Sabahın erken saatlerinde neşeyle yataklarından fırlayanlara özenmiyor musunuz? Hatta belki siz de o şanslı insanlardan birisiniz! Eh ne demişler: Erken kalkan yol alır. Zaten güne erken başlayıp hayatta daha çok şeyi başaran ve daha mutlu olan bireyler, popüler kültürün sıklıkla ele aldığı bir tema. Sabahları kendinizi yataktan, rutin uyanış saatinizden bir saat önce çıkarabilirseniz; dünyanın önde gelen girişimcileri kadar üretken olabileceğinizi garanti eden sayısız makale mevcut.
Bu yazıyı okuyan sizler; geceleri uyanık, gündüzleriyse sıcak bir yorganın altında geçirmeyi sevenlerdenseniz, az önce ifade ettiklerimizin bir uydurma olmasını diliyor olabilirsiniz. Aslında kronotipler hakkında söylenen birçok şey erkenci ve mutlu insanlarının popüler imajını destekliyor. Gerçi, her zamanki gibi, işin özü biraz farklı. Kronotip kavramı bireyin 24 saatlik zaman diliminde hangi aralıklarda daha aktif, hangilerinde uyumaya meyilli olduğunu ifade ediyor; biyolojik saat olarak da tanımlanabilir.
Birbirinden farklı iki kronotipten bahsedecek olursak birisi güne erkenden başlayan bir tarla kuşununki diğeri ise geceleri aktif olan baykuşunki olabilir. Sizlere tavsiyemiz bu iki örneği aklınızda tutmanız zira yazımızın ilerleyen kısımlarında kendilerine sık sık atıfta bulunacağız.
Konunun derinlerine inmeden önce önemli bir noktaya açıklık getirelim: Çoğumuz (insanların yüzde 60’ı) ne bir tarla kuşu ne de bir baykuş. Bizler aslında bu iki uç örneğin ortalarında bir yerlerdeyiz. Belirttiğimiz gibi kronotip yalnızca günün hangi saatlerinde uyuduğunuzu değil, hangi saatlerde daha verimli olduğunuzu da kapsamakta. Tarla kuşları için verimli saatler gündüzken, baykuşlar için bu gecenin ilerleyen saatlerine tekabül ediyor. Eğer siz de bir baykuşa benziyorsanız, gece vardiyalarını olan bir kariyer planlaması size uygun olabilir.
Kimin hangi gruba ait olduğuyla ilgili bir genelleme yapacak olursak kadınları tarla kuşlarına erkekleriyse baykuşlara benzetebiliriz. Tabii bireyin yaşı da önemli bir faktör. Sizlerin de tahmin edebileceği gibi, ergenlik çağındaki bireylerin meyilli olduğu kronotip baykuşunki. Fakat yaşı ilerleyen bireylerde erkenci kuşların stiline olan yönelim daha yaygın.
Kimin daha mutlu olduğuna gelince, birçok araştırma gündüz insanı olmakla mutlu olmak arasında bir bağ olduğunu gösterdi. Yakın bir zamanda Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yüzlerce tıp öğrencisinin yürüttüğü bir çalışmayı düşünelim. Güne erken başlamayı tercih edenler, yapılan ankette daha mutlu olduklarını belirttiler.
Başka bir ifadeyle, öğrencilerin %26,6sı baykuş, %6.7si tarla kuşu, kalan öğrencilerse iki grubun ortası olarak kategorize edildi. Ve baykuşlar ne-kadar-mutlusun testinde diğer iki gruptan daha düşük puanlar aldı.
Leipzig Üniversitesinde yürütülen başka bir çalışmaysa güne erken başlayanların duygusal olarak da avantajlı olduğunu ortaya koydu. Çünkü bu uyku düzeni bireyleri hayatlarından daha memnun ve ruhsal problemlere karşı daha güçlü kılıyor. Baykuşa benzeyen insanların depresyon, mevsimsel duygu bozukluğu ve m∂dde bağιmIıIığı gibi problemlere; tarla kuşu olarak belirttiğimiz kişilerden daha meyilli olduğunu gösteren araştırmalar da mevcut.
