Sizler için hazırladığımız Antik Mısır hakkında muhtemelen bilmediğiniz veya duymamış olabileceğiniz ilginç bilgileri derledik. Mesela Kleopatra Mısırlı değildi. Antik Mısırlılar masa oyunları oynamayı çok severdi. Kadınlar birtakım haklara ve özgürlüklere sahiplerdi. İşte, kayıtlara geçen ilk barış antlaşmasından masa oyunlarına kadar Antik Nil’in Hediyesi olan Mısır hakkında 11 şaşırtıcı bilgiyi keşfedin.
1- Kleopatra Mısırlı Değildi
Antik Mısır denilince aklımıza Kral Tut ve 7. Kleopatra’dan daha tanınmış bir isim gelmemektedir. Mısır’ın İskenderiye şehrinde dünyaya gelmesine karşın, Kleopatra’nın, Büyük İskender’in en güvenilir teğmenlerinden biri olan Birinci Ptolemy’nin soyundan gelen bir Yunan Makedonu olduğu düşünülmektedir.
Mısır’ı milattan önce 323 yılından MÖ. 30 yılına kadar yöneten Ptolemaios Hanedanlığı kendi kültürlerinden kopmayıp Yunan gelenek ve göreneklerini devam ettirmişlerdir. Hanedanlığın kendi kültürlerine olan bağlılıkları Kleopatra’nın Mısır dilini konuşan ilk üyesi olmasından anlaşılabilir.
Kleopatra hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
2- Antik Mısırlılar Kayıt Altına Alınmış İlk Barış Antlaşmalarından Birini İmzaladılar
Günümüzdeki Suriye toprakları için 200 yıldan fazla bir süre Hitit İmparatorluğu için savaşan Mısırlılar, M.Ö. 1274’ te ki Kadeş Savaşı gibi kanlı mücadelelerde bulunmuşlardır. Uzun süre birbirlerine üstünlük kuramayan bu iki medeniyet, her iki devlet için tehdit oluşturan unsurların doğmasıyla birlikte 3. Ramses, M.Ö. 1259’ da Hitit kralı 3. Hattuşili ile ünlü antlaşmayı yapmıştır.
Antlaşmaya göre iki medeniyet arasındaki savaş sona erecek ve bu iki devletten biri saldırıya uğrarsa diğer devlet yardımına koşacaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Odası’nda bir kopyasını görebileceğimiz bu antlaşma günümüze kadar gelen en eski barış antlaşmalarından biridir.
3- Antik Mısırlılar Masaüstü Oyunları Oynamayı Çok Severdi
Nil Nehrinin yakınlarında geçen uzun bir iş gününden sonra Mısırlılar çoğu zaman masaüstü oyunları oynayarak rahatlarlardı. ‘Mehen’, ‘Köpekler ve Çakallar’ gibi oyunların yanı sıra ‘Senet’ en popülerleriydi.
Tarihçesi M.Ö.3500’ e kadar dayanan, tahtanın üzerine 30 tane kare çizip attıkları zarlara veya çubuklara göre bu karelerde ilerleyen taşları olan Senet’ in kurallarının tam olarak ne olduğu günümüz tarihçileri arasında hala tartışılan bir konudur.
Senet’ in Antik Mısır’ da ne kadar popüler olduğu Kraliçe Nefertari’ nin oynarken çizilmiş portresinden ve Tutankamon gibi firavunların oyunun kopyaları ile gömülmesinden anlaşılabilir.
4- Antik Mısırlı Kadınlar Bir Takım Haklara ve Özgürlüklere Sahiplerdi
Politik ve sosyal anlamda erkekten aşağı gözükseler de Antik Mısırlı kadınlar birçok resmi ve finansal özgürlüklere sahipti. Mal mülk alıp satabilen, mahkemelerde jüri olarak görev alabilen, vasiyet ilanında bulunabilen ve resmi sözleşmelere girebilen kadınlar genel olarak evlerinin dışında çalışmazlardı.
