Kazaklar, Orta Asya’nın geniş bozkırları ile Türklerin anayurdu Altaylara kadar geniş bir coğrafyada yaşayan Türk halkıdır. 15. yüzyılda Kazak Hanlığı’nın kurulmasıyla birlikte tarih sahnesine çıkan Kazaklar, 18. yüzyılda Rus istilasına maruz kalmış, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği’nin parçası olmuş ve 1991 yılında bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bugün dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesi olan Kazakistan’da yaklaşık 13 milyon Kazak yaşamaktadır. Ayrıca Çin, Özbekistan, Rusya, Afganistan, Moğolistan gibi komşu ülkelerde de önemli sayıda Kazak nüfusu bulunmaktadır.
Kazakların tarihi gelişimi
Kazakların kökeni hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, genel olarak Altay bölgesinde yaşayan eski Türk boylarından geldikleri kabul edilmektedir. 13. yüzyılda Moğol istilası sonucu Altın Orda Devleti’nin kurulmasıyla Deşt-i Kıpçak bölgesinde yaşayan Türk boyları Moğol egemenliği altına girdi. 15. yüzyılın başlarında Altın Orda Devleti’nin dağılmasıyla birlikte Özbek Han Ebülhayr’ın yönetimine karşı çıkan bazı Türk boyları Çu ve Talas nehirleri arasında bağımsız bir hanlık kurdular. Bu hanlığa “Kazak” adını verdiler. “Kazak” kelimesinin etimolojisi hakkında farklı görüşler vardır, ancak genellikle “kendi başına buyruk hareket eden yiğit, cesur, bekâr” anlamlarına geldiği söylenir.
Kazak Hanlığı zamanla Hazar’ın kuzeyinden Altaylar’a kadar uzanan geniş bir alana yayıldı. Nüfusun artmasıyla birlikte hanlık üç bölgeye ayrıldı:
Küçük cüz: Hazar’ın kuzeyi ve batısı, Ural ve Volga nehirleri arasında kalan bölge
Orta cüz: Sirderya ve İli nehirleri arasında kalan bölge
Büyük cüz: İli nehri ile Altaylar arasında kalan bölge
Bu bölgeler arasında idarî, siyasî ve kültürel farklılıklar oluştu. Kazak Hanlığı’nın güçlü hanlarından Kasım Han ve Hak Nazar Han dönemlerinde hanlık birliği sağlandı. Ancak daha sonra hanlık zayıfladı ve Rusya’nın baskısı altına girdi. 18. yüzyılda Rusya ile yapılan antlaşmalar sonucu Kazak Hanlığı’nın toprakları Rusya’ya bağlandı. 19. yüzyılda ise Kazak bozkırları Rus göçmenlerin yerleşimine açıldı. Bu durum Kazakların topraklarını, hayvanlarını ve yaşam tarzlarını kaybetmelerine yol açtı. Kazaklar arasında Ruslara karşı direniş hareketleri başladı. Bunların en önemlileri 1836-1847 yılları arasında Kenesary Kasımov liderliğindeki isyan ve 1916 yılında I. Dünya Savaşı sırasında başlayan isyandır.
19. yüzyılın başlarında Kazaklar arasında modernleşme ve ulusal bilinçlenme hareketleri ortaya çıktı. 1917 yılında Rusya’da Bolşevik Devrimi’nin gerçekleşmesiyle birlikte Kazaklar bağımsızlık için fırsat yakaladılar. Orenburg’da toplanan ilk umumi Kazak kurultayında siyasî otonomi, idare ve okullarda Kazak Türkçesi’nin resmî dil olması talepleri gündeme getirildi. Bundan birkaç ay sonra toplanan II ve III. Umumi Kazak kurultaylarında ordu kurma, anayasa hazırlama ve seçim yapılması kararı alındı. Ancak Bolşeviklerin Kazakistan’a müdahalesi sonucu bağımsızlık girişimleri başarısız oldu. 1920 yılında Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.
