Kuzey Carolina’daki Timsah Nehri Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı yakınlarındaki araştırma alanıma doğru yürürken tamamen sular altında kalmış bir patika bölümünde diz boyu su içinde ilerliyorum. Kuzey Carolina’nın Outer Bank arkasında yer alan bu alçak yarımadada sel baskınları olağan hale geldi. Suda büyüyen ağaçlar küçük ve bodurdur. Kuzey Carolina kıyılarında, ormanların yok olduğuna dair kanıtlar her yerde. Bölgede dolaşırken geçtiğim neredeyse her yol kenarı hendeği ölü veya ölmekte olan ağaçlarla kaplı.
Deniz seviyesinin yükselmesine karşı sulak alan tepkisini inceleyen bir ekolojist olarak bu selin iklim değişikliğinin Atlantik kıyısındaki manzaraları değiştirdiğinin kanıtı olduğunu biliyorum. Bu iklim değişikliği vahşi yaşamı, ekosistemleri, yerel çiftlikleri ve orman işletmelerini de tehdit eden çevresel değişikliklerin simgesidir.
Tüm canlı organizmalar gibi ağaçlar da ölür. Ama buradaki ölümler pek de normal değil. Devasa ağaçlar aynı anda ölüyor ve yerine fidanlar büyümüyor. Bu sadece yerel bir sorun değil aynı zamanda deniz suyu, Maine’den Florida’ya kadar tüm Atlantik kıyı ovası boyunca ormanlardaki tuz seviyelerini yükseltiyor. Birbirini izleyen büyük ormanlık alanlar yok oluyor. Bu nedenle de bilim camiasında “hayalet ormanlar” olarak biliniyorlar.
Tuzun Gizli Rolü
İklim değişikliğinden kaynaklanan deniz seviyesi yükselmesi, dünyanın birçok yerinde sulak alanları daha sulak hale getiriyor. Aynı zamanda onları daha tuzlu hale getiriyor. 2016 yılında tuzun bitki ve toprak üzerindeki etkisini incelemek için Kuzey Carolina’nın ormanlık ve sulak alanlarında çalışmaya başladık. Sular altında kalmış yol boyunca 100 poundluk tuz ve diğer ekipmanları araştırma alanıma götürdük. Deniz seviyesinin yükselmesinin etkilerini taklit etmek için tenis kortu büyüklüğündeki bir alanı tuzladık.
İki yıllık çabanın ardından tuz, izlediğimiz bitkileri veya toprak işlemlerini etkilemiyor gibi görünüyordu. Deneysel tuzumuzun bu ağaçları yavaşça öldurmesini beklemek yerine, zaten halihazırda ölü ağaçların ve savunmasız sulak alanların cevaplamamız gereken soru için hazır olduğunu fark ettik. Yükselen denizler Kuzey Carolina kıyılarını sular altında bırakıyor ve tuzlu su, sulak alan topraklarına sızıyor. Kuraklık gibi tatlı sular tükendiğinde tuzlar yeraltı sularında hareket alanı bulur. Tuzlu su ayrıca kanallar ve hendeklerden geçerek rüzgâr ve yüksek gelgitler yardımıyla iç bölgelere girer. Yaprakları ve uzuvları olmayan soluk gövdeli ölü ağaçlar, topraktaki yüksek tuz seviyelerinin açık bir işaretidir.
2019 tarihli bir rapor bu ağaçlara “ahşap mezar taşları” adını verdi. Ağaçlar ölürken yerlerini tuza daha dayanıklı çalılar ve çimler aldı. Eyaletin kıyı bölgesi, nesli tükenmekte olan kızıl kurt ve kızıl ağaçkakan da dahil olmak üzere vahşi yaşam üzerinde kademeli etkilerle birlikte hızlı ve yaygın bir orman kaybına uğradı. Sulak alan ormanları büyük miktarlarda karbonu tutar ve depolar, bu nedenle orman ölümleri de iklim değişikliğine katkıda bulunur.
