Arkadaşınızla sohbet ederken eğer arkadaşınız size “İnsanlar Kristof Kolomb gününe neden bu kadar takıntılı? Sadece adaya gelmiş İtalyan bir adam!” derse, ona şunları söyleyebilirsiniz; Kristof Kolomb 529 yıl önce günümüzde Haiti diye adlandırdığımız adaya ayak bastıktan sonra, adanın yerlileri olan Taino insanları hakkında şunları yazdı, “İstenilen hiçbir şeyi reddetmediler. Hatta kendileri teklif ediyorlardı. O kadar çok sevgi gösteriyorlardı ki neredeyse kalplerini vereceklerdi.”
Kolomb’un “temiz, büyük akarsuları” ve “neredeyse gökyüzüne dokunacak kadar yüksek sonsuz çeşitlerde ağaçlarla dolu” olarak tanımladığı adayı ele geçirme yöntemi cömertlik ve iyi niyetti. Yıllar sonra Kolomb’un açgözlülüğünden Taino nüfusu 300 binlere düşecek ve Haiti ağaçlarının %98’ini kaybedecekti. Kolomb’un Taino halkını katlettiğine dair kayda değer bir veri yok. Ancak kendi mürettebatının ve denizcilerin diğer sömürgeci Avrupalılarla beraber bu halka yaşattıkları dehşet hiç de görmezden gelinecek bir süreç değildi.
Yerliler düzenli olarak, küçük suçlar yüzünden kırbaçlanıyorlardı. Hatta sebze, meyve, hayvan hırsızlıklarında ceza burun, kulak, el kesmelere kadar gidiyordu. Suçlu bazen de kesik uzvuyla halkın içinde dolaştırılırdı. Kolomb’un Taino kadınlarını, onlara tecavüz edip işkence eden mürettebatına hediye ettiği oluyordu. Hamile Taino kadınının kaçırılıp bebeğinin aç köpeklere atıldığı oluyordu. Kolomb cinsel kölelik için 9-10 yaşlarında kızların ticaretinin önünü açtı. Ayrıca Taino’ları kaçırdı ve köleleştirdi. Avrupa’ya dönüşünde transatlantik bir köle ticaretini bizzat başlatmış oldu.
Kısacası;
Kolomb Karayipler’de karşılaştığı halk için katil, köleleştirici, cinsel istismarcı, hain bir sömürgeciydi. Kolomb geldikten 4 yıl sonra Taino halkının sadece 3/2 si hayatta kalmayı başarmıştı. Çoğu öldürüldü. Diğerleri de Avrupalıların getirdiği hastalıklardan öldüler. Ölenlerin neredeyse yarısı böyle bir caniyle yaşamaktansa kendini öldürmeyi tercih etti. Ayrıca Kolomb, Taino kadınlarına nasıl davranılıyorsa, topraklarına da öyle davrandı. Taino elbette direnmeye çalıştı. Kolomb ayrılmadan önce ardında La Navidad adını verdiği günümüzde Haiti olarak bilinen yere 39 sömürgeciyi yerleştirdi. Aylar sonra İspanya’dan döndüğünde bütün sömürgecileri ölmüş olarak buldu. Tabi bu onu durdurmadı; Kolomb’un bu sömürge yerleşimi diğer Avrupalılara da esin kaynağı oldu ve burası yakında imparatorlukların bel kemiği olacaktı.
Bunu orada yaşayan insanlar ve yaşadıkları topraklara yapılan baskılar takip etti. İspanya büyük tütün tarlaları için ormanlık alanları yok etti. Toprak erozyonuna sebep olacak bir süreç başlattı. Fransa, Haiti’ye geldikten sonra daha fazla ormanı yok etti. Avrupalıların damaklarını tatmin edecek şekeri üretmesi için Afrikalı köleleri getirdi. Avrupa’nın Amerika’da ilk yerleştiği yer aynı zamanda ilk isyan eden yer olmuştu. Ancak yıllar süren sömürge, tarım arazisinin tek ürün üretimi için kullanılması ve mahsulün deniz ötesine götürülmesi fazlaca hasarı çoktan vermişti.
Kolomb’un bir soykırımın yanı sıra bir eko-kırım da başlatmakla sorumlu olduğunu unutmamalıyız. Şeker, tütün ve pamuk gibi kaynaklardan elde edilen zenginlik, eşi görülmemiş rekor seviyede bir karbon salınımı başlatan Sanayi Devrimi’nin başlangıcına yol açmıştır. Avrupa Birliği dünyanın en zengin bölgelerinden biri olmaya devam ettiği gibi Haiti Amerikan ülkelerinin arasında en fakiri olarak kaldı. Bu Haiti üzerindeki bir lanet yüzünden değil yıllarca insanlarının, topraklarının ve kaynaklarının ellerinden zorla alınmasıyla oldu. Amerikan kolonizasyonunun Haiti ile başlayan sinsi ruhu, sadece oranın insanlarını yok etmekle kalmadı aynı zaman da Avrupa’nın zenginlik içinde kalırken, yerli halkı köle yapan bir durum oluşturdu.
Artık arkadaşınıza Kolomb gününü kutlarken insanların neden iki kere düşünmesi gerektiğini söyleyebilirsiniz.
Çeviri : Erhan Keskin
Bunlar da ilginizi çekebilir
İnsanlar İlk Ne Zaman Savaştı?
Tüm Büyük Bronz Çağ Şehirlerini Ne Yok Etti?
Altıncı kitlesel yok oluşun ilk kurbanları diğer insan türleri miydi?
Yorumlar 8