John Nixon’ın Bağımsızlık Bildirgesi’ni ilk kez yüksek sesle okumasından tam on sekiz yıl önce, alışılmadık bir kişiliğe sahip olan bilge ve devlet adamı Benjamin Franklin, The Way To Wealth (Zenginliğe Giden Yol) başlıklı bir kitap yayımladı. Bu kitap içerisinde iş dünyasında nasıl başarılı olunacağına dair düşüncelerinin çoğunu özetledi ve iş ahlakına, tutumluluğa teşvik eden tavsiyeleri ustalıkla sundu.
Benjamin Franklin’in eserlerinin hepimizin bildiği ataerkil ve ιrkçι bir toplumda yenilikçi bir bakış açısına sahip olduğunu düşünebiliriz.
Franklin, Thomas Jefferson, John Adams veya Thomas Paine gibi kişilerin özgürlükleri genişletmeye çalışan felsefi yazıları yerine, ιrkçι düşüncelerden uzak yazılar yazmayı tercih etti. Eski ideolojilerine rağmen, Franklin Amerika Birleşik Devletleri’nin yaratılmasında son derece önemli bir güçtü.
İş dünyası ile ilgili ünlü kitabı türünün ilk örneğiydi. Dünyanın dört bir yanındaki iş sahiplerine ve girişimcilere, neredeyse 400 kez basılmış ve basılmaya devam edilen dünyanın hemen hemen her diline çevrilmiş kitabı The Way To Wealth ile ilham vermeye devam etmektedir.
Birçok kişi Benjamin Franklin’in Amerikan bağımsızlığına ulaşmadaki rolünü biliyor olsa da çok az bir kesim 1776 yılının öncesinde neler olduğunun farkında.
Bostan doğumlu Franklin, 17 yaşında iken Pensilvanya’nın bir şehri olan Philadelphia’ ya fakir bir kişi olarak gelmiş olsa da yirmi yıl içerisinde, The Way to Wealth’in önsözünü oluşturduğu popüler Poor Richard’s Almanack’ın yayımcısı olarak ve yaptığı arazi spekülatörlüğü ile çok zenginleşmiştir.
Esas olarak, Franklin Amerika Birleşik Devletleri var olmadan önce Amerikan rüyasını yaşadı ve bu onun 100 dolarlık banknotun yüzü olarak seçilmesinin nedenlerinden birisiydi.
Kitabındaki içeriğin bir kısmının biraz eski olduğunu söyleyebiliriz. İster kapitalizme inanın, isterseniz kendinizi Amerikan rüyasının acısını çeken mücadeleci bir kişi olarak tanımlayın, ister eşitsizliği reddeden bir reformcu ya da bir radikal sosyalist olun, Franklin’in açıklamalarının çoğu günümüzdeki dünyayla oldukça alakalıdır. Franklin’in yazıları başarının her zaman nasıl elde edildiğini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
İşte ‘Zenginliğe Giden Yol’ Dan En Faydalı Altı Alıntı
“Tembelliğimizden iki kat, gururumuzdan üç kat ve aptallığımızdan dört kat daha fazla vergilendiriliyoruz.”
Bu sözü ile Franklin, yaşamı boyunca erdemden yoksun olanları yargılamaktan hiç çekinmediğini belli etmiştir. Eksik yönlerini kabul edip kendini affetmenin doğruluğuna inanırken, başarılı olmanın anahtarının kişinin kendi durumu için kişisel sorumluluk alması gerektiğine inanıyordu.
Bu alıntıyla ilgili belki de en ilginç olan şey, Franklin’in aptallığı, gurur ve tembellikten daha pahalı olarak görmesi ve hiçbir hükümetin bu masrafların yükünü onlara maruz kalanlar üzerinde hafifletemeyeceğini açıklamaya devam etmesidir.
Bunun günümüz için doğru olduğunu varsayabiliriz çünkü aptallık, insanları yanlış bilgiye, agresif pazarlamaya, yağmacı finansal ürünlere ve hızlı zenginleşme planlarında düşmeye zorlayan şeydir. Eğer Franklin bugün hayatta olsaydı kripto para birimini, çekim yasasını, kişisel markalaşmayı ve kendi kendine işlevini yürüten pahalı yardım seminerlerini aptallığın sonuçları olarak görecekti.
“Eğer hayatı seviyorsan, zamanı boşa harcama, çünkü hayatın maddesi budur.”
“Kaybedilen zaman bir daha asla geri getirilemez.”
Aslında iki ayrı ifade olsa da tek bir alıntı olarak bir araya getirildiğinde çok güçlü kelimeler olduğunu söyleyebiliriz. Franklin, tembelliğin, devlet vergisinden daha pahalı olduğuna inanıyordu ve bu sözleri nedenini açıklıyor.
Birinin ne kadar serveti olursa olsun, hepimiz aynı gün içinde var olmalıyız. Hepimiz hayatımızın kısa olduğunu ve hayatın burada olduğumuzu fark etmeden önce öleceğimizin gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Bu nedenle, zaman en önemli kaynaktır ve en sınırlı olandır. Bu yüzden onu paradan çok daha dikkatli harcamalıyız.
