2000’ler insanların Mars’a robotlar gönderdiği, küresel bir salgın için hızla aşıIar geliştirdiği, piyasaya insansız ve uçan arabalar sürdüğü yeniliklerle dolu bir zaman dilimi olmuştur. Yine de hala pr∈z∈rvatif dışında erkek doğum kontrol yöntemlerine sahip değiliz. Çin’deki Nantong Üniversitesi’nden araştırmacılar bunu değiştirmek için bir yola koyuldular. Ama deneyin kulağa pek de hoş geldiğini söyleyemeyiz.
Nano Letters dergisinde yayınlanan yeni araştırmada, manyetik nanomateryallerin enjeksiyonunu içeren ve bu mıknatıs parçacıklarının testisleri hızla ısıtmasına neden olan yeni bir erkek doğum kontrol yöntemi anlatıldı. Hipertermiye sebep olan bu durum sperm üretimini geçici olarak durdurur ve hatta normale dönmeden önce testisleri 30 ila 60 günlüğüne küçültür. Bu deney şimdiye kadar sadece farelerde yapıldı.
Kulağa oldukça korkutucu gelse de, hafif hipertermi umut vadediyor gibi görünüyor. Sıcaklıktaki küçük artışlar bile erkeklerde sperm sayısını azaltabilir ve araştırmacılar bu etkiyi sperm üretimini durdurmak için kullanmayı umuyorlar. Böylece mıknatıslar, testisler hafifçe kızarana kadar (yaklaşık 58 °C) onları ısıtır.
Ancak; manyetik, enjekte edilebilir ve zehirli olmayan bir nanoparçacık bulmak kolay bir iş değil. Araştırmacılar, vücutta parçalanabilen ve manyetik alanlar tarafından hedeflerine yönlendirilebilen demir oksit nanoparçacıkları kullanan mevcut çalışmalara sırtlarını dayadılar. Birkaç farklı varyasyon denedikten sonra bu iş için en iyisinin sitrik asit kaplı nanopartiküller olduğunu buldular.
Deney 15 dakika sürdü ve beş farenin testislerini gerekli sıcaklığa yükseltmek için alternatif bir manyetik alan oluşturuldu. Daha sonra fareler, çiftleştirilmek için dişi farelerle birlikte kafeslendi. Fareler yedi gün boyunca hiçbir yavruya babalık yapamadı. Zaman geçtikçe, fareler yavaş yavaş normal doğurganlık seviyelerine geri döndüler ve dişi fareler 60. günde hamilelik başına yaklaşık 12 yavru doğurdular.
Tabii ki, yapılan çalışmalar daha dikkatli bir şekilde analiz edilmelidir. Farelerde görülen sonuçların insanlarda neye dönüşeceği kesin bir şekilde bilinmemektedir. Farelerin yaşadığı acıyı kesin olarak tahmin etmek de neredeyse imkansızdır. Bununla birlikte, girişimsel olmayan erkek doğum kontrol yöntemlerine çokça ihtiyaç duyulduğundan dolayı bu araştırmanın umut vadettiği rahatlıkla söylenebilir.
Eylül Ustaoğlu