Bugün dünya genelinde her 10 kişiden 8’inin akıllı telefonu var ve biz de bu telefonları müzik dinlemekten fotoğraf çekmeye ve haber okumaya, sosyal medya kullanmaktan alışveriş ve finansal işlemler yapmaya, kısacası her şey için kullanır olduk. Çoğu insan için akıllı telefonlar bir zamanlar gündelik hayatta yaygın kullanılan metre, fener, kol saati gibi araçlarında yerini aldı. Akıllı telefonlar o kadar hızlı gelişip şekil değiştirdi ki yalnızca 13-14 yıl önce ortaya çıktığını dahi unuttuk.
O yıllarda Apple şirketi iPhone ’u piyasaya sürdü. Çoklu dokunmatik arayüze, mobil internet erişimine ve güçlü işlemciye sahip olan iPhone’da dokunarak, sürükleyerek ve başka parmak hareketleriyle neredeyse her şeyi yapmak mümkün oldu. 3 yıl öncesinde yapılmış bir araştırmaya göre akıllı telefon sahipleri günde 5 saat gibi bir süreyi cihazlarını kullanarak geçiriyor. Bu yüzdendir ki büyük şehirlerde kalabalık bir kaldırımda telefonuna kitlenmiş birisine çarpmadan yürümek epey bir zorlaştı. Ama teknolojinin geniş bant hızındaki gelişimine baktığımız zaman yakın bir zamanda telefonların eskiyeceğini düşünmek biraz tuhaf. Uzmanlar 5 yıldan kısa bir sürede telefonların modasının geçeceğini söylüyorlar.
İlginizi çekebilir: Teknoloji Nedir?
Peki Akıllı Telefonların Yerini Ne Alacak?
Bu da kocaman bir soru işareti yaratıyor: Peki ya akıllı telefonların yerini ne alacak? Uzmanlar sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, yapay zeka ve giyilebilir cihazlar gibi gelişmiş teknolojilerin yeni bir cihaz jenerasyonuna sebep olacağını ve günlük yaşantımızı telefonların değiştirmiş olduğundan daha fazla değiştireceklerini söylüyor.
“Geçireceğimiz bu değişim internete erişimden, interneti yaşamaya şeklinde kısaca özetlenebilir “diye belirtti Jack Uldrich. Uldrich fütürist, yazar ve konuşmacıdır ve kendisi iş insanlarının yeni çıkan trendleri anlamasına ve faydalanmasına yardımcı olur.
Bu cihazlar için henüz tam olarak uygun bir isim bulamadık lakin avuç büyüklüğünde dikdörtgen şeklinde cam ekranlı olmayacağı kesin. Belki ekran bile olmayabilir. Hatta tek bir cihaz bile olmayabilir. Güney Kaliforniya İletişim ve Gazetecilik Üniversitesi strateji müdürü akıllı telefonların yerini kolyede veya boncuklarda, gözlüklerin veyahut lenslerin içine gizlenmiş küçük cihazlar ile çalışan kişisel alan ağlarının alacağını öngörüyor.
Bu cihazlar ekran ihtiyacını ortadan kaldırarak VR ve AR ile bilgiyi direk görüş alanımıza yansıtacaklar. Ve tıpkı bugün akıllı telefonları parmaklarımızla kontrol ettiğimiz gibi gelecek nesil kişisel alan ağlarını da ses komutlarımızla veya el hareketlerimizle kontrol edeceğiz. Veya belki de dokunsal teknolojinin yardımıyla gerçek nesnelere dokunarak da kontrol edebiliriz. Yazma işi tamamen sona erecek bir yetenek değil ama bir gün dolma kalemle zarif bir şekilde el yazısı yazmak kadar nadir bir olay olabilir.
Uldrich “Tıpkı çocuklarımın yazdığı kadar hızlı yazamadığım gibi, onlarda gelecekte kullanılacak olan dokunsal hareketleri şu an anasınıfında olup en nihayetinde bu teknolojiyi kullanacak olanlar kadar etkili bir şekilde kullanamayacaklar ” diyor.
İlginizi çekebilir: Telefonun İcadı
Sonraki Nesilin Akıllı Asistanları?
Bugünün akıllı asistanları olan Siri, Alexa veya Cortana’nın çok daha sezgisel versiyonlarını hayal edin. Bu tür akıllı asistanlar sayesinde şimdiki gibi sürekli manuel olarak bilgi girmek zorunda kalmayacağız. Onlar daha bizim bile haberimiz olmadan ne bilmeyi veya ne yapmayı istediğimizi tahmin edecek ve ona göre karşılık vericekler. Uldrich yakın gelecekte kişisel cihazlarımızın tahmin yürütmek için göz hareketlerimizi kullanacağını düşünüyor. “Bir şeye iki saniyeden fazla bakınca onunla ilgili daha fazla bilgiye ihtiyacımız olduğunu söyleyecek. ”
Berens gelecekte akıllı asistanların kulağımıza sürekli bilgiler fısıldıyacağını ve yalnızca bizim görebileceğimiz mesajlar yansıtacaklarını öngörüyor. Bu bize bir çok şekilde fayda sağlayabilir. Mesela yolda giderken bir adamla karşılaştık ama adını hatırlayamadık, örneğin direk “Ahmet Çelik” ismi gözümüzün önünde belirecek.
Ayrıca gelecekteki cihazların akıllı asistanları gerçek insanlarla etkileşimimizin yerini alacak şekilde kendi aralarında etkileşimde de bulunabilir ve bu da Berens’in en ilginç ve rahatsız edici bulduğu nokta.
“Halihazırda insanların direkt etkileşimden kaçınmak için dijital teknolojileri kullandığını şahit oluyoruz. Otobüste veya trende insanlar telefonlarıyla oynuyor veya hemen yanındaki ile konuşmaktansa dünyanın öbür ucundaki başka insanlarla sosyal medya aracılığıyla konuşuyor. Gençler de telefonda konuşmak yerine yazmaya geçti zaten. Tinder gibi uygulamalar ise bir yabancının yanına gitmek için cesaretini toplamanın gereksiz ihtiyacı olmadan buluşmaları gayet kolay bir hale getirir oldu.”
“Bazıları iyi gelişmeler tabi ama kendi küçük dünyasında, yazar Eli Parise’ın dediği gibi filtre baloncuklarında yaşayan insanların sayısı giderek artıyor.”
Fakat bir sonraki neslin kişisel iletişim cihazları da bizim öngördüğümüzden çok farklı şekilde değişebilir. Bunu da akıllı telefonlarımızla internette aratacağız.
İlginizi çekebilir: Dünyayı Değiştirmekte Başarısız Olmuş 10 Teknolojik Çılgınlık
İlginizi çekebilir: Planck Sabiti Nedir ve Evren Neden Buna Bağlıdır?
Yorumlar 5