Güneş sistemimizin donmuş iç bölgelerinde saklanmış, Neptün’ün yörüngesinin ötesindeki küçük gezegenleri çekiyor gibi görünen büyük bir şey var. Nesne, güneş sistemimizin çok geniş bir bölgesine yayılan ve çekim kuvvetine sebep olan varsayımsal bir gezegen olan Dokuzuncu Gezegen olarak varsayılıyor. Dokuzuncu Gezegen arayışları hala devam ederken diğer araştırmacılar bu nesnenin ne olabileceğini hala araştırıyor. Aslında ya gezegen bile değilse? Ya bir başlangıç kara delik ise?
Dokuzuncu Gezegen’in Gizemi
Güneş sistemi oldukça büyük bir yer. Ancak astronomik tekniklerin hızla gelişmesiyle güneş sisteminin dışından bile bir sürü gezegen keşfedildi. Dokuzuncu Gezegen, Dünya’nın kütlesinin 5 ila 10 katı olmasıyla güneşten ortalama 400-800 astronomik birim uzakta. Ve bir astronomik birim, yaklaşık Dünya ve Güneşin arasındaki mesafe kadar olduğundan Dokuzuncu Gezegen var olsa bile sadece bir yörüngeyi tamamlaması 10.000 ila 20.000 yıl arası sürecektir!
İlginizi çekebilir: Güneş Sistemi Hakkında Her Şey
Bu kadar uzak mesafeden güneşin yörüngesinde dönen böylesine büyük bir gezegenin olma olasılığı gerçekten büyüleyici. Diğer yıldız sistemlerindeki çalışmalar Dünya ve Neptün arasında kütleye sahip olan ötegezegenlerin oldukça yaygın olduğunu gösterdi. Bizim güneş sistemimizde neden bu kadar büyük kütleli gezegenlerin olmadığı ise gerçekten büyük bir merak konusu. Eğer Dokuzuncu Gezegen gerçekten var olsaydı, güneş sistemimizdeki gezegenleri anlama şeklimizi yeniden şekillendirecek devasa bir tarihi keşif olurdu.
Peki neden bilim insanları bu olağanüstü Dokuzuncu Gezegen’in gerçekten var olduğunu düşünüyor? 2016’da Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) ’nden gezegen avcıları Konstantin Batygin ve Mike Brown, Neptün’e kıyasla Güneş’in etrafında çok daha büyük bir mesafede dönen (TNOs – Trans-Neptunian Objects), garip bir şekilde kümelenmiş ve aynı yörüngeyi takip eden gök cisimleri keşfini duyurdu. Yörüngeleri garip bir şekilde yan döndürülmüş duruyor bu yüzden bu gök cisimleri daha büyük gezegensel bir cismin çekim kuvvetine kapılmış gibi görünüyor. Ama o bölgede daha büyük gezegensel bir cisim yok bu yüzden Batygin ve Brown henüz keşfedilmemiş bir gezegenin orada olduğunu hipotezlediler ve ava başladılar.
Ancak şunu söylemeliyim ki bu kadar büyük yörüngeye sahip bir gezegenin saptanması gerçekten çok zor olacaktır. Ancak gökbilimciler uzaktaki bir nesnenin gökyüzünden yavaşça ilerlediğini görme umuduyla kızılötesi araştırmalar yapıyor. Eğer oralarda bir yerlerdeyse, Dokuzuncu Gezegen kızılötesi ışınlar yayıyor olmalı ancak şimdiye kadar güneş sisteminin dışından bir şeyin çekim kuvveti dışında Dokuzuncu Gezegen’in varlığına dair direkt olarak bir kanıta rastlanmadı.
Karadelik Hipotezi
24 Eylül’de, Durham Üniversitesi’nden gökbilimci Jakub Scholtz ve Chicago’da Illinois Üniversitesi’nden gökbilimci James Unwin, güneş sisteminin en uzak bölgelerinde olan çekim kuvveti garipliğinin bir gezegen yüzünden olmadığı hipotezini yeni bir çalışma ile yayımladı. Bu çalışmada başlangıç bir kara deliğin olabileceğini belirttiler.
Peki bu kara delik bizim güneş sistemimiz için tehlikeli mi?
Hayır, bu tür bir kara delik güneş sistemine herhangi bir tehlike teşkil etmiyor. Etse bile zarar veremeyecek kadar küçük olurdu. Ancak güneş sistemimizin uzak bölgelerinde bunun etkisi oldukça fazla olurdu. Dokuzuncu Gezegen’in varlığına dair elimizde olan tek kanıt, Dokuzuncu Gezegen’in Trans Neptün Nesneleri (TNO-Neptün Ötesi) üzerinde olan çekim kuvveti ve kara delikler de evrendeki çekim kuvveti en yüksek nesneler olduğundan Dokuzuncu Gezegen’in bir kara delik olduğu sanılıyor.
