13. yüzyılda, And Dağları’nın yüksek kesimlerinde yaşayan küçük bir grup insan güneydoğu Peru’daki Cuzco vadisine göç etti. 200 yıldan biraz fazla süre içerisinde bu küçük gezgin grubu yaklaşık 9 ila 16 milyon nüfusa sahip güçlü bir imparatorluğa dönüştü.
Bu imparatorluğun sahibi inkalardı. İnka toplumunun başarıları 1438’den 1532’ye, yani İspanyollar topraklarını fethedene kadar sürdü. Bu başarılar, fikirler ve icat ettiği şeyler bugün hala kullanılmaktadır.
İnka imparatorluğunun gelişimi alışılagelmişin dışındaydı. Çünkü bu gelişim para birimi, tekerlek veya yazılı bir iletişim olmadan gerçekleşti.
Bununla birlikte İnkaların sahip olduğu en kıymetli şey, oldukça gelişmiş bir organizasyon ve düzen sistemiydi. Bu sistem, içinde harika ve akıl almaz güzellikteki Machu Picchu gibi, bulunduğu bir kültürü yaratan muazzam işgücüne de sahipti. İşte bu düzen ve iş gücüyle ortaya çıkan 5 harika şey.
İçindekiler
5: Ulaşım Ağı
Elbette İnkalar yol yapmayı keşfetmediler- bu onur şüphesiz Romalılara aitti. Ama bölgelerini Güney Amerika’da daha önce hiç görülmemiş bir ölçekte birbirine bağlayan bir karayolu ağı yaptılar.
İnka karayolu sistemi, genişliği 1 ila 4 metre arasında değişen, basit toprak yollardan ince kaldırım taşlarıyla kaplı geçitlere kadar toplam yaklaşık 40.000 kilometre yoldan oluşmaktadır. Karayolu Ağı, imparatorluk karayolu sistemi veya Capac-Nan olarak bilinen ana yollara sahipti.
Bu yollar aşağı yukarı kuzey-güney yörüngesinde ilerliyordu, biri kıyı şeridini kucaklıyordu ve diğeri dağların arasından aşağı yukarı paralel gidiyordu. Daha küçük yollar, iki ana arter ile imparatorluğun tüm taşra merkezlerini birbirine bağlamaktaydı.
Fakat tüm sistem hükümet yetkililerine ayrılmıştı; Eğer sıradan biriyseniz, Capac-Nan’da yürümek için özel izin almanız gerekiyordu.
Resmi görevliler, Capac-Nan boyunca günde yaklaşık 32 kilometre seyahat etmekteydiler. Tampus olarak bilinen dinlenme istasyonları, yolculara yiyecek, konaklama ve ikmal şansı sunmak için yaklaşık olarak eşit mesafelerde yol boyunca yerleştirilmişti. Yol boyunca dinlenmek bu kişiler için çok önemliydi. Özelliklede asilleri omuzlarında “litters” olarak bilinen platformlarla taşıyan erkekler için.
İnkaların Haberleşmesi Nasıldı?
İnka imparatorluğunun karayolları sistemi, yalnızca iş ve askeri manevraların sorunsuz çalışmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda oldukça verimli bir iletişim ağı olarak da işlev gördü. Chasqui olarak bilinen koşucular, yaklaşık 1,5 kilometre aralıklarla yollara yerleştirilirdi.
Bu koşucular, imparatorluk boyunca sözlü olarak mesajlar iletebilir hatta küçük eşyalar bile taşıyabilirlerdi.
Bu sistem sayesinde haberleşmenin günde yaklaşık 240 kilometre hızla sağlanabileceği tahmin ediliyordu, bu da imparatorluğun doğu tarafında bulunan bir imparatorun Pasifik Okyanusu’ndan 400 kilometre mesafe, iki günden daha kısa bir süre içinde kendisine taze balık getirtmesini sağlamaktaydı.
4: Halatlı Köprüler
And Dağları’nın engebeli, boğazlarla dolu arazisinde, yolların tek başına yeterli ulaşım sağlayamayacağı yerler vardır. Ancak karşılaştıkları çoğu engelde olduğu gibi İnkaların da bir çözümü vardı: köprüler.