Sovyet döneminde Kazaklar Stalin’in zorunlu kolektivizasyon politikası, açlık, sürgün ve katliamlar gibi büyük acılara maruz kaldılar. 1930’lu yıllarda Kazakistan nüfusunun yaklaşık üçte biri öldü veya göç etti. Ayrıca Sovyet yönetimi Kazak kültürünü, dilini ve dinini baskı altına aldı. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet ordusunda savaşan Kazaklar kahramanlık gösterdiler ve savaştan sonra da sanat, bilim, spor gibi alanlarda başarılar elde ettiler.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Kazakistan Cumhuriyeti, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları sayesinde ekonomik ve sosyal yönden hızla kalkındı. Siyasi istikrarını koruyan ülke, komşularıyla iyi ilişkiler geliştirdi. Aynı zamanda uluslararası alanda da etkin bir rol oynadı. Nükleer silahsızlanma, barış gücü misyonları, Avrasya Ekonomik Birliği, Şanghay İşbirliği Örgütü gibi kuruluşlara üyelik gibi konularda önemli adımlar attı. Kazakistan’da yaşayan Kazaklar, bağımsızlık sonrası kültürel ve dinsel kimliklerini yeniden canlandırmaya çalıştılar. Kazak Türkçesi resmî dil olarak kabul edildi. Kazak alfabesi Kiril harflerinden Latin harflerine geçirilmeye başlandı. İslam dininin öğretileri ve ibadetleri yaygınlaştı. Kazak tarihi ve kültürüne ilişkin araştırmalar ve yayınlar arttı.
Kazak kültürü ve gelenekleri
Kazak kültürü, binlerce yıllık Türk kültürünün bir parçasıdır. Kazaklar, eski Türk boylarının geleneklerini, inançlarını, sanatlarını ve yaşam tarzlarını günümüze kadar taşımışlardır. Kazak kültürünün en önemli özelliklerinden biri göçebe hayatın izlerini taşımasıdır. Kazaklar, hayvancılıkla uğraşan bir halk olarak bozkırda çadırda yaşamışlardır. Çadırın adı “kıyız üy” veya “yurt”tur. Çadırın yapımında keçe kullanılır. Keçe, koyun yününden elde edilen bir malzemedir. Keçeden yapılan başka eşyalar da vardır. Örneğin “tuskiiz” denilen duvar halısı, “tekemet” denilen yer örtüsü, “korpe” denilen sepet gibi.
Kazakların geleneksel giysileri de hayvancılıkla ilgilidir. Erkeklerin giysileri şalvar, gömlek, ceket ve kalpak’tan oluşur. Kalpak, koyun derisinden yapılan bir başlıktır. Kadınların giysileri ise entari, kaftan, başörtüsü ve takılardan oluşur. Kaftan, uzun kollu ve yelek şeklinde bir giysidir. Başörtüsünün adı “saukele”dir. Takılar arasında küpe, bilezik, kolye gibi süs eşyaları vardır.
Kazakların geleneksel yemekleri de hayvansal ürünlerden yapılmaktadır. Et, süt, yoğurt, peynir gibi besinler Kazak mutfağının temelini oluşturur. En meşhur Kazak yemeği “besbarmak”tır. Besbarmak, haşlanmış et ve hamur parçalarından oluşan bir yemektir. Besbarmak kelimesi “beş parmak” anlamına gelir. Çünkü bu yemeği elle yemek gelenektir. Başka Kazak yemekleri arasında “kuyrdak”, “bavırçaq”, “mantı”, “samsa”, “baursak”, “kımız” gibi yiyecek ve içecekler sayılabilir.
Kazakların geleneksel sanatları arasında müzik, şiir, hikâye anlatıcılığı, el sanatları gibi alanlar vardır. Kazak müziği çok zengin ve çeşitlidir. Enstrümantal müzikte dombra, kobız, sibizgi gibi telli ve nefesli çalgılar kullanılır. Vokal müzikte ise aytıs denilen şiir yarışması, jır denilen destan anlatımı gibi türler vardır. Kazak şiiri çok eski ve köklü bir geleneğe sahiptir. En ünlü Kazak şairleri arasında Abay Kunanbayev, Şakarim Kudayberdiyev, Mukagali Makatayev, Magcan Cumabayev gibi isimler sayılabilir. Kazak hikâye anlatıcılığı da çok gelişmiştir. Özellikle “aqın” denilen gezgin ozanlar ve “jırau” denilen destan anlatıcıları Kazak kültürünü yaşatmışlardır. Kazak el sanatları da çok çeşitli ve renklidir. Keçe, deri, ahşap, metal, taş gibi malzemelerle yapılan eşyalar hem günlük hayatta hem de süslemede kullanılmıştır. Örneğin “sıyırğa” denilen deri işlemesi, “oyma” denilen ahşap işlemesi, “tığma” denilen metal işlemesi gibi sanatlar vardır.
Kazakistan’ın coğrafi ve iklimsel özellikleri
Kazakistan, dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesidir. Toplam yüzölçümü 2.724.900 km²’dir. Ülkenin kuzeyinde Rusya, doğusunda Çin, güneyinde Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan, batısında ise Hazar Denizi ve Azerbaycan ile sınırı vardır. Ülkenin başkenti Nur-Sultan’dır. Diğer önemli şehirleri Almatı, Şımkent, Atyrau, Aktöbe, Karaganda gibi isimlerdir.
