Cüce gezegen Ceres çevresinde yaşam alanlarından oluşan bir “mega uydu” oluşturmalı mıyız? Göründüğünden daha makûl gözüküyor. Uzay ajansları ve milyarderler, insanlık için Dünya’nın yörüngesinin ötesinde yeni bir yuva bulmaya her zamankinden daha fazla odaklandılar.
24 saatlik gündüz / gece döngüsü ve CO2 (karbondioksit) açısından zengin atmosferi göz önüne alındığında, Mars bu iş için çok uygun bir aday. 6 Ocak tarihinde yayınlanan yeni bir makale buna karşı çıkıyor: Kızıl Gezegeni terk edin ve bunun yerine cüce gezegen Ceres çevresinde devasa bir yüzen habitat inşa edin.
Helsinki’deki Finlandiya Meteoroloji Enstitüsü’nden astrofizikçi Pekka Janhunen, tüm Ceres’i kalıcı olarak yörüngeye çeviren disk şeklindeki bir çerçeve içinde birbirine bağlanmış binlerce silindirik uzay aracından oluşan bir “mega uydu” vizyonunu anlattı. Ceres, Mars ve Jüpiter arasındaki bulunan asteroit kuşağındaki en büyük nesne.
Janhunen, bu silindirik habitatların her birinin 50.000’den fazla insanı barındırabileceğini, yapay bir atmosferi destekleyebileceğini ve kendi dönüşünün merkezkaç kuvveti aracılığıyla Dünya benzeri bir yerçekimi oluşturabileceğini yazdı. (İlk olarak 1970’lerde önerilen bu genel fikir, O’Neill silindiri olarak bilinir. Passengers filmini izleyenler için Avalon gemisinin daha kapsamlı versiyonu olarak düşünülebilir.)
Ama neden Ceres? Janhunen, Dünya’dan ortalama uzaklığının Mars’la karşılaştırılabilir olduğunu yazarak seyahati nispeten kolaylaştırdığını söylüyor ancak cüce gezegenin büyük bir temel avantajı da var. Janhunen, Ceres, yörüngedeki yerleşim atmosferini geliştirmede çok önemli olacak nitrojen bakımından zengin olduğunu söylüyor. Yerleşimciler, hammaddeler içinse gezegenden doğrudan yörüngedeki habitatlarına aktarmak için uzay asansörlerini kullanabilirler.
Bu yörünge yaşam tarzı, yanında bir sorun ile birlikte geliyor:
Düşük yer çekiminin sağlık üzerindeki etkileri. Janhunen “Benim endişem, Mars yerleşim yerindeki çocukların, Mars’ın çok düşük yerçekimi nedeniyle sağlıklı yetişkinler kadar (kaslar ve kemikler açısından) gelişemeyecek olmasıdır.” dedi. “Bu nedenle, (Dünya benzeri) yerçekimi sağlayacak bir alternatif aradım.”
Disk-Dünya’ya Hoş Geldiniz
Janhunen’in önerisine göre, Ceres mega uydularının her bir silindiri rotasyon yoluyla kendi yerçekimini üretecek; her silindirik habitat yaklaşık 10 kilometre uzunluğunda ve 1 km yarıçapına sahip olacak ve Dünya benzeri yerçekimini simüle etmek için gereken merkezkaç kuvvetini oluşturmak için her 66 saniyede bir tam dönüşü tamamlayacak. Janhunen, tek bir silindirin yaklaşık 57.000 kişiyi rahatça tutabileceğini ve manyetik kaldırmada kullanılanlar gibi güçlü mıknatıslar aracılığıyla komşu silindirlerinin yanında durabileceğini söyledi.
Janhunen’in mega uyduları, Güneş ışığını koloniye yönlendirmek için her iki tarafta büyük aynalarla çevrili, birbirine bağlı habitat silindirlerinden oluşan bir disk içerecek. Janhunen, bu birbirine bağlı mega uydu yaşamının büyük bir avantajını öne sürdü: Koloninin kenarlarına süresiz olarak yeni habitat silindirleri eklenebilir ve neredeyse sınırsız genişlemeye izin verebilir.
Janhunen verdiği demeçte, “Mars’ın yüzey alanı Dünya’nınkinden daha küçük ve bu nedenle önemli nüfus ve ekonomik genişleme için yer sağlayamıyor.” dedi. Öte yandan, bir Ceres kolonisi bu konuda böyle bir sıkıntı çıkarmayacaktır.
