Karadeliklerin sırrını çözebilmek adına insanların öncelikle içine girmesi gerekmekte. Bununla birlikte oldukça karmaşık ve sıkıntılı bir durum bulunmakta. Karadeliğe girecek kişi bunu ancak karadeliğin kendisi süper kütleli ve izole ise ve tüm bulduğu bulguları evrendeki herhangi birisine raporlamayı planlamıyorsa yapabilir. İkimiz de çok güvenli bir mesafeden de kara delikleri inceleyen fizikçileriz. Karadelikler, evrenimizde en bol bulunan astrofiziksel nesneler arasındadır. Bu ilgi çekici nesneler, Büyük Patlama’dan günümüze kadar Evrenin evriminde önemli bir bileşen gibi görünüyor. Muhtemelen kendi galaksimizdeki insan yaşamının oluşumunda da bir etkileri oldu.
İlginizi çekebilir: En İyi Gökbilimciler Listesi
Karadeliğin İki Türü
Evren, geniş bir hayvanat bahçesi gibi farklı karadelik türleriyle doludur. Elektronların veya protonların atomlarda olduğu gibi boyutlarına göre değişebilir ve elektriksel olarak yüklenebilirler. Bazı karadelikler ise dönmektedirler. Bu tartışmamızda ele alacağımız iki tür karadelik bulunmakta.
Birinci Tür
Birinci tür olan karadelikler dönmezler, elektriksel olarak nötrdürler ve Güneşimizin kütlesine sahiptirler.
İkinci Tür
İkinci tip, Güneşimizin kütlesinden milyonlarca hatta milyarlarca kat daha büyük olan süper kütleli kara deliklerdir. Bu iki kara delik türü arasındaki kütle farkının yanı sıra, onları farklı kılan şey, merkezlerinden “olay ufkuna” olan uzaklıktır. Bir karadeliğin olay ufku, geri dönüşü olmayan noktadır. Bu noktadan geçen her şey kara delik tarafından yutulacak ve bilinen evrenimizden sonsuza dek yok olacaktır. Olay ufkunda karadeliğin çekim gücü öylesine yoğundur ki hiçbir mekanik güç bu etkiyle baş edemez veya bunu yok edemez. Hatta ışık bile -ki evrenimizdeki en hızlı harekete sahip şeydir- karadeliğin kendisinden kaçamaz. Olay ufkunun radyal boyutu, ilgili kara deliğin kütlesine bağlıdır. Bir kişinin hayatta kalması için anahtardır.
Güneşimizin kütlesine sahip bir kara delik için olay ufku 2 milin biraz altında bir yarıçapa sahip olacaktır. Buna karşılık, Samanyolu galaksimizin merkezindeki süper kütleli kara delik, kabaca 4 milyon güneş kütlesine sahiptir. 7,3 milyon mil veya 17 güneş yarıçaplı bir olay ufkuna sahiptir.
Bu nedenle;
Yıldız boyutunda bir karadeliğe düşen biri, süper kütleli bir karadeliğe düşmenin aksine, olay ufkunu geçmeden önce karadeliğin merkezine çok çok daha fazla yaklaşacaktır. Bu, merkezinin yakınlığından ötürü, karadeliğin bir insanı çekmesinin, serbest düşüşe neden olana bağlı olarak, baş ve ayak parmağı arasında 1.000 milyar kat farklı olacağı anlamına gelir. Başka bir deyişle, kişi yıldız kütleli bir karadeliğin olay ufkuna yaklaşırken dik düşerse ayaklarındaki çekim kuvveti, kara deliğin başındaki çekiş gücüne kıyasla katlanarak daha büyük olacaktır. Kişi spagettifikasyon yaşayacak ve büyük ihtimalle uzun, ince erişte benzeri bir şekle gerilerek hayatta kalamayacaktır.
Şimdi, süper kütleli bir karadeliğe düşen bir kişi, olay ufkuna, merkezdeki yerçekimi kaynağından çok daha uzakta ulaşacaktı. Bu da, baş ve ayak parmağı arasındaki yerçekimi farkının neredeyse sıfır olduğu anlamına geliyor. Böylece kişi olay ufkundan etkilenmeden geçecek, uzun, ince bir erişte haline getirilmeyecek, hayatta kalacak ve karadeliğin ufkunu acısız bir şekilde geçecektir.
Diğer Hususlar
Evrende gözlemlediğimiz çoğu karadeliğin, ufka çok yaklaşıp karadeliğe düşen yıldızlar ve gezegenler gibi çoğunlukla gaz ve toz içeren çok sıcak malzeme diskleriyle çevrili olduğunu görürüz. Bu disklere toplama diskleri denir ve çok sıcak ve çalkantılıdır. Oldukça yoğun ve tehlikelidirler ve kara deliğe seyahat etmeyi son derece tehlikeli hale getirmektedirler.
Karadeliklerden birine güvenli bir şekilde girmek için, tamamen izole edilmiş ve etrafındaki malzeme, gaz ve hatta yıldızlarla beslenmeyen süper kütleli bir kara delik bulmamız gerekmekte. Eğer bir kişi bilimsel çalışma için uygun izole edilmiş bir süper kütleli kara delik bulursa ve girmeye karar verirse, kara deliğin içinde gözlemlenen veya ölçülen her şey kara deliğin olay ufkuyla sınırlı kalacaktır. Olay ufkunun ötesindeki çekim kuvvetinden hiçbir şeyin kaçamayacağını akılda tutarsak, düşen kişi bulguları hakkında bu ufkun ötesine herhangi bir bilgi gönderemeyecektir. Yolculukları ve bulguları tüm evrenin geri kalanı için sonsuza kadar kaybolacaktır. Fakat hayatta kaldıkları sürece bu maceranın tadını çıkarabilirler… belki…
Deniz Bora ERGÜN
Bunlar da ilginizi çekebilir
Dokuzuncu Gezegen, Büyük Patlama’dan Kalan Bir Kara Delik Olabilir
Yorumlar 1