Hipokrat, “Neşe, haz, kahkaha, şaka, üzüntü, keder, umutsuzluk ve ağıtlar yalnızca beyinden gelir” demişti.
Günümüzde bu, şu hale geldi: “Biz beynimiziz.” Travmatik bir beyin hasarı ile beynin nöral yapısındaki değişikliklerin; bir kişinin özelliklerini değiştirmesinin, beyin kimyasallarındaki dengesizliğin depresyona ve diğer zihinsel sorunlara neden olmasının sebebinin bu olduğu iddia edilebilir. Hayatta deneyimlediğiniz ve öğrendikleriniz, beyninizin neye benzediğini fiziksel olarak değiştirir ve onu yeniden şekillendirir.
Bu, her insanın benzersiz bir beyin yapısına sahip olduğu anlamına gelir. Bu da dünyada her biri ait olduğu kişinin hayatıyla şekillenen yedi milyar benzersiz beyin olduğu anlamına geliyor.
Bu bağlamda, beynimizi kafataslarımızdan çıkarıp muhafaza etmeyi ve yeni bir bedene yerleştirmeyi, böylece sonsuza kadar var olmayı kolayca düşünebiliriz.
Ölümsüzlük, sen misin?
I.Kısım
Soğuk s∂vaş döneminde bir beyin cerrahı olan Dr. Robert White tam olarak bunu yapmaya çalıştı. Beynimizin insanlığı tanımladığına ve bunun insanların fiziksel belleği olduğuna kesin olarak inanıyordu.
Onlarca yılını maymunlar üzerinde kafa nakli ameliyatları yaparak geçirdi ve sonunda aynı yöntemi insan beynine yeni bedenler sağlamak için kullanmaya çalıştı.
Beynimizin bizi “biz” yaptığı fikri, araştırmasını yönlendirdi. Esasen kafamızı yeni bir bedene aktararak, bir insanı bir bedenden diğerine taşıyabileceğine inanıyordu. Bir gün, bedenleri erken çökme eğiliminde olan belden aşağısı felçlilerin ameliyat yoluyla hayatlarını uzatma seçeneğine sahip olacağını umuyordu.
Araştırması büyük ilgi topladı, ancak maymunlar üzerinde yaptığı deneyler kısmen başarılı oldu. Ameliyatı atlatan maymunlar yaklaşık sekiz gün yaşadı. Bilincini geri kazandıktan sonra, White’ın meslektaşlarından birinin koklayabildi, duyabildi, görebildi ve hatta parmaklarını ısırabildi.
Buna rağmen, boyunlarından başka hiçbir şey taşıyamadılar ve kısa bir süre sonra öldüler. Bu, yabancı hücrelerin vücut tarafından reddedilmesinden ve Dr. White’ın o dönemde bilimde ilerleme olmaması nedeniyle omuriliği kafaya tekrar bağlayamamasından kaynaklanıyordu.
Dr. White, o sıralarda araştırmasıyla ilgili yaygın korkular nedeniyle insan deneylerine hiçbir zaman ulaşamadı ve kısa süre sonra sermaye eksikliği, araştırmasını durdurmasına neden oldu.
Victor Frankenstein’ın aksine White, deneylerinde bir yaratık yaratmaya çalışmadı. Güçlü Katolik tarafı sadece hayat kurtarmak istiyordu.
Yakın zamanda İtalyan bir cerrah, bağış ve sponsorluk arayan dünyanın ilk insan kafa naklini gerçekleştirme planını açıkladı. White’ın 2010’da ölmeden önce öncülük etmeyi umduğu türden bir yöntem olurdu. Proje hâlâ askıda.
II.Kısım
Geçen yılın ağustos ayında, girişimci Elon Musk, şirketi Neuralink’ten bir ürün tanıtmak için heyecanlı bir canlı yayın etkinliğini açıkladı. THE LINK adlı hafif bir beyin implantını sergiledi ve bu “Fitbit-benzeri” cihazın bir domuzun beyninin burnuna bağlı bir kısmından gelen sinyalleri nasıl kaydettiğini gösterdi.
Bu beyin-makine arayüz teknolojisi, bilgisayar gibi bir cihazın beyinle fiziksel, kimyasal ve elektromanyetik olarak etkileşime girmesine ve iletişim kurmasına izin veriyor.
Neuralink, basit bir ameliyatla kafatasının içine yerleştirilen ve çok büyük miktarda veriyi işleyebilen bir cihaz olan sağlam bir beyin-makine arayüzü oluşturmayı hedefliyor.
Canlı yayından bu yana organizasyon, şempanzelerle deneyler yapmaya devam etti. Kafasına iki Neuralink cihazı monte edilmiş şempanzenin “mind pong” oynadığı sırada verileri kaydedildi. Bu veriler daha sonra ekrandaki imleçle ilgili olarak el hareketini öğrenen bir algoritmayla desteklendi. Kalibre edildikten sonra maymun, denetim koluna bağlı kalmak yerine imleci zihniyle hareket ettirebildi.
Neuralink, yakın gelecekte hafıza kaybı, kōrlük, felç, depresyon gibi sağlık sorunlarını çözmeyi vaat ediyor.
Bununla birlikte, konuyla ilgili iddiaların daha ilginç kısmı, gelecekte, bu beyin-makine arayüzünün, kişinin anılarını bir yedek olarak yüklemesini ve saklamasını ve nihayetinde anıları imkan dahilinde yeni bir vücuda veya bir robotun iskeletine indirerek geri yüklemesini sağlayacak olmasıdır.
Bazıları, “Biz beynimiziz” fikrinin rahatsız, tedirgin edici ve radikal olduğunu söyleyebilir. Ama bizce, beynimizin kopyalanması ilginç ve heyecan verici.
Bir gün DNA örneklerimizden beyinler yapıp böylece geçmişin vizyonerlerini geri getirebilseydiniz neler olacağını hayal edin. Shakespeare, Abraham Lincoln, Gandhi gibi ünlü şahsiyetleri canlandırabilir, onlardan bir şeyler öğrenebilir ve onların rehberliği ile dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilirdik.
Neredeyse “Müzede Bir Gece” senaryosu!
ÇEVİRMEN: GAMZE BIÇAKCI
Yorumlar 1