O dönemde Avrupa’da inşa edilen kemerli taş köprülerin aksine İnkalar, uzun zamandır doğal liflerden malzeme dokuma konusunda uzman oldukları için, dağ çukurları boyunca asma köprüler inşa etmek için halat kullandılar. Tekerlekli araçlar olmadığından, halatlı köprüler hem insanı hem de hayvanları kolaylıkla taşıyarak yaya trafiğini düzene sokmaktaydı.
Köprü yapımı sırasında, lama ve alpaka yününden dokunan daha küçük halatların yanı sıra çim ve pamuktan büyük halatlarda kullanılmaktaydı. Bunlar, geçişin her iki yanındaki taş yapılara bağlanılırdı.
Daha sonra tahta ve sopalarla zemini kaplanan köprünün tırabzanları için kalın kablolar gerdirilmekteydi. O zamanlar Avrupa’daki herhangi bir taş köprüden daha uzun olan İnka köprüleri, en az 46 metre uzunluktaydı.
Günün ilerleyen saatlerinde şiddetli rüzgarlar köprülerin hamak gibi çılgınca sallanmasına neden olabileceğinden, gezginler genellikle sabahları geçmeyi tercih ederlerdi.
Köprüleri oluşturan malzemeler organik ve biyolojik olarak parçalanabilir olduğundan, her yıl yeniden inşa edilmeleri gerekiyordu. Genellikle köprülerin yakınında yaşayan topluluklar bu işi yapmaktaydı.
Topluluk İnşaatçıları
Günümüzde bütün inka halatlı köprüleri artık bulunmamaktadır. Biri hariç. Peru’nun Huinchiri kasabası yakınlarında hala ayakta duran inka yapımı halatlı bir köprü bulunmaktadır. Bu köprü her yıl 3 gün süren bir festivalle yeniden yapılır.
Yakındaki köylerden insanlar köprünün her iki tarafında yetişen otları toplar ve her aile onları 50 metre uzunluğunda bir ip şeklinde örer. Daha sonra bu küçük halatlar daha büyük kablolar halinde bükülür ve Apurimac Nehri üzerine gerilir. Keshwa Chaca köprüsü, beş asırdır olduğu gibi her sene tekrar bu şekilde yenilenmektedir.
3: Khipu
Koşucular tarafından iletilen sözlü mesajlara ek olarak, İnka imparatorluğunun yolları ve köprüleri boyunca, khipu (bazen “Quipu” olarak yazılır) yoluyla bilgi aktarıldı.
Bu iletişim cihazları, farklı uzunluk ve renkte bir dizi düğümlü ipin (asılı kablolar) asıldığı bir ana kablodan (birincil kablo) oluşuyordu.
İpler pamuktan ya da lama veya alpaka yünlerinden dokunmuştur. Düğüm sayısının, düğüm türlerinin ve bunların her askı kablosundaki konumunun, ondalık sisteme göre kayıt tutma için kullanıldığına inanılıyor.
Kordonlar muhtemelen imparatorluğun dört bir yanında bulunan Qolqas’ta veya depolarda depolanan çeşitli malların stoklarını tutmak için kullanılıyordu.
Bugüne kadar, khipu‘da bulunan azıların anlamını çözmek imkansızdı. Ancak Harvard Üniversitesi’ndeki araştırmacılar Khipu Veri tabanı Projesine başladı.
2002’de başlayan bu proje, khipu hakkında bilinen tüm bilgileri tek bir merkezde toplamaya ve çeşitli khipu yapım modellerini karşılaştırarak bir veri tabanına aktarmaya çalışmaktadır. Amaçları, metinlerde saklı eski mesajları çözecek bir tür “Rosetta stone” geliştirmektir.
2: Teras Tarımı
And Dağları’nın dik zirveleri arasında yaşayan İnkalar, çiftçilik için düz tarlalardan yoksundu. Bu sorunu çözmek için imparatorluk boyunca dev yeşil merdivenler gibi inşa ettikleri bir teras sistemi geliştirdiler.
