Harry Bradbeer’ın yönettiği ve Jack Thorne’un senaristliğini üstlendiği “Enola Holmes”, Nancy Springer’in “Kayıp Markiz Vakası” adlı gizem-kurgu kitabından bir uyarlamadır. Ana karakterimiz Enola, Sir Arthur Conan Doyle’un yazdığı Sherlock Holmes serisinde bulunmamasına rağmen Nancy Springer’ın “Enola Holmes Gizemleri” serisinde büyük bir yere sahiptir.
İngiliz tarihine aşina olmayanlar için film, 1884 Halk Temsilciliği Yasası’nın kabulünden kısa bir süre önce geçiyor. Lordlar Kamarası’ndan başarıyla geçen yasa, seçimde oy kullanabilme statüsünü 21 yaşın üzerindeki tüm erkekler ve 30 yaşın üzerinde olup mülkiyet şartını kendisi karşılayan veya kocasının karşıladığı tüm kadınları kapsayacak şekilde genişletti. Eğer merak ediyorsanız, erkekler için mülkiyet şartı yoktu. Ayrıca mülkiyet şartını karşılayan 8,5 milyon kadın, Birleşik Krallık’taki toplam kadın nüfusunun üçte ikisiydi.
Netflix platformunda Stranger Things’te Onbir karakteri ile tanıdığımız Millie Bobby Brown, Springer’ın yarattığı Enola karakterine hayat vererek bir kez daha izleyicinin karşısına çıkıyor. Filmde Enola, başkalarının kendisi için çizdiği hayatı yaşamamakta ısrar ederek bir Holmes olduğunu gösteriyor. Filme adını veren karakterimiz Enola Holmes esrarengiz, yaratıcı, zeki ve son derece ilginç bir kişiliğe sahip. Brown, oldukça rahat tavırlarıyla, Springer’ın karakterinin en iyi kısımlarını kolaylıkla temsil ediyor. Brown’ın performansı için olağanüstü demek bile yetersiz kalır.
Filmde;
Helena Bonham Carter’ın canlandırdığı Eudoria Holmes kaybolmuştur. Henry Cavill ve Sam Claffin’in canlandırdığı Sherlock ve Mycroft ise eve döndüklerinde kız kardeşleri Enola’yı özgür ruhlu genç bir kadın olarak bulurlar. Enola, Mycroft’un son derece tatsız bulduğu, özgür bağımsız bir ruha sahiptir. Enola’nın kendisi tarafından detaylandırıldığı üzere her gün astroloji, bitki bilimi, arıcılık ve jujutsu ile uğraşmaktadır. Enola’nın yasal ebeveyni olan abisi Mycroft’un, Enola üzerinde baskı kurmaya çalışması uzun sürmez. Mycroft, bazı kadınların erkekler tarafından eşya gibi görülmeyi istemeyeceğini anlamayacak kadar önyargılıdır. Mycroft için kız kardeşinin ne istediğinin bir önemi yoktur. Kız kardeşini genç kızları eğitmek için katı kuralları olan bir yatılı okula göndermeyi istemektedir.
Sherlock ise abisinin aksine Enola’nın özgür ruhunu bastırmak istemez. İçten içe kız kardeşine yardım etmek ister. Holmes ailesinin bütün fertleri; Eurodia, Sherlock, Mycroft ve Enola çevresindekileri dinlemeden hayatlarını kendi istekleri doğrultusunda yaşamaktadırlar. Ayrıca Thorne’un uyarlamasında Louis Partridge, Burn Gorman, Adeel Akhtar, ve Susan Wokoma sırasıyla Lord Viscount Tewkesbury, Linthorn, Lestrade ve Edith karakterlerine hayat vermiştirler.
David Bamber, Frances de la Tour ve Fiona Shaw’dan bahsetmemek büyük bir ihmal olur. Çünkü filmin başarısı; büyük ölçüde, olağanüstü derecede iyi canlandırılmış karakterlere dayanıyor. Bamber, 1980’lerin başından beri başarılı bir karakter oyuncusu olarak dikkate değer bir ün kazandı. Manchester doğumlu aktörün rol aldığı yapımların birçoğu olumlu yorum almış dönem dramalarından oluşmaktadır.
Harry Potter serisinin Ateş Kadehi ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 filmlerinde Madame Olympe Maxime’i unutulmaz bir şekilde canlandıran De la Tour, The Dowager rolünü de büyük bir ustalıkla oynuyor. Harry Potter serisinden tanıdığımız bir başka oyuncu olan Shaw, Dickens’lı müdire Bayan Harrison karakterini çok iyi canlandırıyor.
Mehmet Burak Taşkaya
Bunlar da ilginizi çekebilir
Bir Zamanlar Hollywood’da Film İncelemesi
High Life Film İncelemesi – Robert Pattinson sonsuzluğun ötesine gidiyor
Yorumlar 1