Çoğu insan kahve içmeyi çok sever öyle değil mi? Hatta kahve içmeden yapamayız. Bir gün içmesek kendimizi yorgun ve uykulu hissederiz, ya da alışkanlığımız ve bağımlılığımız olması sebebiyle çok sevdiğimizi düşünürüz.
Bazen; ne kadar içsek de artık işe yaramadığını, uykumuzu kaçırmadığını söyleriz. İşte bütün bunların nedenlerini göreceğiz. İçtiğimiz kahvedeki, kafein bileşiğinden kaynaklı olarak uyku düzenimizde birtakım değişiklikler gözleriz.
Bu değişiklik, bir başka organik bileşik olan adenozinin ve kafeinin kimyasal yapılarındaki benzerliklerinden kaynaklanır.
Adenozin bileşiği, beynimize uyku komutunu veren bileşiktir. Beynimizdeki adenozin reseptörlerine bağlanarak, uyku için sinyaller gönderir ve bu sayede uykumuz gelir. Adenozin bileşiği bu sayede bize bir nevi “uyu” der.
Peki, eğer adenozinin ve kafeinin yapısı birbirine çok benzer ise neler olur? Bu durumda, beynimizde yer alan adenozin reseptörlerine kafein bileşikleri de bağlanabilir ve adenozin bileşiklerinin bağlanmasına izin vermez.
Bu sayede adenozin, uyku sinayllerini gönderemez ve uykumuzun gelme durumunu ertelemiş oluruz. Bir süre sonra kafein ve reseptör bağı kaybolur ve kafeinin yerini tekrar adenozin alacağından, uykumuz gelir.
Sık kahve tüketen insanlardan duyduğumuz, “artık beni etkilemiyor” cümlesinin sebebini ise şöyle açıklayabiliriz: her gün, hemen hemen aynı miktarda kahve içtiğimizi varsayalım. Beynimiz ve vücudumuz artık bu miktardaki kafeine alışır ve beyin kendini adapte etmeye başlar.
Adaptasyon sürecinde, beyinin yaptığı şey, adenozin reseptörlerinin sayısını artırmak olur. Bu sayede reseptörlere kafein bağlanırken, aynı zamanda adenozin de bağlanabileceğinden hem uykumuz gelir hem de kahve içmiş oluruz.
Böyle bir durumda da kahvenin artık uykumuzu etkilemediğini söyleriz. Uyumak istemediğimizde yapmamız gereken şey ise, normal tükettiğimiz miktarın daha fazlasını tüketerek, artan sayıdaki reseptörleri de kafeinle doldurmaktır. Vücudumuz, artırdığımız kahve miktarına da bir süre sonra alışacak ve uyumamak için artan kahve miktarından da fazlasına ihtiyaç duyacağız, bu duruma bağımlılık denir.
Bu bağımlılıktan kurtulmanın yolu basittir. Bir süre, kafein içeren yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, reseptör sayısının kademeli olarak azalmasına ve bu durumdan kurtulmamıza sebep olacaktır.
Ancak öyle ki, kafein tüketmeyi bıraktığımızda, artırdığımız reseptörlerin hepsine adenozin bağlanacağından, çok uykulu olmamıza neden olacaktır. Ancak tüketmemeye devam ettikçe, reseptörlerle birlikte adenozin sayısı da azalacağından, uyku halinden ve bağımlılıktan kurtulmuş olacağız.
Ek olarak; çok kahve tüketmek bazen sağlık sorunlarına (örneğin, uykusuzluk) yol açabilir. Ancak, kafein yüzünden sağlık problemi yaşamak çok da basit değildir. Her yiyecek ve içeceğin farklı kafein miktarları vardır ve ancak aşırı miktarda aldığımız zaman problem yaşamaya başlarız.
1 adet kutu kolada 30 mg, 1 adet bitter çikolatada 30 mg, 1 fincan siyah çayda 80 mg, 1 espressoda 90 mg, 1 fincan kahvede 100 mg, 1 adet kafein hapında ise 200 mg kafein bulunur. Ancak zararlı ve ciddi hasar verebilmesi için (değişkenlik gösterebilir), ortalama bir yetişkinin 10 g kafein alması gerekmektedir. Aşırı miktarda kullanıyor iseniz bırakmanız tavsiye edilir, çünkü beyin fonksiyonlarımız için uyku çok önemlidir.
Emine Berfu Özmen