmaktadır.
John F. Kennedy’nin Mirası
John F. Kennedy, suikast sonucu öldüğünde henüz 46 yaşındaydı ve başkanlık görevini bin günden az bir süre yürütmüştü. Ölümüyle birlikte Amerikan halkı ve dünya için büyük bir şok ve yas kaynağı oldu. Kennedy’nin cenazesi 25 Kasım 1963 tarihinde Washington’da yapıldı ve dünyanın dört bir yanından devlet başkanları ve liderler katıldı. Cenaze töreninde Kennedy’nin küçük oğlu John F. Kennedy Jr.’ın babasının tabutuna selam vermesi unutulmaz bir görüntü oldu. Kennedy’nin mezarı Arlington Ulusal Mezarlığı’nda bulunmaktadır ve mezarının üzerinde sürekli yanan bir “ebedi alev” vardır.
Kennedy’nin ölümü, Amerikan siyaseti ve kültürü üzerinde derin bir etki bıraktı. Ölümünden sonra başkan olan Lyndon B. Johnson, Kennedy’nin başlattığı pek çok projeyi tamamladı ve sivil haklar, eğitim, sağlık ve yoksullukla mücadele gibi alanlarda büyük reformlar yaptı. Johnson ayrıca Kennedy’nin verdiği sözü yerine getirerek 1969 yılında Ay’a ilk insanı gönderdi. Ancak Johnson’ın Vietnam Savaşı’nı genişletmesi ve savaş karşıtı hareketin büyümesi, Amerikan toplumunda büyük bir bölünmeye neden oldu. 1960’ların sonunda yaşanan suikastlar, ayaklanmalar ve şiddet olayları da Amerikan rüyasının çatlamasına yol açtı.
Kennedy’nin ölümünden sonra da popülerliği hiç azalmadı. Halk tarafından sevilen ve saygı duyulan bir lider olarak anıldı. Başkanlık dönemindeki karizması, vizyonu ve cesareti nedeniyle tarihin en iyi başkanlarından biri olarak kabul edildi. Özellikle gençler için ilham kaynağı oldu ve kamu hizmetine katılımı teşvik etti. Ayrıca Amerikan kültüründe pek çok film, kitap, şarkı ve sanat eserine konu oldu.
Kennedy’nin mirası bugün de devam etmektedir. Kennedy Ailesi Amerikan siyasetinde önemli bir rol oynamaya devam etmekte ve Kennedy idealleri Amerikan değerlerinin bir parçası olarak görülmektedir. John F. Kennedy Kütüphanesi ve Müzesi ise Kennedy’nin hayatını, başkanlığını ve mirasını araştırmak, korumak ve paylaşmak için çalışmaktadır.
Son olarak John F. Kennedy, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 25. ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40. yılı nedeniyle bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın kaydı, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından 1963 yılında yayımlandı. İzlemek isterseniz youtube’da Türkçe altyazılı halini bulabilirsiniz.
Yorumlar 4