Kafamızın tepesinde oturan bir şeyin biyolojik mühendisliğin en şaşırtıcı parçalarından biri olabileceğini kim bilebilirdi ki. Saç inanılmaz derecede güçlüdür, bükülebilir, bağlanabilir ve hayal edilen herhangi bir şekle sokulabilir. İşte hafife aldığımız ve kaybettiğimizde üzüldüğümüz saç hakkındaki bazı şaşırtıcı gerçekler. Saç oldukça ağır olabilir. Tek bir saç teli 28 gram taşıyabilecek kadar güçlüdür.
İnsan kafasında 150.000 kadar saç teli bulunduğundan, 12 tondan fazla ağırlığı kaldırabilirler. Bu, iki Afrika filinin ağırlığına denktir. Güç, tek bir saç telinin nasıl ayarlanmış olmasıyla ilgilidir. Asma köprüyü tutan bir kablo düşünün. Köprüyü tutan tek bir kablo yoktur, kablo aslında birbirine bağlı daha küçük tellerden oluşur. Saçlar da aynı şekilde düzenlenmiştir.
Keratin proteini saçın en temel bileşenlerindendir. Bir saç telini mikroskobik düzeyde ikiye kesecek olsaydınız, saçın kortikal hücrelerini demetler halinde dizildiğini görürdünüz ve daha da derine inerseniz bu demetlerin her birinin çok sayıda keratin makrofibirli olduğunu görürdünüz. Burası aynı zamanda saça renk veren melanin granüllerini göreceğiniz yerdir.
Daha da ileri giderseniz, bu makrofibrillerin mikrofibril adı verilen daha küçük ipliklerden oluştuğunu görürsünüz. Fakat bununla sınırlı kalmıyor. Mikrofibriller, bir sarmal oluşumunda birlikte bükülmüş dört keratin ipliği olan protofibrillerden oluşur.
Bu küçücük mikroskobik oluşum, bir saçın şeklinin değişmesini ve şeklini korumasını sağlar. Aşağıdaki şekil bir saç telinin nasıl düzenlendiğini göstermektedir. Saçınızın rengini ve aynı zamanda cildinizin rengini de melanin pigmenti belirler. Melanin güneşe maruz kaldığında cildi UV ışıklarından korumak için koyulaşmasına neden olurken saçın rengi açılır.
Güneş melanini yok eder, cildiniz canlı olduğundan güneşten gelen hasara karşılık daha fazla melanin üretir ve bu cildinin kararmasına neden olur. Öte yandan saç, oIü olduğundan melanin üretemez ve pigment eksikliğine bağlı olarak rengi açılır.
Saç rengi için melanin saç folikülünün kökünde üretilir ve iki tipi vardır; eumelanin ve feomelanin. Feomelanin sarıdan kırmızıya, eumelanin ise kahverengi-kırmızıdan siyaha kadardır. Bu pigmentler sonuç olarak saç rengini belirler.
Saç renginin griye dönmesinin nedeni basittir ancak buna neden olan mekanizma hala anlaşılamamıştır. Saçı renklendiren pigment olmadığında saç doğal renginde beyazdır ancak hala bazı renkli pigmentlerle karışık olması saçın gri gözükmesine neden olur. Saçın rengini koruması için yeteri kadar melanin üretilmiyordur.
Bu konuda birçok teoriler olsa da yaşlanma ile birlikte melaninin neden artık üretilmediği bir sır olarak kalıyor. Saç beyazlamasına tıpta ‘canities’ denir. Ayrıca saçın hızlı bir şekilde beyazlaması stresle ilişkilendirilse de stresin saçın beyazlamasını hızlandırdığına dair henüz bir kanıt yoktur.
İnsan kafası, saçın yaklaşık dört yıllık ömrünün ardından her gün yaklaşık 50-100 saç telini kaybeder. Erkekler 30’lu yaşlarında saçlarını kaybetmeye başlarlar. Doğal saç dökülmesinin veya androjenik alopesinin nedeninin keşfi, beklenmedik ve oldukça ürkütücü bir kaynaktan geldi.
Orta Çağ’da ve hatta daha sonrasında bazı koro çocukları, sesleri ergenlikle değişmemesi için hadım edildi. Bulunan şey, bu çocukların yaşlandıkça kelleşmedikleriydi. Böylece, yaşla birlikte saçlarını kaybeden erkeklerde s*ks hormonlarının bir rolü olduğu keşfedildi.
Erkeklerde testosteron bir enzim tarafından dihidrotestosterona dönüştürüldüğü için saç dökülmesi gerçekleşir. Dihidrotestosteron aslında saçı daha ince ve daha kısa yapar ve testosteronu dihidrotestosterona dönüştüren enzimin miktarı büyük ölçüde kalıtımdan kaynaklanır.
Saçsız bir adam normal miktarda testosterona sahip olabilir, ancak bu enzimin daha fazla olmasıyla daha fazla saçsızlık meydana gelir. Enzim aslında yaşla birlikte artmaz ve daha çok anneden mi babadan mı geldiği bilinmez. Her iki durumda da bu enzimden daha fazlasıyla doğduysanız, kelleşmeye başlamanız muhtemeldir.
Bu özel enzim tek belirleyici faktör değildir. Bir erkeğin enzim için sahip olduğu reseptör sayısı da rol oynar. Bunlardan ne kadar çok olursa, zamanla o kadar çok saç kaybederler. Asyalı erkekler, saç köklerinde doğal olarak daha az bu enzime sahip olduklarına veya daha az miktarda reseptöre sahip olduklarına inanıldığı için daha az oranda saç dökülmesi yaşarlar. Ne yazık ki, doğduğunuzda sahip olacaklarınız üzerinde hiçbir kontrolünüz yok.
Kaynaklar: Hair-Science, The Tech, Science Nordic, Patient, Web MD
Feride İrem Yılmaz
Yorumlar 1