Hayalet Ormanların Uzaydan Görünümü
Bu ormanların nerede ve ne kadar hızlı değiştiğini anlamak için kuşbakışı bir perspektife ihtiyacım vardı. Bu perspektif, NASA’nın Dünya Gözlem Sistemi uydusundan geliyor. 1972’den beri, NASA ve ABD Jeoloji Araştırması tarafından ortaklaşa işletilen Landsat uyduları, hem doğal hem de insan kaynaklı değişimi ortaya çıkaran Dünya’nın kara yüzeyinin görüntülerini yakaladı. 1984’ten beri kıyı bitki örtüsündeki değişiklikleri ölçmek için Landsat görüntülerini kullandık ve hayalet ormanları tespit etmek için yüksek çözünürlüklü Google Earth görüntülerine başvurduk. Bilgisayar analizi, tüm manzara boyunca benzer ölü ağaç parçalarının belirlenmesine yardımcı oldu.
Sonuçlar şok ediciydi. Timsah Nehri Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı’ndaki ormanlık sulak alanın yüzde 10’undan fazlasının son 35 yılda kaybolduğunu gördük. Burası federal olarak korunan arazidir ve ormanı oldurebilecek başka hiçbir insan faaliyeti yoktur. Deniz seviyesindeki hızlı yükselme, bu ormanların nemli ve tuzlu koşullara uyum sağlama becerisini engellemişe benziyor. İklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı hava olayları, şiddetli fırtınalar, kasırgalar ve kuraklık daha fazla hasara neden oluyor.
Çalışma alanımızdaki en büyük yıllık orman örtüsü kaybının, Ağustos 2011’de Irene Kasırgası’ndan kaynaklanan aşırı kuraklık, orman yangınları ve fırtına dalgalarının ardından 2012 yılında meydana geldiğini tespit ettik.
Bilim Adamları Değişime Karşı Ne Yapmalı?
Küresel deniz seviyeleri yükselmeye devam ederken, Meksika Körfezi’nden Chesapeake Körfezi’ne ve dünyanın başka yerlerine kadar kıyı ormanları da tuzlu su sebebiyle büyük kayıplar alabilir.
Koruma topluluğundaki birçok insan, arazi yönetimi yaklaşımlarını yeniden düşünüyor ve ormanların kaçınılmaz olarak tuzlu bataklıklara veya diğer kıyı manzaralarına geçişini kolaylaştırmak gibi daha uyarlanabilir stratejiler araştırıyor.
Örneğin, Kuzey Carolina’daki Doğa Koruma kuruluşu, fırtınalardan korumak için bitki, kum ve kayalardan yapılmış “canlı kıyı şeritleri” oluşturarak tampon bölge oluşturdular. Daha radikal bir yaklaşım ise tehdit altındaki bölgelerde tuza dayanıklı bataklık bitkileri kullanmak olacaktır. Bu strateji tartışmalıdır çünkü ekosistemleri olduğu gibi korumaya çalışma planına aykırıdır.
Ancak ormanlar zaten ölüyorsa tuzlu bataklığa sahip olmak, boş sulak alanlara dönüşmesine izin vermekten çok daha iyi bir sonuçtur. Boş sulak alanlar doğası gereği kötü olmasa da bir tuz bataklığının sağladığı birçok ekolojik faydayı sağlamaz. Proaktif yönetim (bir sorunu oluşmadan önce çözmeye çalışmak) sulak alanların; karbon depolamaya, yaşam alanı sağlamaya, su kalitesini artırmaya, çiftlik ve orman alanlarını korumaya devam etmelerini sağlayabilir.
Muhammed Ragıb ÇALIK
Bunlar da ilginizi çekebilir
2050’de Bir Milyar İnsan Yaşadığı Yeri Ter Etmek Zorunda Kalacağı Tahmin Ediliyor!