Tarihte 56 milyon yıl geriye gittiğimizde, Dünya’da volkanik hareketlerin yoğun olduğu bir döneme rastlarız. Bu volkanik aktiviteler, gezegenimizin ikliminde, kimi kuzey bölgeleri tropik cennetlere çevirmek gibi kayda değer değişimlere sebep olmuştur. Bu ısınmanın sebeplerinden birisi de karbondioksit elbette ancak hikâye bununla bitmiyor. Yapılan yeni bir araştırmaya göre volkanik hareketler, Arktik ve Atlantik okyanuslar arasındaki deniz yolunu tιkadı ve okyanusların sularının karıştığı yer değişti.
Geç Paleosen Termal Maksimum (PETM: Paleocene-Eocene Thermal Maximum), Dünya’nın jeolojik tarihinde yaşanmış, iyi bilinen bir olaydır. Üstünde araştırmalar yapılan Grönland’ın kuzeydoğusundaki sapa alan, volkanik hareketler açısından kritik bir noktada olmasına rağmen şimdiye kadarki jeolojik araştırmalara pek de sık özne olmadı.
Bir dizi tortul analizi, mikrofosil çalışmaları ve jeolojik sınırların sismik tahminlerle grafiğe dökülmesinden sonra Danimarka ve Grönland Jeoloji Araştırmaları Kurumu (GEUS) liderliğindeki araştırmacılardan oluşan bir ekip, alanın coğrafyasındaki parçalanmaların sonucunda yerin yükselmesinin bu iki okyanusu birbirinden ayırmış olabileceğini keşfetti.
Avusturalya’daki Curtin Üniversitesi’nden paleontolog Milo Barham “56 milyon yıl önceki volkanik hareketler sonucunda Grönland adasının köşelerinde oluşan parçalanmaların, yeni bir tropik tabiat formunun türemesine sebep olduğunu ve Arktik ve Atlantik okyanusları birbirine bağlayan deniz yolunu daralttığını keşfettik,” diyor.
“Yani volkanik hareketlerdeki ani artış, sera gazı artışına sebep olurken deniz yolunun daralması da okyanuslar arasındaki su akıntısının azalmasına neden oldu. Bu olaylar, okyanusların sıcaklık ve asidiklik dengelerinin bοzuImasına yol açtı.”
Tektonik plaka hareketleri ve soğuyunca taşlaşan lavların kombinasyonu sonucunda gerçekleşen yerin yükselmesi olayı, şu anda önceki halinden çok daha geniş olan Grönland ve Norveç’i birbirinden ayıran deniz yolunu daralttı. Derin suların yerinde sığ haliçler, nehirler ve batakIıklar oluştu.
Okyanusların bağlantıları, şimdi olduğu gibi o zaman da rüzgarların ve yerkürenin hava durumunun belirlenmesinde büyük rol oynuyordu. Bu durumda, Arktik suları, Atlantik’in sularından neredeyse tamamen izole olmuş, halihazırda olan ısınmayı şiddetlendirmişti.
Ancak bu olayların bir başka neticesi daha vardı, daha fazla toprak; daha geniş bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği anlamına geliyordu. Araştırmacılar, bu fazladan toprağın, birçok hayvan türünün daha soğuk yerlere gōç etmelerine olanak sağladığını düşünüyor.
“Volkanik patIma aynı zamanda kıtaların şekillerini değiştirerek kara köprülerinin oluşmasına, boğazların daralmasına ve kimi erken primat m∈meli türlerinin iklim değişikliğini atlatabilmesi adına gōç etmesine sebep oldu,” diyor jeolog Jussi Hovikosk.
Günümüze gelelim
Şu anda kıtaların boyutlarını değiştiren eriyik lavlar olmasa da okyanus ve hava akımı da gezegenin iklimi için en az o lavlar kadar önemli.
Mevcut iklim krizi, bel bağladığımız bazı kritik hava modellerinin çōkmeye başlaması anlamına geliyor ve modeller çōktüğünde bunun gelecekte sürekli soğumakta ya da ısınmakta olacak gezegenimiz için ağır sonuçları olacak.
Dünyamızın şu anki durumu, PETM olayı ile, yani Kuzey Kutup Bölgesi’nde palmiye ağaçlarının olduğu bir dönem ile karşılaştırmalara maruz kalıyor. Bu yüzden iklimin geçmişte nasıl değişiklilere uğradığını akılda bulundurarak geleceğe karşı daha iyi önlemler almalıyız.
Barham, “Son zamanlardaki çalışmalar, ‘Körfez Akıntısı’ gibi zayıflayan okyanus sirkülasyonları hakkında endişelendirici sonuçlar ortaya çıkardı. Bu zayıflamalar, dünyanın ikliminde geri dönüşü olmayan değişikliklere sebep olabilir,” diyor.
“Yangınlar ve seller zaten ısınmakta olan gezegenimizi mahvederken Grönland’ın doğusunun donmuş haldeki kuzeyi de pek medet umulacak bir yer gibi gözükmüyor.” Ancak yapılan jeolojik araştırmalar, kompleks iklim kargaşalarına olan çevresel ve ekolojik karşılıklar hakkında kritik bilgiler sağlıyor.
Bu araştırma, Communications Earth & Environment’da yayımlandı.
Doğa Deren AYDIN