Araştırmacılar, ışık üreten beyin implantları kullanarak fareler arasındaki sosyal bağı artırdı. Komplo teorisyenlerinin korkularını körüklemeye daha uygun bir deney hayal etmek oldukça zor.
İnsan beyni kesinlikle kemirgenlerinkinden daha karmaşık ve kontrol edilmesi daha zordur, ancak bu çalışma, sosyal kargaşayı arttırmak için teknolojinin kullanılma olasılığını arttırıyor. Optogenetik, ışık ve genetik yardımıyla beyin hücrelerini araştıran ve hızla büyüyen bir alandır.
İlk başlarda salyangoz veya yusufçuk gibi omurgasızlarla başlayan, ancak şimdi diğer memelilerimize taşınan süreç belirli nöronları etkinleştirmek için kullanılmıştır. Nöronlar, ışığa duyarlı alglerden bir geni ortaya çıkaracak şekilde değiştirilir. Belirli bir dalga boyundaki ışığa maruz kaldığında, nöron uyarılır ve davranışı değiştirebilecek dalgalanma etkileri yaratır.
Optogenetikteki gelişmeler, ışığın, deneklerin serbest hareketini engelleyen fiberoptik kablolar yoluyla iletilmesi ihtiyacı bu durumu aksatmıştır. Northwestern Üniversitesi’ndeki bir ekip bunun üstesinden geldi ve Dr. Yevgenia Kozorovitskiy, geliştirmeyi hayvan etkileşimlerini kontrol etmek için kullandı.
Kozorovitskiy yaptığı açıklamada, “Önceki teknolojilerle, karmaşık ortamlarda sosyal olarak etkileşime giren çok sayıda hayvanı bağlı oldukları için gözlemleyemedik. Kablolar kopacak veya hayvanlar birbirine dolanacaktı. Gerçekçi ortamlarda hayvan davranışları hakkında daha karmaşık sorular sormak için bu yenilikçi kablosuz teknolojiye ihtiyacımız vardı. Zincirlerden kurtulabilmek muazzam.”
Nature Neuroscience‘da yazarlar, bu kontrolü bir tür fotonik soma olarak kullanmayı, süreci tersine çevirmeden önce fareleri topluluğa entegre etmeyi anlatıyor. Geçmişte olduğu gibi, belirli hareketler veya duyularla ilişkili nöronları tetiklemek yerine, araştırmacılar beynin sosyalleşmeyle ilişkili bölümlerindeki nöronları etkinleştirdiler. Bir deneyde, tanıdık olmayan fareler eşleştirildi ve beyinleri aynı anda uyarıldı. Fare çiftlerinin neredeyse yarısı koklamak gibi sosyal davranışlarda bulundu.
Farelere senkronize olmayan sinyaller verildiğinde, fare çiftlerinin sadece dörtte biri daha kısa bir süre boyunca etkileşime girdi.
Diğer bir deneyde, üç fare bir araya getirildi. Üçüncü fare diğer ikisinden farklı bir frekans kullanılarak, nöronları etkinleştirildi. Aynı frekansta çalışan iki fare birbirleriyle üçüncü fareye kıyasla daha fazla etkileşime girdi.
Kozorovitskiy, “Bilim kurgu gibi geliyor ama inanılmaz derecede faydalı bir teknik. Optogenetik, ileride korlüğü düzeltmek veya felci tersine çevirmek için kullanılabilir.” dedi. Faydaları, akıl hastalığının tedavisine kadar uzanabilir.
İnsanlar aşılara, davranışımızı kontrol etmek için mikroçipler içerebilecekleri gibi tamamen yanlış gerekçelerle karşı çıktıklarını düşünürsek, Optogenetik araştırmalarında, bireyler üzerinde zihin kontrolü deneyleri yapmaya çalışıldığında nasıl zorlukla karşı karşıya kalınacağını hayal etmek pek de zor değil.
Feride İrem Yılmaz