Olayı iyice karmaşıklaştıran nokta ise şu: Bahsetmekte olduğumuz υçυrυmlar baykuşa benzetilen fakat uyku problemleri olan dolayısıyla erkenci kronotipe karşı avantajlı konumda olmaktan uzak bireylerden kaynaklı olabilir. Baykuşlara kıyasla daha iyi duygusal becerilere ve zamana karşı daha olumlu bir tutuma sahip olmaları da tarla kuşlarını avantajlı kılıyor olabilir.
Tüm bunlarsa bizi bir baykuş ya da tarla kuşu olmaya yönlendiren şeyin ne olduğu sorusunu ortaya çıkarıyor. Ve bir sonraki soruysa, belki ilk sorudan daha da önemli, bizim mevcut yönelimimizi değiştirip değiştiremeyeceğimiz. Warwick Üniversitesinden bir grup araştırmacı kronotipin kişilik özellikleriyle bağlantılı olabileceğini gösterdi. Tarla kuşu tipinde bir biyolojik saate sahip olmak özellikle; disiplinli, düzenli, hırslı ve sorumluluk sahibi bir karakter olmakla ilişkilendirildi.
Buna karşılık, dışa dönük ve yeniliklere açık bir karaktere sahip olmak bireyin baykuş kategorisine daha yakın olduğunu gösteriyor. Tüm bunlara ek olarak, araştırmacılar sahip olduğumuz bazı genetik özelliklerin hem kişiliğimize hem de kronotipimize yön verdiğini ortaya koydu.
İyi haberse şu: Ne kişilik ne de kronotip aşılamaz sınırlarla çevrili. Her ikisi de aile ortamımız, profesyonel rollerimiz ve bizden talep edilenler gibi genlerimizin ötesindeki faktörler tarafından şekilleniyor. Genetik mirasımızın ötesindeki bu değişebilirlik bizler için bir işaret niteliğinde. Warwick Üniversitesindeki araştırmacıların ifadesiyle “… bir insanın kronotipini kasıtlı olarak değiştirmek mümkün olabilir.”
Bir tarla kuşu olmaya niyetlendiyseniz atabileceğiniz bazı temel adımlar mevcut. Akşamları dijital cihazlar kullanmaktan kaçınabilir, yavaş yavaş daha erken uyumayı hedefleyebilir ya da sabahları erken uyanmak şartıyla kendinize bazı ödüller verebilirsiniz. Taze demlenmiş bir kahve, sakin bir yürüyüş ya da iPad’inizle sırf eğlenmek için geçirdiğiniz bir mola; ideal bir ödül örneği olabilir.
Bir de kötü haberimiz var: Warsaw Üniversitesinde öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmanın ön bulgularına göre; yaz aylarında gündüze meyleden kronotip değişimleri, ruh halinin iyiye gitmesi veya hayat memnuniyetiyle bağlantılı değil. Yani kronotip değiştirmeyi mutluluğa giden hızlı ve garanti bir yol olarak görmemelisiniz, alarmınızı bir saat erkene kurmaktan daha radikal değişimlere ihtiyacınız olabilir.
Belki de bu durumun sebebi kronotip ve mutluluk arasındaki neden sonuç ilişkisinin yönünün düşünülenden farklı olması. Yani uygun bir kronotipe sahip olmanın mutluluk getirmesinden ziyade, mutluluğun doğru kronotinibe ortam sağlıyor olması daha muhtemel. Eğer hayatınızdan memnunsanız, yoğun ve tatminkâr günler geçiriyorsanız; geceleri erkenden yatağa girmek ve her sabah o sıcak yataktan özgür bir kuş gibi uçarak çıkmak sizin için çok daha kolay olabilir.
Ebrar Özkan