Çiçekli bitkiler (anjiyospermler /kapalı tohumlular), tüm kara bitkilerinin en çok çeşide sahip olanlarıdır. Cretaceous (Kretase) döneminde (Bundan 145 ila 66 milyon yıl önce) bol miktarda bulunur ve Senozoikte (66 milyon yıl önceden – günümüze) hâkimiyet kazanırlar. Bununla birlikte bu zamanlamaların kesinliği tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Bu tutarsızlığı gidermek için, Avrupa ve Çin’den bir paleontolog ekibi, fosil kayıtlarına ve canlı çeşitliliğine dayanarak anjiyosperm ( Kapalı tohumlular ) üyelerinin yaşlarını tahmin ettikleri bir çalışma başlattı.
Nature Ecology & Evolution dergisinde yayınlanan çalışmanın sonuçları, Charles Darwin’in anjiyospermlerin hızlı bir Kretase çeşitliliği geçirdiği hipotezini destekliyor ve araştırma konusu canlıların Jurassic ( Dinozorlar ) Dönemi kökenli olduğunu destekliyor. Bu çalışma aynı zamanda çiçekli bitkiler ailesinin Cretaceous (Kretase) kökenli olduğunu da şiddetle reddediyor.
Kara ve sulak yaşam sistemlerinde hemen hemen her yerde bulunan anjiyospermler, bugün Dünya’daki en çeşitli kara bitkileri grubudur. Fosil kayıtları, anjiyospermlerin ve onların bir sistem grubu olan gymnospermlerin Geç Karbonifer Dönemi itibarı ile (306,2 milyon yıl önce) birbirinden ayrıldığını gösteriyor. Taç yapraklı anjiyospermlerinin bilinen en eski fosil kanıtı, Erken Kretase Dönemine (135 milyon yıl önce) aittir. Ancak kökenlerinin gerçek tarihi tartışmalıdır.
Anjiyosperm vücut planının aşamalı olarak oluştuğuna dair kanıtlar sergileyen ata canlılar olmadan taç yapraklı anjiyosperm fosillerinin aniden ortaya çıkışı, görünürde Charles Darwin ve çağdaşları tarafından “rahatsız edici bir gizem” olarak kabul edildi. Gothenburg ve Gothenburg Küresel Biyoçeşitlilik Merkezi, İsviçre Biyoinformatik Enstitüsü ve Fribourg Üniversitesi’nde araştırmacı olan Dr. Daniele Silvestro, “Çiçekli bitkiler grubunun bazı türleri, eski ekosistemlerde baskın bir hâkimiyeti olan eğrelti otları ve cimnospermlerin gölgesinde çok uzun zamandır yaşamaktaydı” der ve ekler; “Bu bana, günümüz hayvan yaşam alanlarının baskın bir bileşeni haline gelmeden önce, günümüz memelilerin de dinozorlar çağında kısa bir süre boyunca nasıl yaşadıklarını hatırlatıyor.”
Bristol Üniversitesinde araştırmacı olan Profesör Philip Donoghue ise “Çalışmamızın anjiyospermlerin kökeniyle ilgili tartışmaya bir son vermesini beklemesek de, bu çalışmamız, bazılarının bir Dinozorlar Dönemine ait bir çiçekli bitki avı olarak gördükleri şey için güçlü bir motivasyon sağlıyor,” diye ekledi. “Genom temelli analizler bir efsaneden ibaret olmaktan öte, Dinozor dönemi ( Jurassic ) anjiyospermlerin fosil kayıtlarına ilişkin yorumlamamızın bir beklentisidir.”
Ekibin elde ettiği sonuçlar;
700’den fazla yayından derlenen ve büyük bir küresel fosil oluşumu veri tabanını kullanan karmaşık modellemeye dayanıyor. Sayısı 15.000 i aşan bu kayıtlar, palmiyeler, orkideler, ayçiçeği ve bezelye familyalarının üyeleri de dâhil olmak üzere birçok bitki grubunu içeriyordu. Gothenburg Üniversitesi ve Gothenburg Küresel Biyoçeşitlilik Merkezi’nde araştırmacı olan Dr. Christine Bacon “En eski fosillerin yaşına dayanarak anjiyospermlerin yaşını tahmin eden paleontologlar ile moleküler evrimi jeolojik zamana göre kalibre etmek için bu bilgiyi kullanan moleküler biyologlar arasındaki bir bilimsel tartışma, bu iki grubu uzun zamandır kutuplaştırmış durumda.” diyor.
“Çalışmamız, bu görüşlerin çok basit ve anlaşılır olduğunu gösteriyor; fosil kayıtları yorumlanmalıdır.” “Fosil kayıtlarının birebir okunması, tek başına bir canlı grubunun köken tarihini gerçekçi bir şekilde tahmin etmek için kullanılamaz. Bunun yerine, yeni matematiksel modeller geliştirmemiz ve bu sorunu sağlam bir şekilde çözmek için bilgisayar simülasyonları da kullanmamız gerekiyor.”
Göteborg Üniversitesi, Göteborg Küresel Biyoçeşitlilik Merkezi ve Kraliyet Botanik Bahçelerinde, Kew ve Oxford Üniversitesi araştırmacısı olan Profesör Alexandre Antonelli, “Çiçekli bitkilerin önemsiz bir canlı grubu olmaktan çıkıp çoğu karasal ekosistemin temel taşı haline geldiğini anlamak, bize doğanın dinamik bir yapı olduğunu gösteriyor.”
“İklim ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki yıkıcı insan etkisi, gelecekte hayatta kalabilen başarılı türlerin şu anda alıştıklarımızdan çok farklı olacağı anlamına gelebilir.”
Kaynak: D. Silvestro et al. Fossil data support a pre-Cretaceous origin of flowering plants. Nat Ecol Evol, Online Yayınlanma tarihi Ocak 28, 2021; doi: 10.1038/s41559-020-01387-8
Mustafa KARTOPU
Bunlar da ilginizi çekebilir
Dünyada Bulunan, En İyi 10 Doğal Mumyalanmış Vücut
Yorumlar 2