Charles Bukowski, Amerikan toplumunun alt sınıfını ve şehir yaşamının bunalımını yalın üslubuyla aktaran verimli bir yeraltı yazarıydı.
Aşağıdaki menüden Charles Bukowski hakkındaki tüm detaylara hızlıca ulaşabilirsiniz.
Kimdir? | Hayatı | Ölümü ve Mirası | Charles Bukowski Eserleri | Son Yılları
Charles Bukowski Hakkında Kısaca
İsim: Charles Bukowski
Doğum tarihi: 16 Ağustos 1920, Andernach, Almanya
Ölüm tarihi ve yeri: 9 Mart 1994, San Pedro Peninsula Hospital
Filmler: Bar Kelebeği, Her İşin Adamı, ve 40’tan fazla öyküsünü yazdığı filmi daha var.
Eşi: Linda Lee Beighle (e. 1985–1994), Barbara Bukowski (e. 1957–1959)
Tam Adı: Heinrich Karl Bukowski
Charles Bukowski Kimdir?
Charles Bukowski, asıl ismi Heinrich Karl Bukowski olan Amerikalı yazar ve şairdir. Bir kült yazar olan Bukowski, eserlerinde deneyimine, duygularına ve hayal gücüne dayanmış; doğrudan, şiddet ve cinsellik barındıran betimlemeler kullanmıştır. Bazı eleştirmenler onun tarzını incitici bulmuş olsa da diğerleri Bukowski ’nin bu şekilde kendi s*ks, alkolizm ve şiddet deneyimlerini aktararak bu maço yaşam tarzını yerdiğini söyler.
Stephen Kessler, San Francisco Review of Books’a “Kendini hoş, destansı bir kahraman gibi göstermeye çalışmadan, kaybedecek hiçbir şeyi yokmuşçasına dobra yazması, onu diğer ‘otobiyografik’ roman yazarı ile şairlerden ayırıyor” şeklinde konuşmuş ve eklemiştir:
“Amerika’nın başına buyruk yazar geleneğinden olduğu su götürmez olan Bukowski, toplumun çürük sınırlarından zerre çekinmeden yazar.” Michael Lally, Village Voice’ta bahseder: “Bukowski… bir fenomen. Kendini tutarlı, inatçı bir tarz kullanarak bir yazar olarak yetişirdi. Bu tarz onun “kişiliği” olarak yansıttığı olgudan besleniyordu. Bu ‘kişilik’ ise zorlu yaşam koşullarının bir sonucuydu.
Charles Bukowski Hayatı
Almanya’da doğan Bukowski, iki yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındı. Babası katı disipline inanıyordu. Ayrıca, Bukowski ’yi sık sık sudan sebeplerden dolayı dövüyor, istismar ediyordu. Bu olaylar silsilesi ayrıntılı bir biçimde Bukowski ’nin çocukluk yıllarından gençliğine olan kronolojiyi konu alan otobiyografik romanı Ekmek Arası’nda (orj: Ham on Rye, 1982) anlatılır. Zayıf, güçsüz bir çocuk olan Bukowski, akranları tarafından zorbalığa uğramış, dengesiz ruh hâli nedeniyle sık sık kızlar tarafından reddedilmiştir.
Ciotti der ki: “Bukowski 13 yaşındayken arkadaşlarından biri onu babasının şarap koleksiyonunu göstermek için davet eder. Ayrıca ona hayatının ilk içkisini ikram eder. Bukowski sonraları ‘Büyüleyiciydi. Neden bana daha önce biri haber vermedi?’ diye yazacaktı.”
1939’da Bukowski Los Angeles Şehir Yüksekokulu’na kaydolmuş, İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında okulu bırakmış ve yazar olmak adına New York’a taşınmıştır. Sonraki birkaç yıl yazarak, gezerek bir sürü ret mektubu alarak geçmiştir. 1946 itibariyle Bukowski yazma tutkusundan vazgeçmiş, sonraki 10 yıl boyunca Amerika’yı karış karış gezmiş, kendini alkole vurmuştur. Los Angeles’ta ölümün eşiğinden döndükten sonra Bukowski tekrar yazmaya başlamış fakat içmeye devam etmiş, bu şekilde derbeder bir şair imajı çizerek ünlenmiştir.
