Marie Curie ve eşi Pierre, Nobel Ödülü koleksiyonlarının ilki olan Nobel Fizik Ödülü’nü kazandıklarında, kızları Irene henüz 6 yaşındaydı. Ardından 1911 yılında Marie Curie, Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü. (Bu başarı onu iki kere Nobel alan ilk insan yaptı.).
İki ödül bu aileye az gelmiş olmalı ki bu başarıların ardından çiftin büyük kızı Irene, eşi Frederic Joliot’la beraber 1936’da aileye ikinci bir Nobel Kimya Ödülü’nü kazandırdılar.
Son olarak ise 1965’te küçük kızları Eve’nin kocası, Henry Labouisse, yönettiği insani yardım kuruluşu UNICEF adına Nobel Barış Ödülü’nü kabul ederek aileye yeni bir Nobel Ödülü’nü getirmiş oldu.
İşte bu makalede, sizlere bu Nobel Ödülü bağımlısı aile hakkında bilmeniz gereken 5 gerçeği yazdık !
1. Marie’nin Nobel Ödülleri Tartışmalıydı!
Marie Curie ! Fransa’da doktora alan ilk kadın, Sorbonne’daki ilk kadın profesör, Nobel Ödülü’nü kazanan ilk kadın, iki kere Nobel Ödülü kazanan ilk insan (ayrıca hala Nobel Ödülü’nü birden fazla kez almış olan tek kadın) ve birden fazla bilimsel dalga Nobel kazanan ilk kişi.
Yine de herkes Marie’nin bilimsel sahneyi erkek meslektaşlarıyla paylaşmayı hakettiğini düşünmüyordu.
1903 yılında, çalışmalarına büyük katkılar sağladığı için Henri Becquerel’de Marie ve Pierre Curie’nin Nobel Fizik Ödülü’ne ortak olmuştu.
Fakat Fransız Bilimler Akademisi ödüle sadece Pierre ve Becquerel’i aday göstermişti. Marie, Pierre’nin Nobel komitesinde ki bazı insanları, onunda çalışmalarında büyük rol aldığına ikna etmesi sonucu bu onura hak kazanmıştı.
Bu durum İsveç Akademisi başkanının hoşuna gitmemiş olacak ki Marie’yi küçük düşürmek için ödül töreni sırasında İncil’den bir alıntı yapmıştır: “Adem’in yalnız kalması iyi değil, ona bir yardımcı yaratacağım.”
Kendisine yapılan bu saygısızlıkları görmezden gelen Marie, 8 yıl sonra, radyum ve polonyum elementlerini keşfedip üstüne bu elementler hakkında yaptığı araştırmalar nedeniyle Nobel Kimya Ödülü’ne tek başına layık görüldü.
“Marie Curie ve Radyo Aktivite Bilimi”nin yazarı, Naomi Pasachoff, “Marie’nin aldığı bu ikinci ödülü, ilk Nobel Ödülü olan Nobel Fizik Ödülü’nde de esasen aynı işi yaptığı gerekçesiyle bu ödülü hak etmediğini iddia edenler vardı” diyor.
2. Pierre, Marie’nin Hem Büyük Aşkı Hem de Ortağıydı!
1867’de Marya Sklodowska olarak dünyaya gelen Marie, Pierre Curie ile 1894’te, Pierre’nin laboratuvarında işe girdiğinde tanıştı.
O zamanlar kristaller ve manyetizma üzerine çalışmalar yapan Pierre, Marie’nin çekim gücüne dayamayıp ona aşık olur ve ertesi yıl evlenirler. Yetkilerin, Pierre’de olmasına rağmen çalışmaları radyasyona yönlendiren Marie’ydi.
Doktora tezi için X-Ray ışınlarını keşfeden Becquerel ve Alman fizikçi Wilhelm Röntgen’in çalışmaları üzerine araştırmalara başlamıştı ve yaptığı çalışmalar sonucu bu gizemli delici ışınların elementin atomlarına ait bir özellik olduğu hipotezini yazdı.
Pierre, Marie’nin keşiflerini ilerletmek için kristaller üzerine yaptığı çalışmaları rafa kaldırdı. Pierre’nin geliştirdiği bir aleti, birlikte ışınların gücünü ölçmek ve karşılaştırmak için yeni bir elektroskoba dönüştürdüler.
