Bu hikayeyle karşılaştığımda inanılmaz olduğu için sizinle paylaşmak zorundaymışım gibi hissettim. Yalan söylemeyeceğim. Başlangıçta bunun bir şaka olup olmadığını merak ettim. Ama akıl almaz şekilde, kurgu gibi gözüken fakat aslında inanılmaz doğru olan hikayelerden biriydi.
2021 başlarında, 49 yaşındaki İzlandalı Felix Gretarsson’a dünyanın ilk başarılı çift kol nakli gerçekleştirildi. 1998 de çalışırken elektrik akımına kapıldığından beri iki kolu da amputeydi.
Basitçe söylemek gerekirse yanlış iletişimden dolayı canlı kabloyu kesti ve onun yaklaşık 10 metre yerde sürüklenmesi, sırtının, boynunun kırılması ve ayrıca kollarının yanmasıyla sonuçlandı. Feci halde yaralanmıştı, hastaneye vardığında komaya alındı.
3 ay boyunca uyanmadı ve uyandığında kollarını ampute hale buldu. Başlangıçta, kolları yalnızca dirseğine kadar kesilmişti fakat enfeksiyondan dolayı sonunda kollarını, omuzlarına kadar kaybetti ve kazayı takip eden yıllarda toplamda 54 operasyon geçirdi.
Olaya ilk tepkisi madde ve alkol bağımlılığı şeklinde kendini gösterdi. Fakat o, bir gün uyandı ve karar verdi; Ya ölecekti ya da hayatını yeniden rayına koyacaktı. Hayatını yoluna koymayı seçerek alkol bağımlılığı için yardım aldıktan sonra karaciğer nakliyle birlikte 2007’de kendini bir tıp dersinde buldu. Ders, başarılı bir el nakli gerçekleştirdiğini bildiren Fransız doktor tarafından verildi.
Doktorla konuştu ve onun bunu yapacağını emin olduktan sonra nakil için 2013 de Lyon’a taşındı. Bundan kısa süre sonra Polonyalı yoga hocası Sylvia ile tanıştı. Birbirlerine aşık oldular ve evlendiler.
Bununlar birlikte nihayet ameliyatı yapacak birini bulmayı başardı. Jean-Michel Dubernard. Sırada yalnızca uygun donör bulmak kalmıştı. Ocak 2021 de birinin bulunduğunu teyit eden çağrı geldi. Doktorlar devam etmek konusunda hemfikirdi fakat başarılı olup olmayacağı konusunda şüpheliydiler. Ama 15 saatlik yorucu operasyon başarılıydı ve bunun yanında Gretarsson bir buçuk yıldaki ilerlemesiyle herkesi şok etti.
Gretarsson şimdi araba kullanabiliyor, spor salonunda antrenman yapabiliyor, torunlarına sarılıp onların elini tutabiliyor, verandasını temizleyebiliyor, yüzebiliyor ve bundan çok daha fazlası…
Mirror UK’de verdiği röportajda şunları söyledi:
“Mümkün olması beklenmeyen bir şeyi başardım. Kollarım bileklerime kadar iyi bağlanmış ve onları hissedebiliyorum.”
Kaşıntısı olduğunda kaşınabilmesi, burnuna ve gözlerine dokunabilmenin inanılmaz olduğunu ve bunları yapamayana kadar aslında ne kadar fazla şey yaptığını fark etmediğini de belirtti. Sonuç olarak, onun her şeyi hissedebilmesi ve tüm bunların işe yaraması harika ve inanılmaz. Bu ayrıca amputeler için yeni bir yaşam çizgisi potansiyelini ortaya çıkarıyor.
Henüz ilk günler ama eğer Gretarsson’un kolları uzun vadede başarılı olursa, bu cerrahi operasyonun tamamıyla yeni bir alanına kapı aralayabilir. Uzuvlarını kaybedenlere, sevdiklerine yeniden sarılma ve hatta bir gün potansiyel olarak yürüme şansı verebilecek türden. Hem de protez uzuvlarla değil et ve kan yoluyla…
Bunların hepsi mümkün çünkü bir adam on yıldan fazla bir süre bunun için savaştı. Bu bir kişinin yalnızca kendi yaşamında değil başkalarının da yaşamında fark yaratabilmenin nihai sonucu değilse nedir, bilmiyorum.
Doktorların, operasyonun ne kadar başarılı olduğunu anlaması için en az 3 yıl geçmesi gerektiğine inandıkları da belirtilmelidir. Örneğin, çok fazla rehabilitasyon söz konusudur. Ayrıca sinirlerin büyüyüp işlev görmesi ve vücudun yeni uzvu herhangi bir sorun olmadan kabul edip etmeyeceğini görmek zaman alır. Fakat eğer başarılı olursa, uzvunu kaybedenler için devrim niteliğinde olabilir.
Gretarsson Instagram hesabında şu notu paylaştı:
“Gelecekte bir noktada, böyle bir operasyonu kullanabilecek birçok insan olacaktır. Ve onlar için, beklentilerindeki her şeyin orada olduğu bir yere sahip olmalarını umuyorum.
Ben bu yola çıktığımda, birkaç el nakli ve dirseğin üzerine çıktıkları iki-üç durum vardı fakat kimse gidip omzunu almamıştı! Ameliyatı yaptığımızda amaç sağ dirseğimi esnetmekti, sol tarafı esnetebileceğimden emin değillerdi. Ama şimdi dirseklerimi, omuzlarımı, bileklerimi ve parmaklarımı hareket ettirebiliyorum. Yani bir peri masalında yaşıyor gibiyim.”
Positive News’e verdiği röportajda şunları da ekledi:
“Danimarkalı ciğeri ve Fransız kollarına sahibim. Günümüzdeki Frankenstein benim. Kimse kollarını kaybedip sonra onları yeniden kazanamaz. Kendimi çok çok ayrıcalıklı hissediyorum.”
O, ilerlemelerini ve gelişmek için umutlarını paylaştığı popüler bir İnstagram hesabına sahip. Herkesin bakmasını tavsiye ediyorum çünkü onun hikayesi inanılmaz ve her zaman bir yol olduğunu, savaşmaya devam ettiğimiz sürece mutlu sonların mümkün olduğunun bize kanıtlıyor.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Çeviren: Zeynep Kırca