Profesyonel olarak yazmaya 35 yaşından sonra diğer dengi yazarlar gibi yeraltı gazetelerinde yazarak başlamıştır. Özellikle de Open City ile L.A. Free Press gibi yerel gazetelerde.
Jay Dougherty, Contemporary Novelists’te bahseder:
“Küçük, merdivenaltı baskılar, düşük maliyetli şablon çoğaltma makinesi (mimograf) ile basılan, kısa ömürlü dergilerde yayınlanarak; sokak üslubu sayesinde Bukowski ünlendi.”
Ciotti, “Kısa öykülerindeki ve şiirlerindeki (bunların çoğu otobiyografiktir), çoğunlukla sürekli uçlarda yaşayan, inişli-çıkışlı ruh hâline sahip, zamanını ayak işleriyle (çoğundan kovulmuştur), içmekle ve flörtöz kadınlarla, hayat kadınlarıyla ilişkide bulunarak harcayan Henry Chinaski idi” demiştir. “Aksi hâlde ise başka alt sınıf insanlarla (fahişeler, kadın pazarlayanlar, alkolikler ve savruklar) ile takılıyordu.”
40’tan Fazla Şiir, Roman, Düzyazı
Bukowski kırktan fazla şiir, roman ve düzyazı kitabı kaleme aldı. Flower, Fist, and Bestial Wail (1959), Bukowski ’nin ilk şiir kitabı, yazarın çoğu eserindeki öncelikli ilgi alanlarını ve işlenen temalarını içerir. Özellikle de “perişan, terk edilmiş bir dünya tınısını” (R. R. Cuscaden, Outsider) Perişanlığın yanında, Bukowski ’nin serbest şiiri yaşamın absürtlüğünü ele alır. Özellikle de ölümle ilgili olan anlamsızlıkları.
“Bukowski ’nin sanayi toplumunun göstergeleriyle ve 20. Yüzyılın deneyimi ve birikimi ile yoğrulmuş dünyası, rahatlama ve çözümden yoksun bir dünyayı yansıtıyordu.” (John William Corrington, Northwest Review). Bu dünyanın raconu içmek, s*ks, kumar, müzik idi; tam olarak Bukowski tarzında. Bu tarz, “sert, tok bir ses, bahis oranlarını tahmin edebilmek için tasarlanmış muntazam gözler, kulaklar dışındaki olumlu, hayat dolu bir yöntemin aynı dramatik eserleri yaratamayacağı yönünde idi” şeklinde Ken Tucker, Village of Voice’a konuşmuştur.
It Catches My Heart in Its Hands (1963), 1955-1963 yılları arasında yazılmış şiirleri toplayan bir eserdi. Corrington bu eser hakkında “Parça parça şiirlerin birleşerek türünde rakipsiz kalitesi Bukowski ’nin alternatifleriyle kıyaslanınca eşsiz bir eser ortaya çıkarması” yorumunu yapmıştır. Takip eden otuz yıl içerisinde Bukowski sayısız şiir, düzyazı koleksiyonu, birçok da roman yayınlamıştır. Kenneth Rexroth, New York Times Book Review’da Bukowski ’nin “edebî veya süslü olmayan, yabancılaşmış gerçek şairler azınlığına ait” olduğunu söylemiştir.
Ölümü ve Mirası
Bukowski 1994’te kan kanserinden hayatını kaybetmiş olsa da öldükten sonraki kariyeri de şüphesiz parlaktı. Yayıncısı ile olan kendine has ilişkisi sayesinde, (John Marton, Black Sparrow Books Editörü) Bukowski ’nin olağanüstü verimliliği hemen her yıl kitap olarak vücut bulmaya devam etti. Örneğin, öldükten sonra yayınlanan eserlerinden biri olan; The People Look Like Flowers At Last: New Poems (2008), ilk derlemesindekine benzer konuları ele alır.