Fakat çalışsalar bile aynı işi yapan erkekler ile eşit parayı kazanırlardı. Antik Yunan kültüründeki ‘Kadın, kocasının malıdır’ düşüncesinin tersine Antik Mısırlı kadınlar kocalarını boşama ve yeniden evlenme haklarına sahiplerdi.
Evlilik öncesinde kocaları ile anlaşma yapabilen kadınlar, evlilikten önceki mallarını listeleyip boşandıktan sonra bu malları talep etme hakkına sahipti.
5- Antik Mısırlı İşçiler İşverenlerine Karşı Grev Yapmalarıyla Bilinirlerdi
Firavunları tanrı-insan olarak görmelerine rağmen Antik Mısır’da işçiler daha iyi çalışma koşulları için grev yapmaktan korkmazlardı.
Bu grevlerin kayıtlara geçmiş ilk ve en popüler örneği M.Ö. 12’ de Üçüncü Ramses’ in hükmü sırasında Deir el-Medina (günümüz Al Qarna-Mısır)’ da yapımına başlayan fakat işçilerin vaat edilen tahıl ödemesini almayınca işi bırakarak oturma grevi yapmalarıdır. İşçiler kısa süre sonra tahıl ödemelerini alıp inşaata devam etmişlerdir.
6- Antik Mısır Firavunları Genellikle Obezdi
Antik Mısır sanatı firavunları çoğu zaman zarif ama heybetli olarak betimler. Bilim insanlarının araştırmaları sayesinde bu betimlemelerin gerçekten oldukça uzak olduğu görülmektedir.
Günlük diyetlerinde bira, şarap, ekmek ve bal gibi şeker açısından yüksek besinler bulunduran Antik Mısır firavunları, mumyalanmış bedenlerine yapılan incelemeler sonunda birçoğunun obez olduğunu ve hatta birkaç firavunun diyabet hastası olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu durum için en iyi örnek mezarında ince ve atletik olarak betimlenmesine rağmen tarihçilere göre obez olup saçları dökülen M.Ö. 15 yılında yaşamış Kraliçe Hatşepsut’tur.
İlginizi çekebilir: Mısır Tanrıları
7- Piramitler Köleler Tarafından Değil, Paralı İşçiler Tarafından İnşa Edildi
Piramit işçilerinin hayatı kolay değildi. Yapılan incelemelerde birçok işçinin iskeletinde eklem iltihabı, eklem yangısı, kireçlenme ve başka kemik hastalıklarına rastlandı. Bunlara rağmen bulunan kanıtlar piramitleri inşa edenlerin yetenekli zanaatkârlar ve para ödenen işçilerden oluştuğunu göstermektedir.
İşçilerden bazıları yaptıkları işten büyük gurur duymuştur. Hatta heykellerin yakınlarına yapılan grafitilerde yanlarında çalışanlara ‘Menkaure’nin sarhoşları’ ve ‘Khufu’nun arkadaşları’ gibi muzip takma isimler takmışlardı.
Piramitleri kırbaçlanarak, acı içerisinde kıvranan kölelerin yapmış olduğu fikri M.Ö. 5’ te Yunanlı tarihçi Herodot’tan gelmektedir. Fakat günümüz tarihçileri bunun bir efsaneden başka bir şey olmadığı görüşüne sahiptirler.
Köle sahip olma fikrine karşı olmayan Antik Mısırlılar, köleleri inşaat sektöründe değil de tarla işçisi ve evde hizmetçi olarak kullanmışlardı.
8- Kral Tutankhamun Bir Hipopotam Tarafından Öldürülmüş Olabilir
Çocuk firavun olarak bilinen Tutankhamun’un hakkında çok az şey bilinmektedir. Fakat bazı tarihçiler onun nasıl öldüğünü bildiklerini iddia etmektedir.