Basamaklı teraslar inşa etmek İnkaların tarım arazileri oluşturmasına yardımcı oluyor ve her terasın akıllıca inşa edilmesi ekinlere en iyi hayatta kalma şansı veriyordu. İnşaatın ilk adımı taş istinat duvarları inşa etmekti. Bunlar gün boyunca güneşten gelen ısıyı emer ve geceleri ısıyı geri gönderirdi.
Bu sistem çoğu soğuk gecelerde mahsullerin donmasını engellemekteydi. Her teras, daha sonra ince kum ve çakıl karışımı ile doldurulurdu. Ardından çiftçiler, birincil mahsul tohumlarının ekileceği- En çok mısır ve patates tercih edilirdi – toprak tabakası yerleştirirdi.
Bazen teraslar verimli olmazdı. Bu durumda İnkalar “üç kız kardeş” olarak bilinen bir ekim yöntemine geçerlerdi. Önce mısır ekilir ve yeterli yüksekliğe ulaşması beklenirdi. Ardından toprağa fasulye tohumu ekilirdi.
Böylelikle fasulye tohumu mısır saplarının büyümesine yardımcı olmaktaydı. Son olarak da, kalan alanlara kabak tohumu ekilirdi. Bu yöntem sayesinde tek terastan 3 mahsul elde etmekle kalınmıyordu.
Fasulye, toprağın azot miktarını dengeleyerek mısırın besin ihtiyacını koruyor, kabakta toprakta malç görevi görerek nemli hale getirip aynı zamanda yabani otları topraktan nispeten arındırıyordu.
Botanik Deneyler
Popüler Machu Picchu bölgesi çevresinde bugün hala var olan İnka teraslarına ek olarak, Moray, Peru’da laboratuvar olarak durmaktadır. Burada gökyüzüne bir amfi gibi yükselen eş merkezli daire sistemi bulunmaktadır.
İnkaların bu dairesel terasları, hangi kombinasyonların en iyi sonucu verdiğini bulmak için farklı topraklara farklı yüksekliklerde (aynı zamanda sıcaklıkta göz önünde bulundurulurdu) farklı mahsuller ekerek deney yaptıklarına inanıyorlardı.
1: Dondurarak Kurutma Yöntemi
NASA astronotları keşif gezilerinde yanlarında düzenli olarak dondurularak kurutulmuş yiyecekler alırlar, ancak süreç bir laboratuvarda yumurtadan fırlamadı. Zamanında İnkaların geliştirdiği bir yöntemdir.
And Dağları’nın en yüksek rakımlarında, geceleri sıcaklığın donma noktasına gelmesi oldukça kesindir. İnkalar, patatesleri bu soğuk ortamlara getirip bir bez altında donmalarına izin vererek bunu kendi yararlarına kullanmaktaydı.
Kışın köylüler sabahları patateslerdeki nemi atmak için kumaşların üzerinde yürüyorlardı. Tekrarlanan bu işlem sayesinde, chuño olarak bilinen dondurularak kurutulmuş patateslerle elde ediliyordu.
Bu ürün, bugün olduğu gibi İnka İmparatorluğu’nda da birkaç farklı avantaja sahipti. Birincisi, hafifti. Bu, askerlerin nispeten az çabayla kumpanyalarında, büyük miktarlarda taşımalarına imkân sağlıyordu. İkincisi, tüm dondurularak kurutulmuş yiyecekler gibi chuño da son derece dayanıklıdır ve buzdolabına konmadan yıllarca saklanabilir.
Bu, kuraklık, doğal afet veya diğer herhangi bir mahsul arızası durumunda mükemmel bir yedek gıda kaynağıydı.
Bugün bile, mahsul kıtlığı durumunda, And dağları yerlileri zor zamanları atlatmak için chuño’ya güvenmektedir. Son olarak, dondurarak kurutma işlemi, bazı patates türlerinden gelen acı tadı ortadan kaldırarak onları çok daha lezzetli hale getirmektedir.
MEHMET ÇOLAK
Bunlar da ilginizi çekebilir
Dünyayı Değiştiren 9 Antik Sümer Buluşu
Dünyanın ve Antik Dünyanın 7 Harikası
Antik Mısır Hakkında Duymamış Olabileceğiniz 15 İlginç Gerçek
Yorumlar 3