Gün içinde yaptığımız her eylem, sahip olduğumuz tüm düşünceler, beynimizdeki hücreler arasındaki bağlantının sonucunda oluşur, yani sinapslar arasındaki bağlantılar beynimizi b¡ç¡mIendirir. Uzun bir süre yetişkin beyninin sabit olduğu ve büyük değişimler yaşamadığı düşünüldü.
Güncel bilgilere ve kanıtlara baktığımızda, sabit bir yapıda olduğu yönündeki düşüncelerin yanlış olduğunu ve yetişkin beyninin de esneyebilen, değişebilen bir yapısı olduğunu görüyoruz.
Yine de beynimizin kendi kendini yemesi fikri kulağa çok tuhaf geliyor, ancak beynimizde her zaman gerçekleşen süreç tam olarak budur.
Fagositoz, küçük hücrelerin ve moleküllerin daha büyük hücreler tarafından etrafı sarılıp sistemden uzaklaştırıldığı-yοk edildiği- bir süreçtir. Bu sebeple beynimizdeki hücreleri veya m∂ddeleri yiyen veya tüketen şeylerin yine kendi hücrelerimiz olduğunu söyleyebiliriz. Bağışıklık sistemimiz bunun üzerine kuruludur; bu döngü esnasında beyaz kan hücreleri patojenleri tüketir. Böylece onlardan ve vücudumuzdaki yιkιcι etkilerinden kurtulur. (Patojen, hastalığa neden olan her türlü organizma ve madde.)
Beynimizde sürekli fagositoz işlemi gerçekleşmektedir. Patojenleri ve diğer istilacıları dışarıda tutmak fagositozun devam etmesi için çok önemli bir gerekçedir ama aslında fagositoz sadece beynin olduğu gibi çalışmasını sağlamak, yani homeostazı sürdürmek için gerçekleşir. (Homeostaz, hücrelerin çevrelerinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında dengeleri koruma çabası, değişen koşullarda iç dengenin bütünlüğünü korumasıdır.)
Beynin inanılmaz derecede meşgul ve talepkar bir organ olduğunu hatırlamak önemlidir. Şuanki bilgimize göre, vücudumuz enerji kaynaklarının yaklaşık üçte birini, sadece hayatta kalmak ve yapması gerekenleri yapmak için tüketmektedir. Beynimizde hücrelerin içinde ve birbirleri arasında her zaman sayısız karmaşık süreçler oluşur ve tüm bunlar, beynin hücresel bir güç merkezi olduğu anlamına gelmektedir.
Beynimizdeki bağlantıların oluşması sonucunda kullanışsız bağlantılar da ortaya çıkmaktadır. Çünkü beynin o karmaşık bağlantı çalışmaları çok fazla enkaz yaratır. Ve bu enkazın ortadan kaldırılması gerekir, çünkü aksi takdirde birikip işleri bοz∂bilir, tıpkı aylarca çöp toplanmadığında sokakların yürünemez bir hal alması gibi.
Hücresel döküntülerin bu şekilde temizlenmesi, çoğunlukla uyuduğumuzda gerçekleşir (bu, neden uyuduğumuza dair bir teoridir) ve fagositozu içeren süreçler de temizlenme sırasında oluşur.
Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bu günlük bir temizlik değildir. Çoğu zaman, beyindeki bağlantıların kaIdırıIması veya değiştirilmesi gerekir. Ergenliğe girdiğimizde, çocuklukta biriktirdiğimiz kullanılmayan tüm nörolojik bağlantıların atıldığı ve yararsız bir şekilde tüketilen kaynakların daha yararlı şeylere yönlendirildiği, beyni yetişkin hayatı için daha verimli ve hazır hale getirdiği ‘budama’ (Eng.pruning) adı verilen bir süreç başlatılır. Ve tüm bunlar, beynin gerçek anlamda kendini yemesi ile gerçekleşir, ama elbette bu “kendi kendini yeme” sağlıklı amaçlarla gerçekleşir.
Beynimiz durağan değildir. Esner, uyarlanabilir, karşısına çıkan bilgiye göre biçimlenir ve tepki verir. Gelişimindeki en büyük sebep budur. Ancak, elbette, düzenli olarak kendi parçasını yemeye ya da yenilemeye istekli olmasaydı bunu yapamazdı.
Nazlıcan Yetimaslan