Işığı görmek
Silindirlerin ve devasa disk çerçevelerinin ötesinde, koloninin ana özellikleri, her bir habitat içerisine yeterince doğal güneş ışığını yansıtmak için diske göre 45 derece açı yapan iki devasa cam ayna olacak. Janhunen, her bir silindirin bir kısmının, Ceres’in hammaddelerinden elde edilen 1.5 metre kalınlığında bir toprak yatağına ekilen bitki ve ağaçlara ayrıldığını yazdı. Doğal Güneş ışığı onları güçlü tutacaktır.
Bu yüzen, silindirik ütopyalar toplumu biraz tuhaf gelebilir, ama savunucuları var. 2019’da Jeff Bezos Washington, D.C.’deki bir etkinlikte Janhunen’in burada anlattığına benzer “O’Neill kolonileri” inşa etmenin yararları hakkında konuştu.
Bezos, hayatımızda böyle bir koloninin var olup olamayacağı konusunda şüphe etti ve izleyicilere “O’Neill kolonilerini nasıl inşa edeceğiz? Bilmiyorum ve bu odadaki kimsenin de bildiğini sanmıyorum.” diye sordu. Ancak Janhunen daha iyimser. İlk insan yerleşimcilerin önümüzdeki 15 yıl içinde Ceres’e gitmeye başlayabileceğini söyledi.
Ceres’te yaşam sandığımızdan daha mı yakın?
Florida Teknoloji Enstitüsü’nde gezegenin yaşanabilirliğini araştıran astrobiyoloji profesörü olan Manasvi Lingam, Ceres önerisinin Mars’ın veya Ay’ın yüzeyini kolonileştirmeye “makûl bir alternatif” sunduğunu, ancak yine de bazı önemli hususlardan yoksun olduğunu söyledi. Lingam, “Üç ana sorun olduğunu söyleyebilirim.” dedi. “İlki, nitrojen dışındaki diğer temel elementlerle ilgili bir sorun.”
Lingam, bahsedilmeyen önemli bir unsurun fosfor olduğunu söyledi. İnsan vücudu, DNA, RNA ve ATP oluşturmak için fosfora güvenir. Dünyadaki tüm organizmalar, kolonistlerin yüzen habitatlarında büyümesini umabilecekleri bitkiler de dahil olmak üzere, buna öyle ya da böyle ihtiyaç duyuyor. Ancak Janhunen’in önerisi bu kritik unsurun nereden ve nasıl elde edileceğini ele almıyor.
Lingam, ikinci sorun teknoloji dedi. Ceres’ten azot ve diğer hammaddelerin toplanması, gezegenin yüzeyinde madencilik yapılmasını ve bu önemli unsurların kayaların kendisinden çıkarılmasını gerektirir. Bu operasyon, Ceres üzerinde konuşlandırılmaya hazır otonom madencilik araçları filosu ve onları en uygun besin açısından zengin yataklara yönlendirecek uydular olmadan mümkün olmazdı. Mantık makul, dedi Lingam, ancak teknolojik olarak henüz orada değiliz; Kısa bir süre önce (15 Ocak’ta), bir NASA Mars robotu, kazı sırasında başarısız olduktan sonra iki yıllık bir görevinin sonuna geldi ve öIdü ilan edildi.
Bu teknolojik sınırlamalar, Lingam’ın üçüncü sorununa işaret ediyor. Janhunen’in önerisi, mega uydunun yörüngedeki ilk habitat kümesinin Ceres’de madencilik başladıktan 22 yıl sonra tamamlanabileceğini öne sürüyor. Ancak bu tahmin, yerleşim yerinin mevcut güç kaynağının her yıl katlanarak arttığını, hemen başlayıp teknolojik veya lojistik sorunlar nedeniyle asla durmadığını varsayıyor.
Lingam, bu tahmin için akıl alır gibi değil dedi, ancak çok da hafife alınmamalı. Lingam, “Bu 22 yıllık zaman ölçeği, optimum koşullar altında olabilir ancak gerçek zaman ölçeğinin çok daha uzun olabileceği konusuna kesin gözle bakıyorum.” dedi.
Utku Emre KOCAİBİŞ
Yorumlar 2