Teknoloji geliştiriyor mu, tembelleştiriyor mu? Arkadaşlarımla internet üzerine yaptığımız bir tartışmada, sabah kalktığımızda akıllı mutfaklarımızda dost canlısı robotlar tarafından hazırlanan kahvaltı ve kahveye uyanma fikri hakkında konuştuk. Akıllı arabalarımız bizi işe götürürken biz de bu arda araştırmalarımızı okuyor olabilirdik. Şaşırtıcı bir şekilde, bu fikir beni her şeyden daha çok korkuttu. Kulağa ne kadar harika gelse de daha tembelce bir şey düşünemezdim.
Google’ın nasıl tamamen geleneksel araştırma yönteminin yerini aldığını düşündüm. Ebeveynlerimizin araştırmaları için kütüphanelerde saatler harcarken biz istediğimiz bilgiye arama motorlarını kullanarak hızlı bir şekilde erişebiliyoruz. Teknoloji bizi tembelleştirdi mi? Dijital çağ zihinlerimizi zayıflatıp derin düşünmemizi imkânsızlaştırıyor mu?
“Teknoloji bizi güçsüzleştirir!”
Bu soruya cevaben, Dominique Jackson, yakın gelecekte İzcilerin çocuklara pusula yerine GPS kullanmayı öğreteceğini yazıyor. Ona göre, teknolojinin her bir yeni sürümüyle fiziksel olarak daha az aktif ve ekrana daha bağımlı hale geliyoruz. Bir gün Wall-E’deki tembelliğin timsali sandalyelerin üzerinde gezinen uzay insanları olacağımızdan korkuyor ve bu korkusunda yalnız da değil.
Andy, bloğunda teknolojinin bizi sosyal, fiziksel ve zihinsel olarak zayıflattığını yazıyor. Teknolojinin daha az yüz yüze iletişime yol açtığına dikkat çekiyor. Ayrıca daha uzun süre hareketsiz kalmamıza neden oluyor. Andy’nin yakınmaları, teknolojinin aşırı kullanımına karşı olanlar arasında çok yaygın. Bu grubun altında yatan duygu, teknolojinin daha önce yapmaya zorlandığımız şeyleri yapmamamıza izin vermesidir. En büyük korkuları, teknolojiye güvenmeye devam edersek, elde etmek için çok çalıştığımız tüm ilerlemeyi tersine çevireceğimizdir.
Ancak bu argümanlarda bir şeyler eksik görünüyor. Teknoloji daha önce yapamadığımız şeyleri yapmamızı sağlamadı mı? Bilgisayar olmasaydı nerede olurduk? İnsan aya ulaşamazdı. Trafik çok verimsiz olurdu. Teknoloji kötüyse, tüm bunları nasıl açıklarsınız?
Cevap, teknolojiği nasıl kullandığımızda. Geçen ay kaç tane Netflix şovu izlediniz? Umutsuzca internette gezinirken kaç saat harcıyorsunuz? Reader’s Digest’e göre, tıkınırcasına izlemek düşündüğümüzden daha kötü olabilir. Amerikan Kalp Derneği’nin araştırması, günde üç saatten fazla televizyon izlemenin bir kişinin erken öIüm riskini ikiye katladığını gösteriyor. Yani Andy’nin korkuları geçerliydi. Kötü kullanılan teknolojinin olumsuz etkileri olabilir.
Teknolojiyi Etik Şekilde Kullanma Yükümlülüğümüz
Teknoloji, doğuştan kötü olmasa da kötüye kullanılabilir. Tesla oto-pilotunun ortaya çıkışından sonra, çok sayıda sürücü sürüş sırasında uyurken veya mesaj yazarken yakalandı, bazıları kazalara neden oldu. Sonuç olarak, çeşitli yetkililer Tesla reklamlarında otomatik pilot kelimesinin kullanılmasının yasaklanması çağrısında bulundu. Mesele şu ki, bu teknoloji kimseye zarar vermek için tasarlanmamıştı.
Teknoloji tek başına kimseye zarar veremez (henüz). Bu nedenle teknolojiyi etik bir şekilde kullanmak teknoloji sahipleri olarak bizim sorumluluğumuzdur. Örneğin, teknoloji her zaman mükemmel değildir. Bilgisayar sistemlerinde aksaklıklar var. Bu nedenle, diğer insanları etkileyebilecek teknolojiyi kullanırken her zaman dikkatli olmalıyız. Teknolojinin tüm amacı kolaylıktır, ancak teknolojiyi başkalarını rahatsız edecek şekilde kullandığımızda, amacı bozar.
Bununla birlikte, teknolojinin iyi kullanılmasının kullanıcıları üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Andy, teknolojinin bizi fiziksel olarak zayıflatacağından endişelenmiş olsa da korkacak pek bir şeyi yok. FitBit ve akıllı saatler gibi teknolojiler, iyi bir gece uykusu sağlamak için sizi ayakta tutarak ve uyku döngülerini izleyerek sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik eder.
Bunun da ötesinde, Gizmodo’dan Kristen, akıllı saatlerin kalp atışı anormalliklerini tespit etme yeteneğine sahip olabileceğini öne süren bir UCSF çalışmasının sonuçları hakkında yazdı. Bu doğruysa, akıllı saatler genel zindelik sağlığının ötesine geçmiş olacaktır.
Teknoloji İletişim Becerilerini Zayıflatır Mı?
