Yeni bir araştırmaya göre dünyadaki fosil yakıtların çok büyük bölümü artık ‘çıkarılamaz’ ve iklim hedeflerine ulaşmak için %50 şansımızın dahi olmasını istiyorsak yeraltında kalması gerekiyor. University College London’daki araştırmacıların hesaplarına göre bu, Endonezya ve Avusturalya gibi dünyanın kömür ihracatında öncü ülkeleri için 2050’ye kadar doğal gelirlerinin yüzde 95’ini terk etmeleri anlamına geliyor.
Aynı tarihe kadar Orta Doğu ülkelerinin bütün kömür rezervlerini yeraltında bırakmaları ve Amerika Birleşmiş Devletleri’nin stoklarının yüzde 97’sine dokunmaması gerekecek. Bu bölgeler özellikle çok zorluk çekecek, ama bu tabi ki bir takım çalışması.
Otuz yıl boyunca, %76’sı Çin ve Hindistan’da olan, dünyadaki bütün kömür rezervlerinin yüzde 90’ının çıkarılmaması gerekecek. Bilim insanları bu oran biraz bile aşılırsa bu yanıcı siyah taşın rahatlıkla küresel ısınmayı 1.5 derecelik sınırın üstüne itebileceği yönünde uyarıda bulunuyor.
Hakkında endişelenmemiz gereken tek şey kömür değil. Bu fosil yakıt sorununu çözmemiz gerekirken, dünya aynı zamanda şuan devam eden projeler dahil, petrol ve metan gazı çıkarma işleminin %60’ını durdurmalı.
Yalnızca Kanada’nın 2050’ye kadar petrol rezervlerinin %83’ünü ve metan gazının %81’ini yeraltında bırakması gerekecek. Dünya bu üç gerekliliği de yerine getirebilse bile -ki bu oldukça zor- araştırmacılar küresel sıcaklığı 1.5 derece sınırının altında tutmak için %50 şansımız olduğunu belirtiyor.
Bu buluşlar zaten karanlık olan ve, ısınmanın 2 °C sınırını aşmasını engellemek için bütün petrol rezervlerinin üçte biri; fosil gaz rezervlerinin yarısı; kömür rezervlerinin %80’inin 2050’ye kadar yeraltında kalması gerektiğini belirten, 2015 tarihli raporu daha korkυnç hale getiriyor.
Yeni tahminler belirgin ölçüde daha zorlayıcı, yeraltında kalması gereken petrole %25 eklerken ısınmanın 1.5 °C sınırının altında kalabilmesi için kömür oranına da %10 ekliyor.
Bütün bunların yapılabilmesi ihtimalinde, büyük ihtimalle bu önlemler dünya için hem çok geç, hem de yetersiz olacak. Örneğin bu araştırmadaki model bizim beklediğimizden çok önce birçok yeni karbon emisyonunu tetikleyebilecek bir geri besleme sistemini göz önünde bulundurmuyor.
Bunun üstüne, eğer 1.5 °C sınırının altında kalmak için kendimize %50’den daha çok ihtimal vermek istiyorsak daha fazla karbonu yerin içinde tutmamız gerekiyor.
Yazarlar “Global fosil yakıt endüstrisiyle ilgili bizim senaryolarımız tarafından çizilen umutsuz tablo büyük ihtimalle yapılması gerekenin oldukça hafifletilmiş hali, aslında üretimin çok daha hızlı azaltılması gerekiyor.” yazıyor.
Açıkça belli ki gelecekte ne olacağını görmek oldukça zor. Bazı bilim insanları yenilenebilir enerjinin yaygınlaşması, 2050’ye kadar karbonun kısıtlanması ve piyasadan kaldırılmasının, fosil yakıt kullanarak devam edebilmemize en azından belli bir seviyede izin vereceğini düşünüyor, ama bu bakış açısı oldukça tartışmalı, özellikle teknoloji şuan bu görevi yerine getirebilecek kadar gelişmiş olmadığı için.
Yeni model belli bir oranda 2050’ye kadar karbonun kısıtlanması ve piyasadan kaldırılmasına dayanıyor, ama şuan bazı insanlar buna dahi ulaşabileceğimizi sorguluyor.
2050’den sonra, bazı yazarlara göre fosil yakıtları hâlâ kullanıyor olmamız gereken tek alanlar havacılık ve petrokimyasal endüstri için hammadde.
Eğer 2050’ye kadar dünya çapında bir enerji dönüşümü yaşanmazsa yalnızca daha kötü bir iklim krizine doğru gitmeyeceğiz, aynı zamanda bazı ülkeler gelirlerinde ciddi kayıplar yaşayabilir.
Şuanda Orta Doğu ülkeleri, aynı zamanda Rusya ve bazı eski Sovyetler Birliği ülkeleri, en büyük fosil yakıt rezervi sahipleri, yani en çok kaybı onlar yaşayacaklar.
Fosil yakıt şuan, örneğin Irak, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Kuveyt’te devletin genel gelirinin yüzde 65 ve 85’i arasında.
Bu devletler temiz enerjiye geçişi sağlayamadan önce fosil yakıt baloncuğu patlarsa bazılarının iflas etme olasılığı çok yüksek.
İpin ucunda çok şey var, ve beklemeye zaman yok. Yazarlar ülkelerin, gerekirse sübvansiyonlar, vergiler, yeni kazılar ve kirleticiler için yasaklar aracılığıyla fosil yakıt kullanımını sınırlayan iç politikalar oluşturmaya başlamaları gerektiği savunuyor.
Fosil yakıtlarını yer altında tutmanın ekonomik olarak geçerli bir yolunu bulmamız, ve insanların hayatını kurtarmamızın tek yolu olduğu için bu bir zorunluluk.
Bu araştırma Nature’da yayınlanmıştır.
Elif Naz Öztürk