Kazakistan’ın coğrafyası çok çeşitlidir. Ülkenin büyük bir bölümü bozkır ve çöl alanlarından oluşur. Bunların arasında Ust-Urt Platosu, Sary-Arka Bozkırı, Kızılkum Çölü gibi yerler sayılabilir. Ülkenin güneydoğusunda ise Altay Dağları ve Tanrı Dağları gibi yüksek dağlar vardır. Bu dağların zirveleri karla kaplıdır ve buzullar bulunur. Ülkenin en yüksek noktası Han Tengri Dağı’dır (7010 m). Ülkenin batısında ise Hazar Denizi kıyısı uzanır. Hazar Denizi dünyanın en büyük gölüdür ve tuzlu suya sahiptir.
Kazakistan’ın iklimi karasal iklimdir. Yani yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve karlı geçer. Ülkenin farklı bölgelerinde iklim koşulları değişiklik gösterir. Örneğin Hazar Denizi kıyısında iklim daha ılıman ve nemli iken iç bölgelerde iklim daha sert ve kuraktır. Dağlık bölgelerde ise iklim daha soğuk ve yağışlıdır. Ülkenin ortalama sıcaklığı yazın 20-30°C arasında iken kışın -10°C’nin altına düşer. Ülkenin en sıcak bölgesi güneybatısı iken en soğuk bölgesi kuzeydoğusudur.
Kazakistan’ın siyasi ve ekonomik durumu
Kazakistan bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılından bu yana siyasi ve ekonomik yönden büyük gelişmeler kaydetmiştir. Ülke cumhuriyet sistemiyle yönetilmektedir. Devlet başkanı ülkenin en yetkili makamıdır. Meclis ise iki kanattan oluşur: Senato ve Millet Meclisi. Yargı ise bağımsızdır ve Anayasa Mahkemesi üst mahkemedir.
Kazakistan zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir ülkedir. Petrol, doğalgaz, kömür, uranyum, altın, demir, bakır gibi madenler ülkenin ekonomisinin temelini oluşturur. Ülke dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticileri arasındadır. Ayrıca dünyanın en büyük uranyum rezervine sahiptir. Ülke bu kaynaklarını ihraç ederek büyük gelir elde etmektedir. Ülkenin en büyük ticaret ortakları Çin, Rusya, Almanya, İtalya ve Türkiye’dir.
Kazakistan aynı zamanda tarım sektöründe de gelişmiştir. Ülke geniş toprakları ve verimli toprakları sayesinde çok çeşitli tarım ürünleri yetiştirmektedir. Buğday, arpa, pamuk, şeker pancarı, patates, sebze ve meyve gibi ürünler ülkenin tarım ürünleridir. Ayrıca hayvancılık da önemli bir gelir kaynağıdır. Koyun, sığır, at, deve gibi hayvanlar yetiştirilmektedir.
Kazakistan sanayi sektöründe de büyüme göstermiştir. Ülke yeraltı kaynaklarını işleyen metalürji, kimya, petrol ve doğalgaz sanayileri gelişmiştir. Ayrıca makine, elektrik, tekstil, gıda gibi sanayi kolları da vardır. Ülke aynı zamanda uzay teknolojisinde de ilerlemiştir. Baykonur Uzay Üssü dünyanın en büyük ve en eski uzay üssüdür. Kazakistan bu üssü Rusya ile işbirliği içinde kullanmaktadır.
Kazakistan ulaşım sektöründe de gelişmiştir. Ülke geniş bir demiryolu ağına sahiptir. Demiryolu ulaşımı hem yolcu hem de yük taşımacılığında önemli bir rol oynamaktadır. Ülke ayrıca karayolu ulaşımında da iyileştirmeler yapmıştır. Yeni yollar inşa edilmiş ve eski yollar bakımdan geçirilmiştir. Ülkenin en büyük havalimanları Nur-Sultan ve Almatı havalimanlarıdır. Bu havalimanları hem yurt içi hem de yurt dışı uçuşlara hizmet vermektedir.
Kazakistan turizm sektöründe de potansiyele sahiptir. Ülke çok çeşitli doğal ve kültürel zenginliklere sahiptir. Dağlar, göller, bozkırlar, çöller gibi doğal güzellikler turistlerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca tarihi ve kültürel miras da turizmin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Örneğin Türkistan şehri Kazakların manevi başkenti olarak kabul edilmektedir. Bu şehirde Ahmet Yesevi Türbesi gibi önemli eserler bulunmaktadır.
İlginizi çekebilir: 300 Spartalı Efsanesinin Arkasındaki Gerçek Hikaye! Bildiğiniz Gibi Değil.
İlginizi çekebilir: Asurlular Hakkında Her şey.
Yorumlar 3