Teknoloji karşıtları, son teknolojinin diğer insanlarla doğrudan sosyalleşme yeteneğimizi kötüleştirmesinden de korkuyor. Ancak bu, çok fazla iyi bir şeyin kötü bir şey olduğu başka bir durumdur. Elbette, tüm iletişiminizi Facebook Messenger üzerinden yapıyorsanız, iletişim stratejinizi yeniden değerlendirmeniz gerekebilir, ancak iletişim teknolojisi büyük ölçüde zarardan çok yarar sağladı. Laurel Storm, iletişim teknolojisinin başarılı olduğu dört yolu ortaya koyuyor:
- İletişimde Kalma: İletişim insanları bir araya getirir ve mesafe sorunu ortadan kaldırır.
- İş Yapmak: Şirketler, pazarlarını yerel tabanlarının ötesine genişletme becerisine her zamankinden daha fazla sahip. LinkedIn gibi web siteleri ile iş ağları da daha kolay hale getirildi.
- Engellerin Üstesinden Gelmek: Teknoloji sayesinde, işitme cihazları ve konuşma cihazları aracılığıyla daha önce mümkün olmayan yerlerde engellilerin iletişim kurmasını sağladı.
- Daha Geniş Bir Kitleye Ulaşmak: İnternet, YouTube ve Facebook gibi mecralar aracılığıyla şimdiye kadarki en geniş kitleye ulaşma olanağı sağlandı.
Sonuç olarak teknolojinin açıkça hem iyi hem de kötü kullanımları vardır. Elbette insanlar her zaman teknolojiyi kötüye kullanmanın bir yolunu bulacaktır, ancak iyi kullanıldığında derin etkileri olabilir. Yukarıda, teknolojinin yaşamlarımız üzerinde nasıl olumlu etkileri olduğuna dair birkaç örnek gösterdim ama kesinlikle daha fazlası var. Her zaman olduğu gibi, çok fazla iyi bir şey kötü bir şey olabilir. Teknoloji söz konusu olduğunda, olumsuz yönleri yalnızca kullanıcıların sorumsuzluğundan ortaya çıkıyor.
Dijital Toplumla Büyümek
Bir teknoloji aşığı olarak, “Dijital Toplum” adlı bir ders hemen ilgi çekici geldi. Kaydolduktan sonra, “Belki her şeyi biliyorum? Belki bu ders yeni başlayanlar içindir…” diye düşündüm. Sadece birinci dersten sonra kafam karıştı. Bu dersten önce teknoloji hakkında hiç bu kadar eleştirel düşünmemiştim ama “teknoloji her şeyi değiştirdi mi?” diye sorulduğunda nutkum tutuldu. Elbette değiştirdi ama nasıl? Oturumların geri kalanında, bunun gibi sorular dijital çağla ilgili bir eleştirel düşünce tarzı geliştirmeme yardımcı oldu.
Karşılaştığım en büyük zorluklardan biri, teknolojinin sahip olabileceği tüm etik sonuçları anlamaktı. Önceden teknolojiyi sadece iyi bir şey olarak görüyordum. Öğrendim ki teknoloji her zaman olumlu değildir. İnsanlar üzerinde büyük etkileri olabilir. Yaptığımız tartışma sayesinde otomasyon ve gözetimin etik ikilemleri hakkında bir farkındalık kazandım.
- Robotlar işlerimizin yerini aldığında ne olur?
- Cihazların özel bilgilere erişmesi doğru mudur?
Bu düşünceler dersin geri kalanında teknoloji hakkındaki görüşümü şekillendirmeye devam etti. Örneğin, geçenlerde Londra metrosunun otomasyonu üzerine bir makale okudum. Çoğu insan bunu şehrin geleceği ve harika bir fikir olarak görüyor. Ancak tren sürücüleri, işleri tehlikede olduğu için aksini düşünüyor. Bu sınıf nedeniyle, bunun gibi durumlarda “gerçekten kim kazanıyor ve kim kaybediyor?” diye soruyorum. Akıllı şehirleri ve otomasyonu tartışırken aynı sorunu yaşadım.
Ek olarak, telif hakkı konusunda da derinlemesine bir anlayış kazandım. Bu dersten önce, hiç halka açık bir şekilde yayınlamamıştım ve bu nedenle kaynak sorunları hakkında düşünmek zorunda değildim. Profesyonel dünyaya girmeye hazırlanırken tüm bu uygun atıf sürecini öğrenmek benim için ne kadar değerli bir beceri olduğunu kanıtladı.
Bir bilgisayar bilimi öğrencisi ve çalışanı olarak bu ders bana çok uygun geldi. İşim hakkında etik düşünmek benim için tamamen yeni bir şey. Bir yandan, ne yaptığımın ve bunun başkalarını nasıl etkilediğinin farkında olmak bir profesyonel olarak üzerimde daha fazla baskı oluşturuyor. Öte yandan, işime benim için başka bir önem katıyor.
Bu yaz işime döndüğümde, bu eleştirel düşünme becerilerini alıp işime uygulamayı planlıyorum. Sürekli olarak, “Bu kimi etkiliyor?” ve “Bu verimli ve kullanılabilir mi?” gibi sorular sormak istiyorum. Hayır cevabını verdiğimde, teknolojinin bütün amacı verimlilik ve rahatlık olduğundan daha iyi bir iş yapabileceğimi bileceğim.
Yazan: Jacob Nelson / Çeviren: Feride İrem Yılmaz