Başlangıç kara delikler, Big Bang’den (Büyük Patlama ‘dan) hemen sonra oluşan en eski karadelik türüdür. Ayrıca evrenin başlangıcındaki yoğunluk dalgalanmaları sayesinde bu kara delikler oluşmuştur. Bu antik kara delikler evrenin her yerine yayıldılar. Ayrıca zamanla Hawking Radyasyonu ile yavaşça yok oldular. Tabii ki ilk önce küçükler yok oldu.
Evrenin evrimi ile alakalı bir çok teori bu kara deliklerin var olduğunu öne sürse de ve bazı kafa karıştıran dolaylı kanıtlar olsa da henüz böyle bir kara deliği doğrudan gözlemleyemedik. Örneğin mikromercekleme tekniğinin analizleri, uzaydaki çekim kuvvetleri haricinde, gözle görülebilen herhangi bir ipucu olmasa da oralarda bir yerlerde küçük bir kara delik popülasyonu olduğunu ortaya çıkardı.
Sholtz ve Unwin, kütlesi Dünya’nın 5 ila 10 katı kadar olan bir kara deliğin güneş etrafında çok geniş bir yörüngesi varsa ne olurdu diye merak edip TNO’ların tuhaflığına tekrar bir göz attılar ve o sistemi simüle ettiler. Modelleri, bu kütledeki başlangıç bir kara deliğin TNO popülasyonunda benzer yörünge bozulmalarına sebep olabileceğini gösterdi. Bu aynı zamanda, Dokuzuncu Gezegen için olan merceksel ve kızılötesi gözlemsel kanıtları da açıklayabilir; böylesine ilkel bir kara delik her iki sinyali de üretmez. Aslında, Eğer yakınlarda bir kara delik varsa, o kara delik yok edici olabilen ve farklı radyasyon türleri üreten bir tür madde bulutunun etrafında sürükleniyor olabilir. Bu yüzden araştırmacılar, bulduklarından yola çıkarak, deneysel programın daha da genişletilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Başlangıç Kara Delikler ve Uzay Hamburgerleri
Bu ilginç bir çalışma yolu olsa da, varsayımsal bir gezegenin yerini varsayımsal bir kara delikle değiştirmek, Dokuzuncu Gezegenin gizemini aşırı karmaşık hale getirebilir.
Mike Brown; Bir kara delik, güneş sistemi dışında gördüğümüz çekimsel etkileri açıklayabilir mi? sorusuna ‘’Tabii ki açıklayabilir!’’ diyor ve ‘’Oralarda bir yerlerde Dünya’nın kütlesinin altı katı büyüklüğünde ‘bir şey’ var ama henüz o ‘bir şey’in ne olduğunu bilmiyoruz.’’ diye ekliyor.
Mike Brown en olabilitesi yüksek ‘’bir şey’’ ancak bir ‘’gezegen’’ olabilir. Ama Dokuzuncu Gezegen, Dünya’nın kütlesinin birkaç katı olduğundan onun her şey olabileceğini belirtiyor. Ancak gezegenden başka bir şey olmasının akla yatkınlığı en hafif tabirle son derece düşük. Ayrıca Brown, benzetmeleri kulağa biraz garip gelse de: ‘’Dokuzuncu Gezegen, Dünya’nın kütlesinin altı katı büyüklüğünde bir hamburger de olabilir veya bir burrito… Ama evet, aynı zamanda bir kara delik de olabilir.’’ diye ekliyor. (Burrito: Meksika yemeği. Dürüme benzer.)
‘’Bu mantıkla radyal hız yöntemiyle keşfettiğimiz her ötegezegen bir kara delik olabilir. Peki bu mümkün mü? Evet! Peki bunda herhangi bir mantık var mı? Yok.’’
TNO’larla neyin uğraştığına dair diğer çekim kuvvetsel kaynakları araştırmak iyi bir bilim olsa da Dokuzuncu Gezegen’in başlangıç bir kara delik değil de bir gezegen olma olasılığı daha yüksek. Gökbilimcilerin sadece araştırmaya devam etmeleri gerekiyor ve çok da uzak olmayan bir gelecekte Dokuzuncu Gezegen’in keşfedileceği konusunda artan bir fikir birliği var.
Bunlar da ilginizi çekebilîr
Filmlerden Dolayı İnandığımız 10 Uzay Efsanesi
Tarihe Geçen En İyi 10 Astronomi Fotoğrafı
Yorumlar 4