Biyolojik kanıtlar arkeolojik buluntularla hiçbir şekilde uyuşmuyor. Antik dişlerle ilgili yapılan yeni bir araştırmaya göre, daha önceki arkeolojik kanıtların öne sürüldüğünün tersi olarak Yerli Amerikalılar Japonya’dan gelmedikleri öne sürülüyor.
Arkeologlar yıllardır Kuzey Amerika’da yaşayan ilk insanların yaklaşık 15.000 yıl önce antik Japonya’yı işgal eden Jomon adlı bir topluluğun soyundan geldiklerini öne sürüyorlardı.
O zaman, insanlar 15.000 yıl önce deniz seviyesi yükselmeden önce Rusya’yı Kuzey Amerika’ya bağlayan Bering Kara Köprüsü bir kara şeridin üzerinden Kuzey Amerika’ya geldiklerini tahmin ediyorlardı.
Bu varsayım Kızılderili ve Jomon yerleşiminde bulunan taş aletlerine, özellikle de mermili silahların arkeolojik benzerliklerine dayanmaktadır. Ancak, yeni çalışmanın yazarları, araştırmacıların yaptığı bir açıklamaya göre biyolojik kanıtların arkeolojik buluntularla uyuşmadığı için bu senaryonun pek olası olmadığını söylüyorlar.
Reno, Nevada Üniversitesi’nde bir antropolog olan başyazar G. Richard Scott, LiveScience’a “Jomon, Yerli Amerikalıların doğrudan ataları değildir. Jomonlar, Güneydoğu Asya ve Pasifik’te yaşayan topluluklarla Doğu Asya ve Kızılderili topluluklarından daha uyumlular.” dedi.
Bununla birlikte, araştırmacılar, Yerli Amerikalıların Doğu Asya’da bir yerde yaşayan farklı bir topluluktan geldiklerinden şüpheleniyorlar, fakat atalarının tam olarak nerede ve ne zaman yaşadıklarına dair birçok belirsizlik devam ediyor.
Arkeolojik Teori
Scott ve meslektaşları, Yerli Amerikalıları Jomon ile taş aletlerinin benzerliklerini bağlayan başlıca argümandan ikna olmadıkları için çalışmalarına başladılar. Colorado Boulder Üniversitesi Arktik ve Alp Araştırmaları Enstitüsü’nden bir arkeolog olan John Hoffecker, “Antik Jomon topluluğu ile bilinen en eski Kızılderili sitelerinden bazıları arasındaki yapay benzerlikler, saplı mermi noktalarında yatıyor.
Bu benzerlikler, önceki araştırmacıların, aletlerin yapılış bilgisinin bir kültürden diğerine geçmesinden şüphelenmesiyle başladı.” dedi. Çalışmanın araştırmacıları, bu kanıtın bir sonuca varmak için yeterince ikna edici olmadığını söyledi. Scott, “Kültürel paralellikler olağandışı değil.
İnsanlar başkalarından fikir ödünç alabilir ya da bağımsız olarak aynı sorunlara benzer çözümler bulabilirler.” dedi. Bunun yerine araştırmacılar, Yerli Amerikalıların kōkenlerini ortaya çıkarmak için genetik analize yöneldiler. Scott, “Sanırım paleo-genetik, nüfus tarihinin yeniden yapılandırılmasına muazzam derecede bilgi ekliyor. Arkeolojinin yerini almaz ama arkeologların ulaşamadığı sorunları çözebilecek önemli bir yardımcı yöntem haline gelir.” dedi.
Diş Analizi
İki topluluk arasındaki genetik bağlantılara bakmak için araştırmacılar, zengin bir genetik bilgi sağlayan dişlere yöneldiler. Scott’a göre, “ikizlerin ve ailelerin diş tacı ve kōk morfolojisini ciddi bir şekilde incelenmiştir. Güçlü bir genetik kontrol altında olduklarına dair şüphe yok. Tek bir gen tarafından kontrol edilen kan grubu gibi diğer genetik özelliklerin aksine, diş morfolojisi poligeniktir, yani birçok farklı genin bir birleşiminden etkilenir,” dedi.