Uranyum içeren bir maden üzerinde çalışırken, elementin saf halinden çok daha fazla radyasyon yayan sonuçlar not etti. Bu bu deneylerinden yola çıkarak ışının kaynağını araştırırlarken iki yeni radyoaktif element olan, radyum ve polonyumu, keşfettiler. Polonyum, uranyumdan 400 kat daha radyoaktifti.
Başarılı çiftimiz birbirlerine ve işlerine derinden bağlıydı. Ne yazık ki Nobel Ödülü’nü kazandıklarından yalnızca 3 sene sonra, Pierre bir at arabası tarafından ezilerek can verdi. Bu olay sonucu harap oldu.
“Marie Curie ve Kızları: Bilimin İlk Ailesinin Özel Yaşamları” kitabının yazarı Shelley Emling bir e-posta röportajında, herkesin dediğine göre, Marie kocasını derinden sevdiğini ve onun ölümüyle kedere boğulduğunu, bu nedenle Pierre hakında konuşmak istemediğini yazmıştır.
Marie, 1923’te yayınladığı Pierre’nin biyografisinde şunları yazmıştı, “En büyük destekçim ve en iyi arkadaşımı kaybetmenin bana verdiği acıyı tarif dahi edemem.
Ölümünün darbesiyle ezildim, gelecekle yüzleşemedim…
Ancak kocamın şu sözlerini hiç unutmadım: Ne olursa olsun, hatta ruhsuz bir beden olarak kalınsa bile, yine de çalışmak gerek.”
3. Nöbel Ödülleri Marie’ye Büyük Ün Kazandırdı
Doğumundan 150 yıldan bile fazla süre geçmiş olmasına rağmen Marie Curie, hala en ünlü kadın bilim insanıdır. Hayatı boyunca bile aslında adeta bir süperstardı.
Pasachoff, “Bilim dünyasında neredeyse hiç kadının olmadığı bir dönemde ünlü bir bilim insanıydı,” diyor. “ O bir kadın kahramandı, o sıradışıydı ! Onu ünlü yapan şey buydu.” Marie ve iki kızı Amerika’ya ilk ziyaretlerinde, yüzlerce hayranı tarafından etrafları sarıldı ve bir kraliçe gibi karşılandılar.
New York’ta, Waldrof Astoria, Carnegie Hall ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi gibi ünlü yerlerde Marie adın kadehler kaldırılmıştı. Üniversiteler ona onur madalyaları verdi, Başkan Warren G. Harding onun şerefine Beyaz Saray’da bir etkinlik düzenledi.
Emling, “ O zamana kadar kızlarının annelerinin ünlü biri olduğundan haberi yoktu”, diyor. “ Ama Amerika’da gittikleri her yerde gazeteciler ve yanıp sönen kameralar tarafından karşılandılar ve tabii Marie’nin imzasını isteyen pek çok insanda vardı. Böyle bir durumla karşılaşan Marie ve kızları haliyle şaşkına döndü.”
4. Genç Irene Radyasyon Dersleri Verdi
Marie, kızı Irene 1897’de doğduktan sonra da bilimsel çalışmalarına ara vermemişti. Emling, “Marie, bilimsel uğraşlarında hırslı olsada, kendini kızlarına da adamıştı”, diyor. Emling, “Marie’nin çocuklarıyla sık sık ilgilenemediği doğru, bu durum küçük kızlarına sürekli aile büyüklerinin bakmasını gerektiriyordu.
Yine de kızlarına harika bir örnek oldu.” Onların eğitimlerine çok önem verdi. Yıllar geçtikçe, Irene Marie’nin iş ortağı olarak babasının yerini aldı. I. Dünya Savaşı sırasında Marie, yaralı askerleri tedavi etmek için cepheye röntgen getirmesine yardımcı olması için kızı Irene’yi de yanına aldı.
Irene, annesinin yanında sahra hastanelerinde mobil röntgen üniteleri ve askerlerin “Petites Curies” olarak adlandırdığı özel kıyafetli araçlarla çalıştı.