İlginizi çekebilir: Karantina Günlerinde Okuyabileceğiniz En İyi Kitap Önerileri
Ölümünden sonra yayınlanan Slouching Toward Nirvana (2005) eserini New Yorker için incelerken, eleştirmen Adam Kirsch, Bukowski ’nin bir röportajında kendi okuyucu kitlesinin “kaybedenler, delirenler ve lanetlenmişler”den oluştuğunu söylediğinden bahsetmiş; ‘övgü, serzeniş, mizantropi, samimi, hoyratlık ile içe atılan gizli bir duyarlılık /alınganlık karışımının Bukowski ’nin şairliğini tam olarak yansıttığını’ aynı zamanda “Bukowski ’nin şiirleri ayrı ayrı yazılı eserler olarak değil, birbirinin devamı olan bir seri, çizgi roman ya da film serisi gibi değerlendirilmelidir.
Bu eserler güçlü anlatıya, sayısız anekdota sahiptir; bir bardan varoş otellere, at yarışına, bir kız arkadaşa veya herhangi bir üçlüye. Bukowski ’nin serbest şiiri tam olarak bir -dobra cümleler- serisidir. Bu cümleler kısa kısa parçalar halinde, çok sayıda dizeye bölünmüştür. Kısa dizeler şiirin dili duygulu, aynı zamanda klişe olsa bile, hızlı okunan, öz bir izlenim verir.” Demiştir. Basım (Bukowski ’nin öldükten sonra yayınlanan dokuzuncu eseri) hakkında Kirsch “bu ‘yeni’ şiirler tıpkı eskileri gibi, belki birazcık daha tekrar eden ama asla ikinci sınıf ya da elde kalan eserler gibi anında kendini belli eden eserler gibi değil.” Şeklinde konuşmuştur. Yüksek olasılıkla Bukowski ’nin edebiyat piyasasındaki hâlen süren başarısına atıf yaparak.
Charles Bukowski Eserleri
Tıpkı asıl alanı olan şiirleri gibi Bukowski ’nin kısa öyküleri de s*ks, şiddet ile yaşamın saçmalıkları temalarını işler. İlk kısa öykü derleme eseri Kasabanın En Güzel Kızı (Erections, Ejaculations, Exhibitions, and General Tales of Ordinary Madness, 1972)’nda Thomas R Edwards, New York Review of Books’a Bukowski ’nin “üstün varlığa karşı iddialarımızın ne kadar bağnaz, kaba, saygısız olduğunu yazdığını“ söyler. Sıcak Su Müziği (Hot Water Music, 1983)’ndeki öykülerin kahramanları varoş otellerde yaşayan, ayrıca sıklıkla zor durumda olan yeraltı yazarlarıdır, tıpkı Bukowski gibi.
Bukowski ’nin bu öykülerindeki ana otobiyografik figür, aynı çoğu romanında olduğu gibi, hafif kurgulanmış bir alt benlik olan Henry Chinaski’dir. (Bukowski ’nin tam ismi Henry Charles Bukowski, Jr.’dır. Arkadaşları onu ‘Hank’ olarak bilir). Michael F. Harper kitapla ilgili Los Angeles Times Book Review ekinde “Sessiz, çaresiz hayatların rastgele, sebepsiz yere garip şiddet olayları olarak patlak vermesi” şeklinde bir tanım yapmıştır.
Bitmiş Hayatlar
Bukowski “bitmiş hayatlar”ı Postane (Post Office, 1971) ile Ekmek Arası (Ham on Rye, 1982) romanlarında ciddi miktarda otobiyografik esintiler kullanarak işlemeyi sürdürmüştür. Ben Reuven, Los Angeles Times Book Review’da Ekmek Arası’ndaki (Ham on Rye) “birinci elden hatıraları” “gergin, hayat dolu, yoğun, zaman zaman iğneleyici ve çoğunlukla gülünç” olarak değerlendirmiştir. Gençlik yıllarını işlemeye devam ederken Bukowski, başrolde Mickey Rourke’un oynadığı 1987 yapımı Bar Kelebeği (Barfly) filminin senaryosunu yazdı.