Örneğin, yakın tarihteki bir başka çalışmada, EDAR V370A olarak bilinen genin bir versiyonu kürek şeklindeki kesici dişlerin şekli, buna sahip kişilerde yaklaşık %20 oranında değiştirildiğini ve bu genin tanımlanmasının çok kolay hale getirildiği söylendi, Scott diş kayıtları kullanarak zaman içinde ilerleme kaydettiğini de ekledi.
Bu diş şekli ve kōkleri, birinin genetik kōkenleri ve iki kişinin başkalarıyla ne kadar yakından ilişkili olduğuyla alakalı birçok bilgi sağlayabileceği anlamına gelir. Buna ek olarak, diş şekilleri çevresel faktörlerden nadiren etkilenir, ki bu da atalarına bakmak için güvenilir bir yoldur. Scott, “Çevredeki değişiklik diş morfolojisindeki değişikliği tetiklemez.
Benzer bir yapay stilleri yaratabilirsiniz, ancak diş morfolojinizi yeniden yaratamazsınız.” dedi. Bu çalışmada, Scott ve ekibi, 10.000 yıldan fazla bir tarihe sahip olan Kızılderili ve Jomon halkının yanında Doğu Asya, Güneydoğu Asya ve Pasifik’teki diğer antik topluluklara ait yaklaşık 1.500 set antik dişi 25 dişin morfolojik özelliğini karşılaştırdı.
Scott, diş özelliklerini ve dişlerin DNA’sını bu analiz ile Yerli Amerikalıların Jomon topluluğun ataları olarak kabul edecek kadar yakından ilişkili olmadığını öne sürdü, fakat Doğu Asya’dan bilinmeyen başka bir topluluktan gelmiş olabileceklerini ortaya koydu.
California Üniversitesi’nde arkeolog olan Brian Fagan, LiveScience’a verdiği demeçte, “Yazarlar, Japonya’nın Jomon insanlarını, doğrudan ilk Yerli Amerikalıların ataları olduğuyla ilgili düşünceyi ortadan kaldırmak için ikna edici bir argüman ortaya koyuyor. Bu da ilk Amerikalılar hakkında bilgimiz için büyük bir gelişme.” dedi.
Belirsiz Kōken
Çalışma, Yerli Amerikalıların daha önce düşünüldüğü gibi doğrudan Jomon halkından gelmediğini öne sürülmesine rağmen, Scott, iki grubun çok daha eski bir ortak ataya sahip olduğunu öne sürdü. Scott, “Jomon ve Yerli Amerikalıların ortak atası binlerce yıl geriye gidebilir [30.000 yıldan fazla], Doğu Asyalılar ve Yerli Amerikalıların ortak ataları ise en son [30.000 yıldan daha az bir süre önce] olabilir” dedi.
Ancak, Yerli Amerikalıların Doğu Asya atalarının tam olarak kimden geldiği belli değildir. Scott, “En olası başlangıcın Bering Kara Köprüsü’ne bağlanan ve şu anda günümüz Sibirya’sında bulunan bir Kuzeydoğu Asya bölgesinde çoğu kişinin Büyük Beringya dediği yerdir. Ancak şu anda bu bölgede sınırlı kalıntılar var, bu yüzden daha kesin olmak zor diye ekledi.
Araştırmacılar ayrıca, Yerli Amerikalıların Kuzey Amerika’ya göç etmeden önce birden fazla neslin tecrit yaşadıklarını düşünüyorlar – ki bu da onların kesin olarak genetik kōkenlerini belirlemeyi zorlaştıran başka bir faktör olduğunu gösterir.
Scott, “Yerli Amerikalıların ataları, Pleistosen’in sonlarında [buz tabakaları ve buzulların onları tuzağa düşürdüğünü] Beringia’da, koşullar Kuzey Amerika’nın batı kıyılarında seyahat edilmesinin iyileşmesini de oyalandı. Ve bu göç döneminde, Doğu Asya atalarının popülasyonu çeşitlenmiştir.” dedi.
Bunun yanında, LiveScience’ın daha önceden bildirdiğine göre, New Mexico’da 23.000 yıl öncesine dayanan ayak izlerinin keşfi dâhil olmak üzere son bulgular, insanların Kuzey Amerika’ya tam olarak ne zaman gittiklerini sorguladı. Bunun üzerine Scott, “Maalesef elimizdeki verilerle bu meseleyi çözemiyoruz.” dedi.
Çalışma, PaleoAmerica dergisinde 13 Ekim’de online olarak yayınlandı.