Pasachoff, “Marie kızının tecrübesi ve yeteneklerine o kadar güveniyordu ki Irene’ye askerlere ve hemşirelere radyasyon dersi verdirtmişti.” diyor. “Bu olay, Irene’nin üniversite diplomasını almadan önce yaşanmıştı.”
Irene, daha sonrasında eğitimini tamamlarken Radyum Enstitüsü’nde annesinin asistanı oldu. 1926’da evlendiği Frederic Joliot o zamanlar annesi Marie’nin laboratuvarında stajyer bir mühendisti. 1934’te yeni dahi çiftimiz, laboratuvarda yapay olarak radyoaktif atomlar yaratmanın bir yolunu bulduklarında bilim dünyası için mükemmel bir keşif yaptı.
Ertesi yıl kimya alanında ortak bir Nobel kazandılar ve Irene ailesine ödülü alan tek anne-kız ve baba-kız unvanını kazandırdı. Maalesef annesi gibi Irene’de radyasyona uzun süre maruz kalmasından kaynaklı öldü.
5. Eve Curie Ailenin Sosyal Kelebeğiydi
Emling, “Yedi yıl arayla doğan Eve ve ablası Irene daha farklı olamazdı.” diyor. “Irene sessiz ve çalışkandı, evde kalmayı ve dışarı çıkıp sosyalleşmek için kitap okumayı tercih ediyordu. Eve, her şekilde, hayatın tadını çıkaran gerçek bir güzellikti.”
Eve ailesi gibi bilim yolunda yürümek yerine, başarıyı bi yazar olarak yakalamakta buldu. En iyi bilinen çalışması annesi Marie’nin 1934’te ölmesinden sonra yazdığı biyografisi olan “Madam Curie” adlı kitabıydı. Kitap çok satan ve beğenilen bir eser oldu.
The New York Times’da eleştirmenlik yapan Charles Poore kitap için şunları yazmıştı, “Kalbi ve beynin zıt noktalarını hassasiyet ve içtenlikle harmanlayan; mükemmel bir şekilde anlatılan harika bir biyografi.”
Emling, “İkinci Dünya Savaşı sırasında Eve, on binlerce mil yol alarak İran, Iraki, Hindistan, Çin, Burma ve Kuzey Afrika’yı kapsayan savaş alanlarında yabancı muhabirlik yaptı.” diyor. Orada, kendisinin ikinci en çok satan kitabı “Savaşçılar Arası Yolculuk” için yeterince kaynak topladı.
Ardından ABD’ye bir kitap turu için geldiğinde süperstar olarak karşılandı. Eleanor Roosevelt’le birlikte konferans ve yemekler düzenledi.
Savaştan sonra, Eve insani yardım çalışmalarına yöneldi. 1952’de NATO’nun ilk genel sekreterine özel danışman olarak atandı. 1954 yılında Amerikalı diplomat Henry Richardson Labouisse ile evlendi ve daha sonra UNICEF’in genel müdürü oldu.
UNICEF adına düzinelerce gelişmekte olan ülkelere gitti ve bitmek bilmeyen çabaları ona UNICEF First Lady’si unvanını kazandırdı. 1965’te UNICEF Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüğünde – bu onuru örgüt adına kabul eden eşi Labouisse’dir- Curie ailesinin Nobel Ödülü alan kişisi olmuştur.
Eve 2007 yılında, 102 yaşında ölmüştür. Sanırım buradan radyoaktivite ile ilgilenmek yerine sosyalleşmemizin daha sağlıklı olduğu sonucuna varıyoruz.
BONUS
Curie ailesinin bilime aşkı hala devam ediyor. Öyle ki Irene ve Frederic Joliot-Curie’nin kızı olan Helene Langevin-Joliot, Fransa’da saygın bir nükleer fizikçidir. Helene’nin kocası Michael Langevin de nükleer fizikçi, oğulları ise astrofizikçidir.
Mustafa Kemal KARABULUT
Bunlar da ilginizi çekebilir
Santiago Ramón y Cajal Kimdir? Hayatı Hakkında Her Şey
12 Bilim İnsanı ve Muhteşem İcatları
Andre Marie Ampere Kimdir? Andre Marie Ampere’in Biyografisi
Yorumlar 3