Eğer bir adam bir şehir için yaratılmışsa, Sadakichi Hartmann San Francisco için yaratılmıştı. 1924 yapımı Bağdat Hιrsιzι filminde oynadığı gibi Hartmann, dünyanın dört bir yanında birbirini izleyen bohem çevrelere saray büyücülüğü* yapıyordu. Bohemlerde şehre geldikten kısa bir süre sonra ünlü performanslarından birine katılan genç Dorothea Lange’yi eğlendirir ve şaşırtır. Onu uydurduğumu düşünebilirsiniz, hayır uydurmadım.
1867’de bir Alman diplomat ve Japon bir annenin çocuğu olarak Japonya’da doğan Hartmann, Amerika Birleşik Devletleri’nde sanat eleştirmeni ve tiyatro menajerliği kariyerine başlamadan önce Avrupa’da geniş çapta çalıştı. Genç bir adam olarak kendini Walt Whitman’a sundu ve birkaç kez şairin Camden House’daki saatlerini, kızarmış yumurta tabakları eşliğinde şiir tartışarak geçirdiler.
Cesur tiyatroları onu Boston’dan sürgün ettirdiğinde Greenwich Village’a geçti ve burada “Bohemya Kralı” adını alacaktı.
Yoğun bir anti Asyalılık döneminde, karışık ιrkIı bir erkek olarak insanlar üzerindeki etkisinin son derece farkındaydı. Çoğu zaman oryantalizmin bilinçli bir performanslıyla uğraştı. 1889 tarihli bir fotoğraf onu tam Mikado kıyafetinde gösteriyor, bu sahnede ve ekranda tekrarlayacağı bir roldü.
1924’te Douglass Faribanks ile Bağdat Hιrsιzı filminde saray büyücüsü rolünde göründü. Hartmann için mükemmel bir dönem olduğunu ispatlayan yer Hollywood değil San Francisco’ydu.
1918’de şehre geldikten kısa bir süre sonra perili olduğu söylenen Rus Tepesi’nde büyük bir saray olan eski Hanford Konağı’nı kiraladı. Orada oyunlar ve şiir okumaları düzenledi. Bir gece “Ibsen’in Hayaletleri” oyununu gerçekleştirirken ikinci perdede yangına denk gelmesi için evin dışında bir ateş yakılmasını emretti. Ne yazık ki yangın kontrolden çıktı ve neredeyse konağı ve orada mevcut olan herkesi yok ediyordu.
Polisler geldiğinde Hartmann’ı tυtυkIadılar ve halkın önünde gösteri yapmasını yasakladılar.
Sahne yasağından sonra bir gün San Francisco Körfezi’nde kürek çekmeye gitti. Kısa süre sonra kendini Golden Gate’den geçerken buldu. Daha sonrasında otuz gün boyunca denizde kaybolduğunu iddia etti. Ancak drama tutkusu göze alındığında bu süre çok daha az olabilir. Şansına bir Birleşik Devletler s∂v∂ş gemisi onu kurtarmaya geldi ve şehre geri getirdiler.
Birinci Dünya S∂v∂şı sırasında s∂v∂ş çabalarına katılmayı ya da çalışmayı reddetti. Bunu yapmak için korkunç derecede yetersiz (veya isteksiz) olduğunu söyledi. Bir noktada Potrero tersanelerinde çalışmasını emreden bir yargıcın önüne getirildi. Bu iş bir ipin üzerinde oturmayı ve körfeze bakmayı içeriyordu. Öfkelenen danışmanı şikâyet edince Hartmann’a tekrar hakim karşısına çıkması emredildi. Hartmann ise s∂v∂ş çabalarına katkı olarak sanat üzerine halka açık dersler verme konusunda onları ikna etmeyi başardı.
Hartmann şehri bir anda terk etti, 1919’da son San Francisco gösterilerinden birini Post Street’teki Paul Elder Gallery’de verdi. Performans bir koku senfonisiydi, izleyicilere çiçek kokuları üflenirken, Hartmann da uzak bir Doğu’yu canlandırdı. Bu gösteri kısa bir sürede ünlendi ve hala performans sanatı tarihinin önemli bir parçası olarak biliniyor.
Bunun ardından, önündeki yirmi yılı Coachella Vadisi’ndeki bir kulübede ünlü mektup arkadaşlarıyla yazışarak, sanat tarihi alanında miras yaratarak ve fotoğraf eleştiricisi öncüsü olarak geçirdi. II. Dünya S∂v∂şı sırasında bir Japon casusu olarak zan altına girdi ve neredeyse h∂psediliyordu.
1944’te nedeni belirsiz bir şekilde öldü. 1970’lerde yeniden keşfedildi. Beat şairi Kenneth Rexroth, iki kuşak Amerikalı entelektüele “Saray Büyücüsü” adını verdi. (Saray büyücüsü*: Bir krala veya kraliçeye tavsiyeler ve hizmetler veren bir kimse.)
Yazan: Jasmin Darznik / Çeviren: Sezin Aliye Bozdoğan