Yapılan taramalar sonucu göğüs kafesi olmadan mumyalandığı ortaya çıkan firavunun klasik Antik Mısır alışkanlıklarının dışına çıkıp böyle bir yöntemle defnedilmesinin ölümünden önce korkunç bir saldırıya maruz kalmış olduğu fikrini desteklemektedir.
Birkaç Mısır bilimci’ye göre Antik Mısır’da bazı hayvanlar spor olarak avlanıyordu. Mezarının üstünde de mızrak attığını gösteren bir resim olan firavunun aldığı yaranın boyutu, sık sık avlanılan bir hayvan olan hipopotam tarafından açıldığı düşüncesini akıllara getirmiştir.
Eğer teori doğruysa, Tutankhamun kötü sonuçlanan bir av partisinin sonunda bir hipopotama kurban gitmiş olabilir.
9- Bazı Antik Mısırlı Doktorların Uzmanlaştığı Sağlık Alanları Vardı
Eski dönemdeki doktorlar genellikle insan vücudunun bütünüyle ilgilenirlerdi. Fakat bazı deliller Antik Mısırlı doktorların bazen bedenin sadece belirli bir bölgesini tedavi etmede uzmanlaştıklarını göstermiştir.
Sağlık sektöründeki uzmanlaşmanın ilk kaydı M.Ö. 450’de gezer tarihçi Heredot tarafından yapılmıştır. Antik Mısır’ın sağlık sistemi için ‘Her doktor sadece bir hastalığın iyileştiricisi, fazlasının değil…
Bazıları gözün, bazıları dişin ve de bazıları mide hastalıklarının iyileştiricisi’ yorumunu yaparken bu uzmanların ‘Dişlerin Doktoru’ ve proktologlar için ‘Anüs bekçileri’ gibi takma isimler aldıklarını belirtmiştir.
10- Antik Mısırlılar Birçok Hayvanı Evcil Hayvan Olarak Beslemişlerdi
Hayvanları tanrıların vücut bulmuş hali olarak gören Antik Mısırlılar evcil hayvan edinen ilk medeniyetlerden biridir. Özellikle tanrıça Bast ile ilişkilendirilen kedilere düşkün olan Antik Mısırlılar şahin, karga türleri, köpek, aslan ve babun maymunu gibi hayvanlara karşı da saygılıydı.
Zarar vermekten kaçınırlardı. Bu hayvanlardan birçoğunun evlerde saygıdeğer yerleri vardı. Sahipleri öldükten sonra mumyalanıp yanlarında defnedilirlerdi.
Diğer hayvanlar gündelik hayatta yardımcı olmaları için eğitilirdi. Devriyeye çıkan polislere yardım etmek için eğitilen köpekler ve maymunlar da bunlara örnek olarak gösterilebilir.
11- Antik Mısırda Hem Erkek Hem Kadın Makyaj Yapardı
Gösterişli bir görünüşe sahip olma isteği medeniyetin başlangıcına kadar uzanmaktadır. Antik Mısırlılar bu duruma istisna değildi. Erkek ve kadınlar, Ra ve Horus tanrılarının korumasını verdiğine inandığından dolayı bolca makyaj yaparlardı.
Malakit ve galena cevherlerini öğüterek kohl adı verilen malzemeye dönüştürülen bu kozmetik ürünleri, tahtadan, kemikten ve fildişinden yapılan aletler kullanarak gözün etrafına uygulanırdı. Kadınlar ek olarak yanaklarına allık sürüp ellerine ve parmak uçlarına kına yakardı.
Makyaj yapmanın yanı sıra yağ, reçine ve tarçından yapılma parfüm sürerlerdi. Makyaj yapmanın sihirli bir şekilde vücudu iyileştirdiğine inanan Antik Mısırlılar, günümüzde yapılan araştırma sonucunda kullandıkları kurşun içeren kozmetiklerin göz enfeksiyonunun iyileşmesinde yardımcı olduğu göstermiştir.
Tunay Bahadır Açici
Yorumlar 13