Dünya, bilim insanlarının düşündüğünden daha fazla katmana sahip olabilir. Yeni araştırmalar, Dünya’nın katı iç çekirdeğinin içinde gizli bir tabaka olabileceğini ortaya koyuyor.
Buna iç-iç çekirdek de diyebiliriz. Bu tabakanın kesin doğası gizemini korumakta, ancak aşırı sıcaklık ve basınç altında demirin yapısındaki değişikliklerden kaynaklı oluşan bir yapı olabilir.
Canberra’daki Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde sismoloji doktora öğrencisi olan Jo Stephenson: “Araştırma, iç çekirdeğin daha önce takdir edilenden daha fazla karmaşıklık olduğunu ortaya koyuyor” diyor. Stephenson, Live Science’a verdiği demeçte de “Dünya’nın çekirdeği sadece sağlam bir demir topundan ibaret değil.” ifadelerini kullanıyor.
Karmaşık bir çekirdek
Dünya’nın çekirdeği iki bölümden oluşur. Sıvı dış çekirdek, Dünya yüzeyinden yaklaşık 1.800 mil (2.897 kilometre) başlar. 4.000 ila 9000 derece Fahrenheit (2.204 ila 4.982 derece santigrat) sıcaklıklarda sıvı metallerden yapılır. Dünya yüzeyinin yaklaşık 3.200 mil (5,150 km) altında, çekirdek katı demire (ve biraz nikele) geçer.
İç çekirdeğin merkezinde gizlenen ilginç bir şey olabileceğinin ilk belirtileri 1980’lere kadar takip edilebilen bir geçmişe sahip. Sıcaklıkların güneş yüzeyindeki seviyelere yaklaştığı iç çekirdeğe ulaşmanın bir yolu olmadığı için, bilim adamları çekirdeğin görüntülerini yapmak için deprem dalgalarını kullanıyorlar.
Gezegenin diğer tarafında tespit edilen bir depremden gelen dalgalar, bilim adamlarının geçtikleri şeyin bir görüntüsünü yeniden oluşturmak için kullanabilecekleri değişiklikleri taşır. “Garip bir şekilde, dalgalar çekirdekten kuzeyden güneye geçtiğinde, Dünya’nın ekvatoruna paralel olarak çekirdekten geçen dalgalardan daha hızlı hareket ederler. Kimse bunun neden olduğunu bilmiyor ama bu tutarlı bir bulgu” dedi Stephenson. Bu tuhaflık için teknik terim anizotropidir.
Derin Gizemler
Fakat iç çekirdeğin tam merkezinde, bilim adamları 2000’lerin başında fark ettikleri bir şey farklı görünüyor. Bu derinlikte, anizotropi iç çekirdeğin geri kalanıyla eşleşmiyor gibiydi. “Son iki yıldır Dünya’nın merkezinden aldığımız bu sinyal değişikliğinin ne olduğu ve neden aldığımız çok ama çok belirsiz” dedi Stephenson. Stephenson ve meslektaşları, çekirdeğin bu seviyesinden geçen yaklaşık 100.000 deprem dalgasından oluşan bir veri kümesini bir araya getirdi.
Verileri açıklamak için neler olup bittiğine dair en iyi fiziksel açıklamayı arayan bir algoritma uyguladı. Buldukları şey, iç-iç çekirdekte, Dünya’nın merkezinden yaklaşık 400 mil (650 km) derininden başlayarak, yavaş yöndeki anizotropinin artık ekvatorla paralel değil, 54 derecelik açıya kaymış olmasıydı.
Stephenson, “bu sadece verilerdeki değişikliklerden ibaret değil. Bu gerçekten orada olan önem arz eden bir şey” dedi. Ama bunun ne olduğunu söylemek kolay değil. Araştırmacılar şimdi mineral fizikçileri ve jeodinamikçilerle birlikte çalışarak bu değişimi açıklayacak iç-iç çekirdek modelleri bulmaya çalışıyorlar.
Gezegen soğudukça, iç çekirdek soğuyor ve genişliyor. Bu yüzden iç-iç çekirdek yapısı, demirin soğurken kristalleşmesiyle ilgili bir şey bu değişikliklere sebep olabilir veya metalin yüksek sıcaklık ve basınçlarda davranış biçimindeki değişikliklerden kaynaklanabilir.
Çekirdeğin görüntülenmesi karmaşık. Çünkü bilim adamlarının görüntüleme için kullandıkları derin depremler dünya çapında eşit olarak gerçekleşmez. Bu noktalı veri seti kör noktalara yol açar. Sismologlar ve jeofizikçiler şu anda iç çekirdekten geçen egzotik fazlar olarak adlandırılan ince deprem dalgalarını etkinleştirmenin yolları üzerinde çalışıyorlar.
Bu aşamalar genellikle tek bir depremden çıkarmak için çok incedir. Ancak binlerce depremin büyük veri kümelerinde tespit edilebilirler. Stephenson, çekirdeğin anlaşılması önemlidir. Çünkü dönen etkileşimleri Dünya’nın manyetik alanını yaratır. Manyetik alan, gezegeni Güneş’ten akan yüklü parçacıklardan korur. Bu koruma yaşamın evrimini sağladı. Stephenson, bu durumun gerçekten çok önemli olduğunu belirtti.
Berra Nur ACAY
Bunlar da ilginizi çekebilir
Atlantik Okyanusu’nu Genişleten Jeolojik Olay
Yeni Bir Araştırma: Eskiden Dünya Tamamiyle Bir Su Dünyasıydı