Hayatlarını sadece para kazanmak için harap eden insanlar hayatlarını boşa harcarken yoksulluktan asla kurtulamayan insanlar hayatlarının çoğunu acı çekerek geçirirler. Franklin bu dengenin gerçek olduğuna benimseyerek okuyucularına bu durumun dengesini bulmalarını tavsiyesini verdi.
“Bağımlılıklara harcadığımız zaman ve enerjiyle iki çocuk yetiştirilebilir.”
Franklin hayatı boyunca doğruluğun gücünden ve kötü alışkanlıkların maliyetlerden çok bahsetmiştir. Zaman zaman kendisini hayattaki en güzel şeylerle tatmin etmiştir. Çıkmış olduğu birçok seyahat sırasında ilgisini kadınlara vermiştir.
Franklin hayata en iyi yaklaşımın kötü alışkanlıkları ve kendisine zarar veren kalıpları en aza indirmek olduğuna inanıyordu.
Bu durum günümüzde video oyunları, s¡gara, zararlı maddeler, televizyon, sokaklarda satılan maddeler ve insanların işe olan bağlılığı dahil olmak üzere birçok şekilde ortaya çıkıyor.
Bu bağımlılıklardan sadece birine devam etmek için harcanan enerji ve zamanın, çoğu zaman iki çocuğa uygun şekilde bakmak için yeterli zaman ve paraya eşit olduğunu düşünebiliriz
Daha sağlıklı ve daha başarılı olabilmek için bu kötü alışkanlıklardan kurtulmak gerekmektedir ve bu kurtuluş uzun bir yol kat etmenin sonunda varılabilir.
“Küçük masraflardan sakının, küçük bir sızıntı büyük bir gemiyi batırır.”
Teknoloji ve internetin gelmesiyle birlikte insanları dolandıran ve mülkiyet kavramını ortadan kaldıran kavramlar oluştu. Şu an, genel satın alımlara kıyasla abonelik sunan ürünlerin çoğu eğlence ve yazılım endüstrilerinde yer almaktadır.
Bununla birlikte, abonelik fiyatlandırması artık giyim, mücevher, mobilya, bilgisayar donanımı ve kitaplar dahil olmak üzere birçok alanda kendine yol bulmuş durumdadır.
Franklin bugün günümüzde yaşasaydı bu durumu kabullenemezdi.
Sorun şu ki, bu tür fiyatlandırma modelleri insanların servetlerini büyütmesine engel oluyor çünkü kişinin gelirinin büyük bir kısmı asla sahip olamadıkları şeylerin ödemesini yaparak geçiyor. Bu da birikimin önüne geçiyor.
Genel olarak, para karşılığı satın alınan bir ürün kişinin kendisi için değerli bir eşyaya sahip olmasına neden olurken bugün insanlar harcamalarını zihin uyuşturan bazı içeriklere harcayarak paranın milyonerlerin cebine akmasına neden oluyor.
“Paranın değerini bilmek istiyorsan, git ve biraz borç almaya çalış.”
Bu sözü tüm sözlerinin arasından en favorimdir. Franklin bu bölümü yazdığından beri bankacılık uygulamaları önemli ölçüde gelişti. Kredi veren kişiler, kendilerini daha uzun vadede daha da zenginleştirme amacıyla kredi verme kavramını kullanırlar.
Bankacılık sistemi, Franklin’in döneminde olduğundan farklı olarak günümüz bankacılığına göre kredi almak çok daha pahalı. Hem bankalar hem de yatırımcılar paralarından hızlı bir geri dönüş talep ettiğinden herkese yüksek kredi limitleri sunmaktadır.
Okuyucularına paralarının satın alacakları şeyden çok daha değerli görmelerinin tavsiyesini veren Franklin, zenginliğe ulaşabilmek için çoğu zaman para ihtiyacının, yiyecek dahil olmak üzere diğer tüm gereksinimlerden önce gelmesi gerektiğini belirtti.
Açlıktan ölecek kadar tutumlu olmanın iyi bir durum olmadığı konusunda hepimiz hem fikiriz ancak kendimiz için en iyi değeri arayıp, ihtiyacımız olmayan bir şeyi satın alma hevesine kapılmamalıyız. Bu anlamda Franklin, mali açıdan tutumlu olmanın ve hiçbir şeyi boşa harcamamanın değerinin başarılı olmaktan geçtiğini söylüyor.
“Tavsiye verebiliriz ama düşünceyi yönetemeyiz”
Franklin bu sözüyle öğretmenin ve kontrol etmenin iki ayrı şey olduğuna açıklık getirmiştir. Bu sözünün arkasında, Tanrı’nın kendilerine yardım edenlere yardım ettiğine inanıyordu.
Eğer biri öğütleri dinlemeyi seçerse hatta bilginin kendilerine yapmalarını öğütlediklerini eyleme dökerse fayda görecektir. Öte yandan, sağduyu ve bilgeliği reddeden insanlar her zaman olacaktır ve bunları değiştirmeye çalışmak kesinlikle zaman kaybıdır.
Franklin’in öğütlediği gibi, aptallık en pahalı vergidir ancak aptallığı bir başkasında değiştirmeye çalışmak belki de en pahalı budalalıktır.
Dilara Çıracıoğlu