Eski insanlarla düşündüğümüzden çok daha fazla ortak noktamız var. Örneğin, bir kadının 3500 yıl önce hamile olup olmadığını bilmesi bugünkü kadar önemli bir şeydir.
Bazıları, eskilerin bilim olarak kabul edilen uygulamalarının çoğuyla alay etmesine rağmen bunlar, eski Mısır astrolojisinde son teknolojiydi!
Kabul etmelisiniz ki; bazı bilimsel yöntemlerinin oldukça doğru olduğu ortaya çıktı.
Danimarka’daki Kopenhag Üniversitesi Papirüs Carlsberg Koleksiyonu’nda yayınlanmamış bazı eski Mısır tıbbi metinlerine göre, hamilelik testlerinin sonucunu öğrenmek için sahip oldukları şey tahıldı. Özellikle arpa ve buğday.
M.Ö. 1400 civarındaki papirüs metinlerinden birine göre, bir kadının hamile olup olmadığını belirleyebilmesi için tek yapması gereken biri arpa, diğeri buğdayla dolu iki farklı torbaya idrarını yapmasıydı.
Her iki torbadaki tahıl üzerine idrarını yaptıktan sonra tahıl filizlenirse kadın kesinlikle hamileydi ve hamileliğini buna göre planlamaya başlayabilirdi.
Ama bekleyin, dahası da var!
Yeni çocuğunun c¡ns¡yetini öğrenebilmek için, kadının önce tahıllardan hangisinin filizlendiğini bekleyip görmesi gerekiyordu. Arpa daha hızlı filizlenirse, bebek erkek olurdu; eğer buğday önce filizlenirse, bebek kız olurdu.
Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne göre 1963’te yapılan bir çalışma, hamileliği belirleme yönteminin zamanın yaklaşık yüzde 70’inde doğru olduğunu buldu. Fena değil, eski Mısırlılar! Ancak bebeğin c¡ns¡yetini belirleme konusunda pek doğru değildi.
Modern hamilelik testleri, human koryonik gonadotropin (hCG) adı verilen bir hormonu tespit edebilen proteinlere dayanır ancak bilim insanları, bu eski zaman testinin çok iyi çalıştığını çünkü bir kadının idrarındaki yüksek östrojen seviyelerinin tohum büyümesini teşvik etmiş olabileceğini düşünmüşlerdir.
Bugünlerde Carlsberg Koleksiyonu’ndaki papirüsü inceleyen araştırmacılar, eski Mısır’da keşfedilen tıbbi bilgilerin İskenderiye Kütüphanesi yandığında kaybolmadığını buldular. O zamana kadar bu bilgiler, Afrika kıtasının her yerine ve ötesine kadar uzanmıştı.
Kopenhag Üniversitesi’nden doktora öğrencisi Sofie Schiødt, ScienceNordic’e verdiği demeçte, “Antik Mısır ‘dan gelen tıbbi metinlerdeki fikirlerin çoğu daha sonraki Yunan ve Roma metinlerinde tekrar ortaya çıkıyor.” dedi. “Buradan, Orta Doğu’daki orta çağ tıbbi metinlerine kadar yayıldılar ve modern öncesi tıbba kadar izler bulabilirsiniz.”
Bu hikâyenin özü, kadınların her zaman yararlı ūreme sağlığı tavsiyelerine ihtiyaç duyduklarıdır ve eğer artık var olmayan eski bir imparatorluktan tavsiye almak zorundalarsa kendileri bilir.
Burcu Yağcı