Film Bukowski ’nin yirmi dört yaşının üç gününü konu alır. Michael Wilmington Los Angeles Times’ta filmi; “Kusurları bir yana, Bar Kelebeği daha fazla filmde görmemiz gereken bir şeyi başarıyor. Bir bölgeyi, bir insanı bize açıyor. En kötü yanı zorlama mizahı ile sarhoş muhabbeti. Ama en iyi yanı gerçeklerin acısına, hayallerin ise tatlı-sert öpücüğüne sahip.” Şeklinde özetlemiştir. Bukowski ’nin Bar Kelebeği’nin çekimleri sırasındaki deneyimleri Hollywood (1989) romanına temel oluşturmuştur. Roman, şimdilerde ihtiyar bir adam olan ana karakter Henry Chinaski’nin senaryosunu yazmış olduğu ‘Jim Beam’in Dansı (The Dance of Jim Beam)’ adındaki bir filmin beyaz perdeye doğru olan gülünç, dolambaçlı yolculuğunu anlatır.
Run with the Hunted
Bukowski ’nin eserleri, tekrar tekrar antolojiler, seçme eserler çatısı altında toplandı. Run with the Hunted (1993) Bukowski’nin yayımlanmamış öykülerinin, şiirlerinin yazım tarihine göre kronolojik olarak sıralandığı bir eserdir. Bu eser, Bukowski ’nin eserleri ve -birçoğu otobiyografik olduğundan- hayatı hakkında esaslı bir fikir verir. Booklist yazarı Benjamin Segedin, Bukowski ’nin kitapları hakkında “Dürüstçe kendini anlatmaktan çok kendine zarar vermekten bahseden bu eserler onu saygın biri olmanın ucundan bile geçemeyen biri olarak, tüm çirkinliğiyle dışarı vuruyor.”
“İşte burada hep görmek isteyeceğiniz türden dobra, uç, öfkeli ve tavizsiz bir koleksiyon var.”
Bukowski ’nin daha önce yayımlanmamış bir kitabı İlham Perisine Oynamak (Betting on the Muse: Poems & Stories, 1996), bir Publishers Weekly destekçisine göre Bukowski ’yi Bukowski, “gerçek tavizsiz şair” yapan şiirlere daha geniş bir bakış açısı sunduğunu aktarır. Booklist yazarı Ray Olson, Bukowski ’nin şiirlerini, öykülerini “zahmetsiz ve aşırı sürükleyici” bulduğunu, “özellikle de fırsatçı bir varoluşun cazibesinden etkileniyorsanız” söyler.
Son Yılları
Bukowski ’nin ömrünün son yılları mektuplarıyla kronolojik şekilde; Screams from the Balcony: Selected Letters 1960-1970 (1994) ile Güneş, İşte Buradayım (Reach for the Sun: Selected Letters, 1978-1994 (2002)) eserleriyle yayımlanmıştır. Arkadaşları, yayınevleri, editörleri ve meslektaşlarına olan mektuplarıyla eleştirileri hedef almış, onu ilk zamanlarında etkileyen yazarları methetmiş, aynı zamanda favorisi olan üç tema hakkında yazmıştır: içmek, kadınlar, hipodrom.
William Gargan Library Journal’da “Fakat her şeyden de öte bu kitaplar kendini sanatına adamış bir adamı ortaya çıkarmıştır” şeklinde ifade etmiştir. Ama muhtemelen Bukowski ’nin hayatının en özel, gizli yanlarını açığa vuran eser Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi (The Captain Is out to Lunch and the Sailors Have Taken over the Ship (2002)) idi. Kitap, şairin ömrünün son yıllarındaki günlük kayıtlarını içeren bir derlemeydi.
Şairin kumar, kadınlar ile içmek hakkındaki alışılmış övgüleri, gevelemeleri ile başlayan kitap, şairin kendisine kan kanseri teşhisi koyulmasıyla trajik söylemleriyle doluyordu. (Gerald Locklin, Review of Contemporary Fiction) “Sona doğru ortaya çıkan satırlar, sıklıkla alay edilen; tavizsiz, uç romanlarıyla, öyküleriyle, şiirleriyle dünya standardında bir yazar olma amacı uğruna bütün kısıtlayıcı etkenleri ortadan kaldıran bir şairin karmaşık doğasını açığa çıkarıyor.”
Yorumlar 3